Astana Süreci’nde Yeni Sorunlar: İdlib Krizi ve Olası Mülteci Dalgası

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Dışişleri Mevlüt Çavuşoğlu'nu telefonla aradı. İki bakan arasındaki görüşmede, Suriye'nin İdlib kentindeki son gelişmelerin ele alındığı öğrenildi. Esad rejminin İdlib'e düzenlediği hava harekatları Türkiye'nin tepkisini çekmişti. Dışişleri Bakanlığı, Esad rejiminin ihlallerinden duyduğu rahatsızlık nedeniyle, Ankara büyükelçilerini çağırdığı Rusya ve İran'dan sorumluluklarını yerine getirmelerini istemişti. Suriye’de Esad rejimi ve destekçisi yabancı terörist gruplar, İdlib’deki gerginliği azaltma bölgesinde saldırılarını sürdürüyor. Özellikle burada, doğudaki M-5 Karayolu ile Ebu ez-Zuhur hava üssünü ele geçirmek için harekete geçen rejim güçleri, sivil hedefleri de vurmaya başladı. Bu nedenle onbinlerce sivilin İdlib'in merkezine doğru kaçmaya başladıkları yönünde haberler geliyor.

 

Öte yandan Krasnaya Zvezda haberine göre, Rusya Savunma Bakanlığı'nın Türkiye Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan'a gönderdiği mektuplarda, “Türkiye'nin, kontrolündeki silahlı grupların çatışmasızlık rejimine uymasını sağlamak konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği” belirtildi. Ayrıca, Türkiye'nin, Hmeymim ve Tartus'taki askeri tesislere gerçekleştirilene benzer saldırıların önlenmesi için İdlib'de gözlem noktaları kurulması amacıyla yapılan çalışmaları hızlandırması gerektiği de kaydedildiği ifade edildi.

 

Suriye'de yaşananları ve İdlib'deki son gelişmeleri Tarık Sülo Cevizci TÜRKSAM için değerlendirdi.

 

Son gelişmeler ışığında Suriye'deki olaylar değerlendirildiğinde birkaç nokta çok fazla dikkatimizi çekmektedir.

 

Birinci husus; Suriye'de Rus üssünün İnsansız Hava Araçlarıyla (İHA) bombalanması olmaktadır. Bu, birden fazla kez meydana gelmiş ve buralarda Rus askerlerinin ölmesi, oradaki uçakların zarar görmesi açıkçası Suriye’de yaşanan neredeyse ilk olaydır. Bu en fazla dikkat çeken birinci durumdur. İkinci olay ise yine Astana sonunda en son yapılan toplantı akabinde bu ayın 28-29’unda Soçi'de Suriyeli muhaliflerin ve Esad'ın temsilcileriyle birlikte toplanacağı konusundaki gelişmelerdi. Üçüncü olarak da Türkiye - Rusya arasındaki çatlakların İdlib'deki son operasyonlarla birlikte ortaya çıkmasıdır. Bu üçü de aslında birbiriyle ilişkili olaylardır. Bunların her ne kadar bağımsız bir şekilde geliştiği söylense de bu üç olayı bir şekilde sahadaki olan bitenler de belirlemiştir. Benim şahsi tespit ve görüşüm şu yöndedir; Soçi Toplantısı aceleye getirilmiştir. Bunun aceleye getirilme sebebi de Rusya'daki başkanlık seçimleri öncesi Rusya'nın Suriye meselesinde bir adım daha öne giderek Putin'in daha rahat bir şekilde seçimlere girmesini sağlamaya çalışmak olduğudur.  Ne var ki, sahada hem oradaki durum hem de siyaset alanındaki durumun hala netleşmemesi Soçi'de yapılacak toplantının da geleceği ile ilgili şüphe ve tereddüdü beraberinde getirmiş durumdadır.

 

“Rusya’nın Azarı Muhalif Kanatları Rencide Etti”

 

Bu durum tarafsızları rahatsız etmektedir. Özellikle, Rusya kanadı çok sert bir şekilde davranarak bu toplantının istikamet ve selametini de etkilemiştir çünkü katılımcıların belirlenmesi noktasında çok aşırı bir tutum sergilemektedir. Öncesinde de Soçi Toplantısında Esad'ın gitmesiyle alakalı, düşürülmesiyle alakalı, beklentilerin dile getirilmemesi için muhalefeti azarlaması da açıkçası muhalif kanatları rencide etmiştir.

 

Bunun üzerine, Afrin'e yapılması planlanan operasyonların bir türlü yapılmaması, Rusya tarafından her seferinde pürüzlerin çıkarılması Türkiye tarafını da açıkçası bu süreçte zor bir durumda bırakmıştır. Rusya burada toplantıda kendi tezlerini kabul ettirmek için biraz da Türkiye'yi ve muhalifleri dışlamak bakımından drone saldırılarını bahane etmiştir. İdlib bölgesinden yapılan bu saldırıların özellikle Türkiye'nin kontrol ettiği bölgeden ya da desteklediği gruplar tarafından yapılmış olmasını bir bahane olarak görüp karadan operasyonlar başlatmıştır. Bu saldırıya karşın muhalefet de kendilerini savunma noktasına sevk etmiştir.

 

“Türkiye, 500 Bin Kişilik Göç Dalgasıyla Karşı Karşıya Kalabilir”

 

Türkiye bu hareketliliği çok yakından takip etmektedir. Ancak bu gelişmelere garantör ülkeler arasında çatlağa neden olmuştur. Türkiye Astana'da varılan anlaşma neticesinde muhalif bölgelere gözlem noktaları kurmayı ve Esad'ı saldırıları kesme sözüne karşın muhalifleri kontrol etme sözü vermişti. Bölgeden gelen son haberler sahada şiddetin tekrar arttığı yönündedir. Bir yandan Esad güçleri diğer yandan IŞID, ÖSO alanında ilerlemeye başladı. Türkiye bu saldırıların yoğunlaşması sonucu 500 bin kişilik yeni göç ile karşı karşıya kalabilir. Ayrıca bu göçmenler arasında radikal unsurların olacak olması Türkiye'yi yeni bir güvenlik sorunu ile karşı karşıya bırakabilir. Bu sorunlara ilaveten Suriye sahasında desteklediği gurupların alan kaybetmesi ve siyaseten zayıflamasına neden olacaktır.  Sonuç itibariyle Türkiye güvenirliğini ve müttefiklerini kaybetmiş olacaktır. Bu sebeple Türkiye, İdlib'de yaşananlara en üst perdeden itiraz etmektedir.

 

Böylece sahada Astana'da olan çatışmasızlık anlaşmasının çok ciddi bir şekilde ihlal edildiği görülmektedir. Bu gelişmeler ışığında Rusya ve İran ile Türkiye arasındaki varılan anlaşmanın şu an çok zor günler yaşadığını söyleyebiliriz. Bunun sebebi herkesin kendi tezini Astana'da çıkan karar neticesinde Soçi'de kabul ettirmeye çalışması ve bu üçü arasında da şuan için Suriye'nin geleceği ilgili cumhurbaşkanının kimin olacağı noktasında bir anlaşmazlık söz konusudur.  Anlaşmazlık devam ettiği sürece taraflar sahada çatışmanın dozunu arttırarak birbirlerinin taraflarını vurmaya ve ayaklarına basmaya çalışmaktadırlar. Durum böyle giderse tabi ki, Suriye'deki barış umutları bir sonraki mevsime taşınacağıdır. Diğer bir kaygı verici gelişme ise Rusya, İran ve Türkiye'nin oluşturmuş olduğu üçlü, Suriye'de özellikle kuzey bölgedeki çatışma oranlarını ciddi biçimde düşürmüştü, fakat son gelişmeler bu durumun eskisi kadar parlak olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla savaşın yine eski şiddetiyle devam etmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz.

BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...

 

Soçi Toplantısı'ndan önce üç liderin yani Putin, Ruhani ve Erdoğan'ın bir araya gelip bu meseleyi tekrardan konuşması bu olayların her alanda hafifleteceğini belki de çözüm çıkabileceğine ilişkin umutlarını diri tutacaktır. Bu görüşme eğer ki gerçekleşirse inşallah ümidimiz de Suriye'deki çatışmasızlığın devam etmesidir. İstikrarın bir an önce Suriye'ye gelmesini ümit ediyoruz.

 

 

http://www.turksam.org/tr/haberin-yorumu-detay/1674-astana-sureci-nde-yeni-sorunlar-idlib-krizi-ve-olasi-multeci-dalgasi




Editör: TE Bilisim