BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...
 İşte O açıklama ve Türkiye çapında gerçekleştirilen Giyabı Cenaze Namazlarından bazıları,
Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistan'da uzun yıllardan beri zulüm devam etmekte, Müslüman Uygur Türkleri yaşam mücadelesi vermektedir. Bu mücadelenin bir tarafında, asimilasyon politikalarına karşı kendi vatanlarında milli kimliklerini ve dini değerlerini muhafaza etmeye çalışan soydaşlarımız, diğer tarafta Doğu Türkistan'ın demografik yapısını değiştirmek için her türlü vahşeti reva gören zalim Çin bulunmaktadır. Modern dünyanın gözleri önünde Uygur Türklerine sistematik olarak işkence edilmekte, söz konusu Doğu Türkistan olduğunda İnsan Hakları Beyannameleri herhangi bir hüküm teşkil etmemektedir. Özellikle ramazan ayında Uygur Türklerinin tüm değerleri hedef alınmakta sözde demokrasi havarileri özlerindeki "haçlı" ruhunu bu zulme karşı sessiz kalarak ortaya koymaktadırlar. İçersinde bulunduğumuz bu ramazan ayında da tablo değişmemiş ve aynı senaryo bir kez daha uygulamaya konulmuştur.

Müslüman Türk olmayı başlı başına bir tehdit ve suç sayan Çin, Uygur gençlerini sorgusuz sualsiz gözaltına almakta ve bu gözaltılar ya idam ya da işkence sonucunda katliamla sonuçlanmaktadır. Her Ramazan Ayı'nda baskı ve sindirme politikalarına yenilerini ekleyen Çin, Uygur Türklerinin oruç tutmalarını engellemek için türlü zorluklar çıkarmaktadır. Diğer yandan camiiler de Çin zulmünden payını almakta baskı ve işkence ile Müslüman Türk'ün toprağında ezan susturulmak istenmektedir. Müslüman gençler alkol kullanmaya zorlanmaktadır. Komünist Çin rejimi tarafından kadınların elbiselerine bile karışılmakta, tüm insani erdemler yok sayılmaktadır. Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın milli ve manevi değerlerine karşı adeta bir yıkım gerçekleştirilmekte, ata yurdumuzdan hem Türk varlığı hem de Türk izleri şerefsizce silinmeye, yok edilmeye çalışmaktadır. 

Çin'in bu vahşet ve zulmü en son 22 Haziran 2015 tarihinde Kaşgar'da kendini göstermiştir. Çin polisi tarafından, 28 soydaşımız acımasızca şehit edilmiştir. İşgalci Çin yönetiminin, keyfi ve yargısız infazlarına bir yenisi daha eklenmiştir. Ne vahimdir ki, yine söz konusu Müslüman Türk olduğunda uluslararası sivil toplum kuruluşları "lâl" olmuş, ileri demokrasi âşıkları üç maymunu oynamaktadır. “Haçlı Zihniyeti”nin tezahürü bu kuruluşlarla birlikte soydaşlarımızın “Anavatan” bildikleri Türkiye’nin resmi organlarının da tüm bu vahşet karşısında sessiz kalması kabul edilebilir gibi değildir. Ortadoğu’da politikalarını terör uzantılarıyla paralel belirleyenler, peşmergebaşını kendilerine kardeş kabul edenler, Uzak Doğu’da da Çin’in yörüngesinde hareket etmektedirler. Yalancı gözyaşları ile Türk siyasetinin gündeminden düşmeyenler, Doğu Türkistan için tek bir kelam etmekten bile aciz görünmektedirler. Zulmün baş mimarı Kızıl Çin’i ve sessiz kalarak bu vahşete ortak olanları lanetliyoruz. Ramazan Ayı’nda din ve soy kardeşimiz Uygur Türkleri’nin acılarını görmezden gelerek, çizdikleri pembe tabloların hayalleri içerisinde milletimizi de bu senaryolarla uyutmaya çalışanları kınıyor ve uyarıyoruz. Aziz milletimizi, işkenceyi kendisi için bir yol seçen ve hukuk dışı uygulamaları ile bilinen Çin’in zulmüne dur demeye çağırıyoruz. Yegâne ümit kaynağı Anadolu Türklüğü olan “Esir Türkler”in ümitlerini boşa çıkarmamak için onların çarpan yüreği, haykıran dili olmaya davet ediyoruz. Muhakkak, kardeşinin derdiyle dertlenmeyen, zor gününde kardeşini yalnız bırakanlar her iki dünyada da mazlumların ahından kurtulamayacaktır. 

Ülkü Ocakları olarak, dün olduğu gibi bugünde zalimin zulmüne karşı soydaşlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz. Ülkücüler ve Ülkü Ocakları, Doğu Türkistan davasının müdafii olmaya devam edecekler, “Gök Bayrak”ı tıp ki “Al Bayrak” gibi namusları bileceklerdir. Son Ülkücü nefesini vermediği ve kanımızın son damlası akmadığı sürece Doğu Türkistan sevdamızdan vazgeçmeyeceğiz. Acılarını yüreğimizde hissedecek dertlerini derdimiz kabul edeceğiz. Ebedi yurdumuz Anadolu’dan, kadim yurdumuz Doğu Türkistan’a olan hasretimizi genç dimağlara ilmek ilmek dokuyacağız. Medeniyetimizin beşiği Kaşgar’ı, sızlayan yaramız Urumçi’yi unutturmayacağız. Gulca’yı, Turfan’ı, Kumul’u vatan toprağı olarak görmeye devam edecek Altay’ı kendimize yar bileceğiz. Bu bilinç ile soydaşlarımızın derdini derdimiz, kederlerini kederimiz kabul ederek haklı davalarını her türlü platformda dile getireceğiz. Bu vesileyle Kaşgar'da yaşanan olaylar sırasında alçakça şehit edilen 18 Uygur Türk'ü başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhlarının şad, mekânlarının cennet olmasını Yüce Allah(c.c.)’tan niyaz ediyoruz. Hiç şüphesiz katil Çin ve zulme sessiz kalanlar, işlediği cinayetlerin hesabını tarih ve milletimiz önünde mutlaka verecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
                                                                         
Olcay KILAVUZ
Ülkü Ocakları Genel Başkanı
26 Haziran 2015

ESKİŞEHİR




Eskişehir Ülkü Ocakları tarafından Reşadiye Camisinde Cuma namazı sonrası kılınan gıyabi cenaze namazı sonrası basın açıklaması yapıldı. Basın açıklaması yapan Eskişehir Ülkü Ocakları Başkanı Engin Şahan, ‘‘Çin polisi tarafından, 28 soydaşımız acımasızca şehit edilmiştir. Ne vahimdir ki, yine söz konusu Müslüman Türk olduğunda uluslararası sivil toplum kuruluşları 'lâl' olmuş, ileri demokrasi âşıkları üç maymunu oynamaktadır. Ülkü Ocakları olarak, dün olduğu gibi bugünde zalimin zulmüne karşı soydaşlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz. Ülkücüler ve Ülkü Ocakları, Doğu Türkistan davasının müdafii olmaya devam edecekler. Acılarını yüreğimizde hissedecek dertlerini derdimiz kabul edeceğiz.’’ dedi.

KAYSERİ



Çin’de oruç tuttukları için işkenceye maruz kalan ve öldürülen 28 Uygur Türk'ü Kayseri’de anıldı. Cuma namazı çıkışında 28 Uygur Türkü için gıyabi cenaze namazı kılındı. Cenaze namazı sonrasında Kayseri Ülkü Ocakları, Çin’i protesto etti. Doğu Türkistanlılar da Diyanet İşleri Başkanlığına tepki göstererek, Filistin’de, Suriye’de Mısır’da zulme uğrayan Müslümanlar için dua edilirken Doğu Türkistanlılar için de dua edilmesini istedi.

Çin’in Kaşgar bölgesinde oruç tuttukları için işkencelere maruz kalan ve daha sonra Çin askerlerince öldürülen 28 Uygur Türkü Kayseri’de anıldı. Cuma namazı çıkışında Kayseri Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı ile Bağımsız Doğu Türkistanlılar Derneği 28 Uygur Türk'ü için gıyabi cenaze namazı kıldı. Cenaze namazı sırasında Doğu Türkistanlılar gözyaşlarına boğuldu.

Cenaze namazının ardından açıklamada bulunan Kayseri Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Aytaç Gezici, Doğu Türkistanlıların sahipsiz olmadığını ve her zaman soydaşlarının yanında olduklarını ifade etti. Gezici, şunları kaydetti: “Uzun yıllardan beri Çin’de Müslüman Uygur Türklerine zulüm devam etmekte, soydaşlarımız yaşam mücadelesi vermekte. Asimile edilmeye karşı mücadele eden kardeşlerimiz var. Diğer yandan da Doğu Türkistan’ın demokratik yapısını değiştirmek için çalışan zalim Çin vardır. Uygur Türkleri sorgusuz sualsiz gözaltına alınmakta, bu gözaltılar da işkence yada idamlarla sonucu ölümle sonuçlanmaktadır. Müslüman gençler alkol kullanılmaya zorlanmakta. Çin’in bu vahşet ve zulmün Kaşgar’da yeniden gösterdi. Çin polisi tarafından 28 soydaşımız acımasızca şehit edilmiştir. Keyfi uygulama yapılmaktadır. Konu Müslüman Türk olduğundan uluslararası sivil toplum kuruluşları susmuş, ileri demokrasi aşıkları üç maymunu oynamaktadır. Ülkü Ocakları olarak zalimin zulmüne karşı soydaşlarımızın yanındayız.” Aytaç Gezici, katil Çin’in ve bu zulme sessiz kalanların, işledikleri cinayetin hesabını tarih ve millet önünde mutlaka vereceklerini ifade etti.

Kayseri’de yaşayan bir Doğu Türkistanlı ise Diyanet İşleri Başkanlığı’na tepki gösterdi. Doğu Türkistan gündeme geldiğinde Ülkücü camianın meydana çıktığını ve sahiplendiğini belirterek, Doğu Türkistan meselesinin Kıbrıs şerefli milli bir meselesi olması gerektiğini söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan da istekleri olduğunu ifade ederek, dua edilirken, Filistin için Suriye için mısır için dua ederken hep birlikte ayağa kalktıklarını belirterek, Allah rızası için Diyanet’in, camide hocaların imamların hutbelerde Doğu Türkistanlılar içinde dua etmesini istedi.

Bağımsız Doğu Türkistanlılar Derneği Başkanı Erkinbeğ Uygurtürk, Kaşgar bölgesinde devam eden Çin işkencesinde 28 Uygur Türk'ün katledildiğini ve gerekçenin sadece Müslüman ve Türk olmaları olduğunu vurguladı.

Samsun/Çarşamba 
Amasya/ Taşova

Uygur Türkleri için Samsun'un Çarşamba ilçesi ile Amasya'nın Taşova ilçesinde gıyabi cenaze namazı kılındı.

Çarşamba Ülkü Ocakları başkanlığınca Abdullah Paşa Camisi'nde gıyabi cenaze namazı kılındı.

Ardından bir açıklama yapan Çarşamba Ülkü Ocakları Başkanı Alparslan Güreş, Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistan'da uzun yıllardan beri zulüm olduğunu, Müslüman Uygur Türkleri'nin yaşam mücadelesi verdiğini söyledi.

Ülkü Ocakları olarak, dün olduğu gibi bugün de zalimin zulmüne karşı olduklarını vurgulayan Güreş, "Son Ülkücü nefesini vermediği ve kanımızın son damlası akmadığı sürece Doğu Türkistan sevdamızdan vazgeçmeyeceğiz. Acılarını yüreğimizde hissedecek dertlerini derdimiz kabul edeceğiz. Ebedi yurdumuz Anadolu'dan, kadim yurdumuz Doğu Türkistan'a olan hasretimizi genç dimağlara ilmek ilmek dokuyacağız" dedi.

Amasya 

Uygur Türkleri için Amasya'nın Taşova ilçesi Merkez Çarşı Camisi'nde de gıyabi cenaze namazı kılındı. Cuma namazı sonrası gerçekleşen cenaze namazı yoğun yağmur nedeniyle cami içerisinde kılındı. 

Ardından bir açıklama yapan Taşova Ülkü Ocakları Başkanı Kürşat Yolaçan, Müslüman Türk olmayı başlı başına bir tehdit ve suç sayan Çin'in, Uygur gençlerini sorgusuz sualsiz gözaltına aldığını, bu gözaltıların ise ya idam ya da işkenceyle sonuçlandığını söyledi.

Her ramazan ayında baskı ve sindirme politikalarına yenilerini ekleyen Çin'in, Uygur Türklerinin oruç tutmalarını engellemek için türlü zorluklar çıkardığını belirten Yolaçan, "Diğer yandan camilerde Çin zulmünden payını almakta baskı ve işkence ile Müslüman Türk'ün toprağında ezan susturulmak istenmektedir" dedi. 

TOKAT



Ülkü Ocakları tarafından Türkiye genelinde eş zamanlı olarak cuma namazına müteakiben Doğu Türkistan'da öldürülen 28 Uygur Türkü için gıyabi cenaze namazı kılındı. Ali Paşa Camisi'nde kılınan gıyabi cenaze namazına Tokat Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yay ile birlikte çok sayıda vatandaş katıldı. Cenaze namazı sonrası açıklamalarda bulunan Başkan Yay, Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistan'da uzun yıllardan beri zulmün devam etmekte olduğunu söyledi. Özellikle Ramazan ayında Uygur Türklerinin tüm değerleri hedef alınmakta olduğunu ifade eden Başkan Yay, "Sözde demokrasi havarileri özlerindeki 'Haçlı' ruhunu bu zulme karşı sessiz kalarak ortaya koymaktadırlar. İçerisinde bulunduğumuz bu Ramazan ayında da tablo değişmemiş ve aynı senaryo bir kez daha uygulamaya konulmuştur. Müslüman Türk olmayı başlı başına bir tehdit ve suç sayan Çin, Uygur gençlerini sorgusuz sualsiz gözaltına almakta ve bu gözaltılar ya idam ya da işkence sonucunda katliamla sonuçlanmaktadır. Her Ramazan ayında baskı ve sindirme politikalarına yenilerini ekleyen Çin, Uygur Türklerinin oruç tutmalarını engellemek için türlü zorluklar çıkarmaktadır. Diğer yandan camiler de Çin zulmünden payını almakta baskı ve işkence ile Müslüman Türk'ün toprağında ezan susturulmak istenmektedir. Müslüman gençler alkol kullanmaya zorlanmaktadır" dedi.

Ülkü Ocakları olarak, dün olduğu gibi bugünde zalimin zulmüne karşı soydaşlarının yanında olduklarını ifade eden Başkan Yay, "Ülkücüler ve Ülkü Ocakları, Doğu Türkistan davasının müdafi olmaya devam edecekler, 'Gök Bayrak'ı tıp ki 'Al Bayrak' gibi namusları bileceklerdir. Son Ülkücü nefesini vermediği ve kanımızın son damlası akmadığı sürece Doğu Türkistan sevdamızdan vazgeçmeyeceğiz. Acılarını yüreğimizde hissedecek dertlerini derdimiz kabul edeceğiz" diye konuştu.

Kars

Kars Ülkü Ocakları Başkanı Tolga Adıgüzel, Doğu Türkistan'da 28 soydaşın Şehit edilmesine ilişkin basın açıklaması yaptı.

Ülkü Ocakları İl Başkanı Tolga Adıgüzel, yaptığı açıklamada; "Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistan'da uzun yıllardan beri zulüm devam etmekte, Müslüman Uygur Türkleri yaşam mücadelesi vermektedir. Bu mücadelenin bir tarafında, asimilasyon politikalarına karşı kendi vatanlarında milli kimliklerini ve dini değerlerini muhafaza etmeye çalışan soydaşlarımız, diğer tarafta Doğu Türkistan'ın demografik yapısını değiştirmek için her türlü vahşeti reva gören zalim Çin bulunmaktadır. Modern dünyanın gözleri önünde Uygur Türklerine sistematik olarak işkence edilmekte, söz konusu Doğu Türkistan olduğunda İnsan Hakları Beyannameleri herhangi bir hüküm teşkil etmemektedir. Özellikle Ramazan ayında Uygur Türklerinin tüm değerleri hedef alınmakta sözde demokrasi havarileri özlerindeki "haçlı" ruhunu bu zulme karşı sessiz kalarak ortaya koymaktadırlar. İçersinde bulunduğumuz bu Ramazan ayında da tablo değişmemiş ve aynı senaryo bir kez daha uygulamaya konulmuştur" dedi.

Müslüman Türk olmayı başlı başına bir tehdit ve suç sayan Çin, Uygur gençlerini sorgusuz sualsiz gözaltına almakta ve bu gözaltılar ya idam ya da işkence sonucunda katliamla sonuçlanmaktadır diyen Adıgüzel; "Her Ramazan Ayı'nda baskı ve sindirme politikalarına yenilerini ekleyen Çin, Uygur Türklerinin oruç tutmalarını engellemek için türlü zorluklar çıkarmaktadır. Diğer yandan camiiler de Çin zulmünden payını almakta baskı ve işkence ile Müslüman Türk'ün toprağında ezan susturulmak istenmektedir. Müslüman gençler alkol kullanmaya zorlanmaktadır. Komünist Çin rejimi tarafından kadınların elbiselerine bile karışılmakta, tüm insani erdemler yok sayılmaktadır. Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın milli ve manevi değerlerine karşı adeta bir yıkım gerçekleştirilmekte, ata yurdumuzdan hem Türk varlığı hem de Türk izleri şerefsizce silinmeye, yok edilmeye çalışmaktadır" diye konuştu.

Çin'in bu vahşet ve zulmü en son 22 Haziran 2015 tarihinde Kaşgar'da kendini göstermiştir. Çin polisi tarafından, 28 soydaşımız acımasızca şehit edilmiştir. İşgalci Çin yönetiminin, keyfi ve yargısız infazlarına bir yenisi daha eklendiğini ifade eden Tolga Adıgüzel, "Ne vahimdir ki, yine söz konusu Müslüman Türk olduğunda uluslararası sivil toplum kuruluşları "lal" olmuş, ileri demokrasi aşıkları üç maymunu oynamaktadır. "Haçlı Zihniyeti"nin tezahürü bu kuruluşlarla birlikte soydaşlarımızın "Anavatan" bildikleri Türkiye'nin resmi organlarının da tüm bu vahşet karşısında sessiz kalması kabul edilebilir gibi değildir. Ortadoğu'da politikalarını terör uzantılarıyla paralel belirleyenler, peşmergebaşını kendilerine kardeş kabul edenler, Uzak Doğu'da da Çin'in yörüngesinde hareket etmektedirler. Yalancı gözyaşları ile Türk siyasetinin gündeminden düşmeyenler, Doğu Türkistan için tek bir kelam etmekten bile aciz görünmektedirler. Zulmün baş mimarı Kızıl Çin'i ve sessiz kalarak bu vahşete ortak olanları lanetliyoruz. Ramazan Ayı'nda din ve soy kardeşimiz Uygur Türkleri'nin acılarını görmezden gelerek, çizdikleri pembe tabloların hayalleri içerisinde milletimizi de bu senaryolarla uyutmaya çalışanları kınıyor ve uyarıyoruz. Aziz milletimizi, işkenceyi kendisi için bir yol seçen ve hukuk dışı uygulamaları ile bilinen Çin'in zulmüne dur demeye çağırıyoruz. Yegane ümit kaynağı Anadolu Türklüğü olan "Esir Türkler"in ümitlerini boşa çıkarmamak için onların çarpan yüreği, haykıran dili olmaya davet ediyoruz. Muhakkak, kardeşinin derdiyle dertlenmeyen, zor gününde kardeşini yalnız bırakanlar her iki dünyada da mazlumların ahından kurtulamayacaktır" şeklinde konuştu.

Kars Ülkü Ocakları Başkanı Tolga Adıgüzel, daha sonra özetle şunları söyledi:

"Ülkü Ocakları olarak, dün olduğu gibi bugünde zalimin zulmüne karşı soydaşlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz. Ülkücüler ve Ülkü Ocakları, Doğu Türkistan davasının müdafii olmaya devam edecekler, "Gök Bayrak"ı tıp ki "Al Bayrak" gibi namusları bileceklerdir. Son Ülkücü nefesini vermediği ve kanımızın son damlası akmadığı sürece Doğu Türkistan sevdamızdan vazgeçmeyeceğiz. Acılarını yüreğimizde hissedecek dertlerini derdimiz kabul edeceğiz. Ebedi yurdumuz Anadolu'dan, kadim yurdumuz Doğu Türkistan'a olan hasretimizi genç dimağlara ilmek ilmek dokuyacağız. Medeniyetimizin beşiği Kaşgar'ı, sızlayan yaramız Urumçi'yi unutturmayacağız. Gulca'yı, Turfan'ı, Kumul'u vatan toprağı olarak görmeye devam edecek Altay'ı kendimize yar bileceğiz. Bu bilinç ile soydaşlarımızın derdini derdimiz, kederlerini kederimiz kabul ederek haklı davalarını her türlü platformda dile getireceğiz. Bu vesileyle Kaşgar'da yaşanan olaylar sırasında alçakça şehit edilen 28 Uygur Türk'ü başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhlarının şad, mekanlarının cennet olmasını Yüce Allah(c.c.)'tan niyaz ediyoruz. Hiç şüphesiz katil Çin ve zulme sessiz kalanlar, işlediği cinayetlerin hesabını tarih ve milletimiz önünde mutlaka verecektir."

AYDIN



Aydın'da Cuma Namazı sonrası Doğu Türkistan'da Çin tarafından şehit edilen 28 MüslümanTürk için gıyabi cenaze namazı kılındı.

Aydınlılar geçtiğimiz günlerde Çin tarafından Doğu Türkistan'da şehit edilen 28 Müslüman Türk için Cuma namazı sonrasında saf tutarak gıyabi cenaze namazı kıldı. Aydın Efeler Bey Camii'nde kılınan Cenaze namazına AK Parti Aydın Milletvekili Mehmet Sadık Atay, AK Parti Aydın İl Başkanı Ömer Özmen, MHP Aydın İl Başkan Yardımcısı Ramazan Aker, Aydın İl Müftüsü Ömer Kocaoğul, Türk Ocağı Aydın Şube Başkanı Dr. Eyüp Doyuran, Aydın Ülkü Ocakları Başkanı Mustafa Karaca ve çok sayıda vatandaş katıldı. Aydın ülkücü camiayı temsilen Bey Cami önünde gıyabi cenaze namazı sonrası bir basın açıklaması yapan MHP Aydın İl Başkan Yardımcısı Ramazan Aker, uzun yıllardan beri Doğu Türkistan'da Çin zulmünün devam ettiğini ve Müslüman Uygur Türk'lerinin yaşam mücadelesi verdiğini kaydetti.

"MÜSLÜMAN TÜRK'ÜN TOPRAĞINDA EZAN SUSTURULMAK İSTENMEKTEDİR"

Modern dünyanın gözleri önünde Uygur Türklerine sistematik olarak yapılan işkencenin görmezden gelindiğinin altını çizen Aker, "Müslüman Türk olmayı başlı başına bir tehdit ve suç sayan Çin, Uygur gençlerini sorgusuz sualsiz gözaltına almakta ve bu gözaltılar ya idam ya da işkence sonucunda katliamla sonuçlanmaktadır. Her Ramazan Ayı'nda baskı ve sindirme politikalarına yenilerini ekleyen Çin, Uygur Türklerinin oruç tutmalarını engellemek için türlü zorluklar çıkarmaktadır. Diğer yandan camilerde Çin zulmünden payını almakta baskı ve işkence ile Müslüman Türk'ün toprağında ezan susturulmak istenmektedir. Müslüman gençler alkol kullanmaya zorlanmaktadır. Komünist Çin rejimi tarafından kadınların elbiselerine bile karışılmakta, tüm insani erdemler yok sayılmaktadır. Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın milli ve manevi değerlerine karşı adeta bir yıkım gerçekleştirilmekte, ata yurdumuzdan hem Türk varlığı hem de Türk izleri şerefsizce silinmeye, yok edilmeye çalışmaktadır" dedi.

"DOĞU TÜRKİSTAN SEVDAMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ"

Zalimin zulmüne karşı soydaşlarımız için Doğu Türkistan'ın yanında olmaya devam edeceklerini aktaran Aker, "Son Ülkücü nefesini vermediği ve kanımızın son damlası akmadığı sürece Doğu Türkistan sevdamızdan vazgeçmeyeceğiz. Acılarını yüreğimizde hissedecek dertlerini derdimiz kabul edeceğiz. Ebedi yurdumuz Anadolu'dan, kadim yurdumuz Doğu Türkistan'a olan hasretimizi genç dimağlara ilmek ilmek dokuyacağız. Medeniyetimizin beşiği Kaşgar'ı, sızlayan yaramız Urumçi'yi unutturmayacağız. Gulca'yı, Turfan'ı, Kumul'u vatan toprağı olarak görmeye devam edecek Altay'ı kendimize yar bileceğiz. Bu bilinç ile soydaşlarımızın derdini derdimiz, kederlerini kederimiz kabul ederek haklı davalarını her türlü platformda dile getireceğiz. Bu vesileyle Kaşgar'da yaşanan olaylar sırasında alçakça şehit edilen 28 Uygur Türk'ü basta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhlarının şad, mekanlarının cennet olmasını Yüce Allah'tan niyaz ediyoruz. Hiç şüphesiz katil Cin ve zulme sessiz kalanlar, işlediği cinayetlerin hesabını tarih ve milletimiz önünde mutlaka verecektir" diye konuştu.

BAYBURT



Bayburt Ülkü Ocaklarının organizasyonuyla Bayburt'ta Doğu Türkistan'da şehit edilen 28 Müslüman için gıyabi cenaze namazı kılındı.

Doğu Türkistan'da Kızıl Çinliler tarafından oruç tuttukları için öldürülerek şehit edilen 28 Müslüman için Bayburt Yeni Camisinde Cuma namazına müteakip gıyabi cenaze namazı kılındı. Cenaze namazına MHP İl Başkanı Süleyman Burç, Bayburt Ülkü Ocakları Başkanı Muhammet Kılıç ve vatandaşlar katıldı.

Bayburt Ülkü Ocakları Başkanı Muhammet Kılıç, Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistan'da uzun yıllardan beri zulmün devam ettiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:

"Müslüman Uygur Türkleri yaşam mücadelesi vermektedir. Bu mücadelenin bir tarafında, asimilasyon politikalarına karşı kendi vatanlarında milli kimliklerini ve dini değerlerini muhafaza etmeye çalışan soydaşlarımız, diğer tarafta Doğu Türkistan'ın demografik yapısını değiştirmek için her türlü vahşeti reva gören zalim Çin bulunmaktadır. Modern dünyanın gözleri önünde Uygur Türklerine sistematik olarak işkence edilmekte, söz konusu Doğu Türkistan olduğunda İnsan Hakları Beyannameleri herhangi bir hüküm teşkil etmemektedir. Özellikle ramazan ayında Uygur Türklerinin tüm değerleri hedef alınmakta sözde demokrasi havarileri özlerindeki "haçlı" ruhunu bu zulme karşı sessiz kalarak ortaya koymaktadırlar. İçerisinde bulunduğumuz bu ramazan ayında da tablo değişmemiş ve aynı senaryo bir kez daha uygulamaya konulmuştur. Müslüman Türk olmayı başlı başına bir tehdit ve suç sayan Çin, Uygur gençlerini sorgusuz sualsiz gözaltına almakta ve bu gözaltılar ya idam ya da işkence sonucunda katliamla sonuçlanmaktadır. Her Ramazan Ayıda baskı ve sindirme politikalarına yenilerini ekleyen Çin, Uygur Türklerinin oruç tutmalarını engellemek için türlü zorluklar çıkarmaktadır. Diğer yandan camiiler de Çin zulmünden payını almakta baskı ve işkence ile Müslüman Türk'ün toprağında ezan susturulmak istenmektedir. Müslüman gençler alkol kullanmaya zorlanmaktadır. Komünist Çin rejimi tarafından kadınların elbiselerine bile karışılmakta, tüm insani erdemler yok sayılmaktadır. 

Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın milli ve manevi değerlerine karşı adeta bir yıkım gerçekleştirilmekte, ata yurdumuzdan hem Türk varlığı hem de Türk izleri şerefsizce silinmeye, yok edilmeye çalışmaktadır. Çin'in bu vahşet ve zulmü en son 22 Haziran 2015 tarihinde Kaşgar'da kendini göstermiştir. Çin polisi tarafından, 28 soydaşımız acımasızca şehit edilmiştir. İşgalci Çin yönetiminin, keyfi ve yargısız infazlarına bir yenisi daha eklenmiştir. Ne vahimdir ki, yine söz konusu Müslüman Türk olduğunda uluslararası sivil toplum kuruluşları "lal" olmuş, ileri demokrasi aşıkları üç maymunu oynamaktadır. "Haçlı Zihniyeti"nin tezahürü bu kuruluşlarla birlikte soydaşlarımızın "Anavatan" bildikleri Türkiye'nin resmi organlarının da tüm bu vahşet karşısında sessiz kalması kabul edilebilir gibi değildir. Ortadoğu'da politikalarını terör uzantılarıyla paralel belirleyenler, peşmergebaşını kendilerine kardeş kabul edenler, Uzak Doğu'da da Çin'in yörüngesinde hareket etmektedirler. 

Yalancı gözyaşları ile Türk siyasetinin gündeminden düşmeyenler, Doğu Türkistan için tek bir kelam etmekten bile aciz görünmektedirler. Zulmün baş mimarı Kızıl Çin'i ve sessiz kalarak bu vahşete ortak olanları lanetliyoruz. Ramazan Ayı'nda din ve soy kardeşimiz Uygur Türkleri'nin acılarını görmezden gelerek, çizdikleri pembe tabloların hayalleri içerisinde milletimizi de bu senaryolarla uyutmaya çalışanları kınıyor ve uyarıyoruz. Aziz milletimizi, işkenceyi kendisi için bir yol seçen ve hukuk dışı uygulamaları ile bilinen Çin'in zulmüne dur demeye çağırıyoruz. Yegane ümit kaynağı Anadolu Türklüğü olan "Esir Türkler"in ümitlerini boşa çıkarmamak için onların çarpan yüreği, haykıran dili olmaya davet ediyoruz. Muhakkak, kardeşinin derdiyle dertlenmeyen, zor gününde kardeşini yalnız bırakanlar her iki dünyada da mazlumların ahından kurtulamayacaktır.

Ülkü Ocakları olarak, dün olduğu gibi bugünde zalimin zulmüne karşı soydaşlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz. Ülkücüler ve Ülkü Ocakları, Doğu Türkistan davasının müdafii olmaya devam edecekler, "Gök Bayrak"ı tıp ki "Al Bayrak" gibi namusları bileceklerdir. Son Ülkücü nefesini vermediği ve kanımızın son damlası akmadığı sürece Doğu Türkistan sevdamızdan vazgeçmeyeceğiz. Acılarını yüreğimizde hissedecek dertlerini derdimiz kabul edeceğiz. Ebedi yurdumuz Anadolu'dan, kadim yurdumuz Doğu Türkistan'a olan hasretimizi genç dimağlara ilmek ilmek dokuyacağız. Medeniyetimizin beşiği Kaşgar'ı, sızlayan yaramız Urumçi'yi unutturmayacağız. 

Gulca'yı, Turfan'ı, Kumul'u vatan toprağı olarak görmeye devam edecek Altay'ı kendimize yar bileceğiz. Bu bilinç ile soydaşlarımızın derdini derdimiz, kederlerini kederimiz kabul ederek haklı davalarını her türlü platformda dile getireceğiz. Bu vesileyle Kaşgar'da yaşanan olaylar sırasında alçakça şehit edilen 28 Uygur Türk'ü başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhlarının şad, mekanlarının cennet olmasını Yüce Allah(c.c.)'tan niyaz ediyoruz. Hiç şüphesiz katil Çin ve zulme sessiz kalanlar, işlediği cinayetlerin hesabını tarih ve milletimiz önünde mutlaka verecektir" 


Editör: TE Bilisim