BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...
 Aranızda ülküdaşlık hukukunun ana-baba bir kardeşlikten bile bazen daha önce geldiğini bilen kalmıştır inşallah… Eğer varsa, o vakit, oturduğunuz turuncu koltuklara 15 dakikalık mesafedeki Hacettepe Üniversitesi Beytepe kampüsünden yükselen sese kulak vermek mecburiyetindesiniz…

Basit önergeler ve yazışmalar değil şu an yeterli olan ve sizden beklenen… Bunların çok çok ötesinde bir tavır gerektiren olanı biteni nasıl duymuyorsunuz? Eğer duyuyorsanız neredesiniz? "Bu bizim konumuz değil, rektörlüğün ve kolluk güçlerinin konusu" diye düşünüyorsanız o başka!.. Yok eğer o çocuklara sahip çıkmayı 'varlık gerekçesi' olarak görüyorsanız PKK ve radikal sol faşizmin hedefindeki kardeşlerimizin yanında olmak sizin için namus borcudur… O kampüsten yeni Fırat'lar çıkmadan namusunuza sahip çıkın!..


Duymuyorsanız olan biteni anlatalım… Beytepe kampüsünde ülkücü öğrenciler ağır saldırı altında… 23 Aralık'ta yemekhaneye giderken ellerinde sallamalar olan PKK'lı grubun saldırısı sonucu bazıları hastaneye kaldırıldı… Olaydan 10 dakika sonra bu defa kampüsün bir başka noktasında yine ülkücülere yönelik daha kalabalık bir grupla saldırı gerçekleştirildi…

Olaylar bununla durulmadı… Kampüste nerede bir ülkücü varsa hatta ülkücü olmayıp da bu bayrak altında yaşamanın önemini savunan diğer öğrenciler de PKK'nın hedefi oldu… Bunun üzerine ülkücüler ve diğer öğrenciler ortak yürüyüş yaptılar… Yürüyüş, Hacettepe Üniversitesi'nde özgürlüklerin teminatının ülkücüler olduğu şeklindeki basın açıklaması ve İstiklal Marşı'yla bitirildi…

Olayların akşamında Özkan Mustafa Akkuş, Kadir Şahin ve Ahmet Yavuz Yetim isimli öğrenciler radikal sol ve PKK'lıların sosyal medya gruplarında teşhir edildiler ve hedef gösterildiler… Bütün bunlar gerçekleşirken, üniversitede bir 'yönetim' olduğundan söz etmek neredeyse imkânsız… Yönetim bütün uyarılara rağmen, ertesi gün gerçekleşecek PKK'ların eylemine karşı tedbir almadı… Eylem sadece Beytepe'li PKK'lılardan değil, dışarıdan gelenlerin de takviyesiyle gerçekleşti… Yüzlerce PKK'lının üzerlerine gelmesiyle Beytepe Erkek Öğrenci Yurdu'na sığınan ülkücüler, yurdun merdivenleri dar olduğundan kalabalık grubu yara almadan püskürtebildiler…

Bu arada polisin gelmesi ve araya girmesiyle geri çekilen PKK'lılar daha sonra havai fişeklerle saldırarak birçok ülkücünün yaralanmasına sebep oldular… Ancak akşam saatlerinde olayların yatışmasından sonra ülkücüler araçlarla kampüsten ayrılabildiler…


Orantısız gücün ve ihanetin mağduru olmak başka bir şeydir, orantısız ilgisizliğin mağduru olmak başka bir şey… Anadolu'nun bu saf ve temiz çocukları sizden uğradıkları kahpece saldırılar karşısında göğsünüzü araya sokmayı beklemiyor… Ama o rektör hiçbir şey olmamış gibi davranırken, üniversitenin duvarları PKK sloganlarıyla Cizre'ye Silopi'ye döndürülmüşken, sizin için 'kardeş' kavramı hâlâ bir şey ifade ediyorsa, 'kardeşleriniz' açıktan katillere hedef gösteriliyorsa o koltuklarda rahat oturamazsınız… Böyle bir hakkınız yok…

'Yeni Fırat'lar' yaşanmaması için milletin size verdiği yetkiyi şimdi kullanmayacaksınız da ne zaman kullanacaksınız? Dokunulmazlığınız var, Meclis'te kürsünüz var… İyi niyetli ama cılız bir iki yazışma değil, topyekûn bir çaba bekleniyor sizden… Beytepe kampüsü Suriye sınırımıza dönmüş, giren çıkan belli değil, PKK'lılar ellerini kollarını sallayarak ülkücülerin hayat alanlarını yok ederken, sizler o rektörü orada rahat oturtamazsınız… Çıkın radikal solcu ve PKK'lı teröristleri kollayan öğretim üyelerini deşifre edin… Öğrencilerin yanına gidin, zaman zaman refakat edin, moral verin… Valiliği, emniyeti ve adliyeyi hareket geçirin, geçmeyeni siz teşhir edin…

Allah aşkına, tersine bir durum olsaydı, HDP'li milletvekilleri düşünebiliyor musunuz neler yapardı? Üniversitede asayişi sağlamak elbette ülkücülerin değil, devletin görevi… Ama o sağlanamayan/sağlanmayan asayişin bedelini neden ülkücüler ödesin? Bir katil sürüsü ülkenin başkentinde bir üniversiteyi 'kurtarılmış bölge'ye çevirirken, ülkücülerin can güvenliği söz konusuysa, yaşananlara ilgisiz kalamazsınız…

Biz bu konunun takipçisi olacağız… Hak ettiğiniz yerde hakkınızı vereceğiz, etmediğiniz yerde yüzünüze ayna tutacağız…

Tekrar ifade edelim: O çocuklara sahip çıkmayı 'varlık gerekçesi' olarak görüyorsanız, PKK ve radikal sol faşizmin hedefindeki kardeşlerimizin yanında olmak sizin için namus borcudur… O kampüsten yeni Fırat'lar çıkmadan namusunuza sahip çıkın!..
Editör: TE Bilisim