Selam size ÜLKÜCÜLER !..

Selam size, KADERLERİNİ TÜRK MİLLETİ’NİN KADERİ İLE BİRLEŞTİRENLER !..

“KOCAYAYLA”dan selam var tüm yurda.. Selam “TÛRAN ÜLKESİ”ne, “KIZIL ELMA”YA !..
Fikri önderliğini 70’li yılların efsane gençlik liderlerinden Orhan ÇAKIROĞLU ağabeyin yaptığı etkinlikte Mete Tetik ve Zeki Saral’ın ev sahipliğinde, yaş ortalaması 60’ın üzerinde olan, 68’den 80’e namlu ucunda bir hayat yaşamış, işkenceler görmüş, birçokları 5, 8, 10 sene mahpus yatmış, mahpushaneleri “Taş Medrese” yapmış ülkücülerden 200 kadarı dün Kocayayla’da toplandı.. 20’li yaşlarında söyledikleri Ülkücü marşları birlikte söylediler yine aynı heyacanla, yine bozkurt selamlarıyla ! Halaylar çekildi, yöresel halk oyunları oynandı.. Zeybek, çiftetelli , hele ki 70’ine merdiven dayamış Süleyman Erbaşı ağabey’in dip diri figürlerle oynadığı kazaska .. Milli okçularımızın kamp yerinde oklar atıldı hedefe, at binildi.. 
Her yeni gelen gurubun giderek uzayan kucaklanmalarla karşılandığı, haşhaşlı gözleme ve ayranla soluklandırıldığı saatlerin sonunda, beklenenler de kamp yerine ulaşıp tamam olunduğunda çoban kavurmalı, tulumba tatlılı köfteli pilavlı bir sofra ile ağırlandı herkes..
Uzun saatler boyunca zaman zaman üçlü beşli, zaman zaman 20’li 30’lu çemberlerde sohbetler yapıldı.. Hatıralar yadedildi, hasretlikler giderildi.. 
70’lerde 80’lerde Ülkücülerin gönüllü avukatlığını yapan Mehmet Çakırca ağabey de oradaydı, asası elinde.. Hatay’dan, Almanya’dan gelenler vardı içlerinde.. 
Gönlü orda olmak arzulayıp manisi sebebiyle gelemeyenlere de selam olsun !
20’ye yakın devasa Türkmen otağı ile battaniyeler ile gece yatısına hazırlanmış alanda büyük fıçılarda odun ateşleri yakıldı, Orhan Çakıroğlu ağabeyin günün mana ve önemini ifade eden konuşmasını dinledik ( ki özünü aşağıda aktaracağım).. Türküler dinledik erbaplarından.. Sonra 70’li yıllardan, mahpus damlarından hatıra siyah beyaz fotoğraflardan, Ülkücü duygularımızı kabartan videolardan derlenmiş, gözleri buğulandıran bir film izledik büyük beyaz perdede.. Eksikleriyle beraber bunlardı dün yaşadıklarımızın özeti..

Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler

Ve.. 
“Siyaset konuşmayacağız” dedi Orhan Çakıroğlu ağabey yemek öncesi sohbetlerde.. Siyaset konuşulmamış olur muydu, konuştuk tabi üçlü beşli meclislerde, ama maksadın örtülü ilanıydı bu “siyaset konuşma yasağı”..

Haklı haksız sebeplerle doğru yanlış tercihlerle farklı partilere yakın durmakta olan, halen kimi Ülkücülerin yeni projesi olan İYİ Parti’de öbeklenmiş, kimi MHP’de kalmış, hatta kimi Erdoğan’ı artık fikren kendisine yakınlaşmış bulan Ülkücüler, Türk Milleti’nin “refleksi” olan bu ulvi hareketin fedakâr ve cefakâr mensupları, ‘Referandum’ sürecinde başlayan ve ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçiş sürecinde kimi gaflet eseri kimi bilinçli tahrik ve tahkirlerle ayrıştırılmaya çalışılmıştı.. Ama idrakleri sebebiyle, bu oyunun farkında olmaları sebebiyle, dar yerlerdeki ve tehlikeli hayatlardaki ortak mazileri sebebiyle, Türk Milleti’nin hak ve menfaatlerini esas alan ortak niyetleri sebebiyle birarada olmayı başarmak zorundalardı, bunu biliyorlardı..
İşte yine içlerinden bir öncü çıkarmışlar, Orhan Çakıroğlu ağabey (yukarıda bahsi geçen arkadaşlarımızın sağlayacağı teknik mali imkânlar ile) bir sonraki sonbaharda Urfa’da, sonrasındakini önümüzdeki baharda Priştine’de yapmayı hedeflediklerini ilan etti bu etkinliklerin.. 
MAKSAT ÜLKÜCÜLERİN AŞINDIRILMAK İSTENEN BİRLİK RUHUNU VE DAYANIŞMA KÜLTÜRÜNÜ YENİDEN VE ESKİSİ KADAR GÜÇLÜ KILMAK idi..
“Ben bu işin ‘Dede Korkut’u olmaya gönüllüyüm” diyordu Orhan ağabey !

Biliniz ki.. Ve, biliriz ki.. 
O olmasa bir başkasını çıkaracaklardı Ülkücüler içlerinden..
Bu Ülkücü Hareket’in ferasetidir.. İdrakidir..

Türk Ülkücüleri “BİR OLMAYI, İRİ OLMAYI, DİRİ OLMAYI” Oğuz Kağan’ın çocuklarına ok çubuklarını kırdırarak, dallarının sayısının çoğaldıkça kırmanın zorlaştığını göstererek öğütlediği zamandan beri bilirler..

Ve bu günden bir unutulmaz cümleyi Ülkücü Hareket’in tarihinde kendisine yer bulacağını düşündüğüm bir veciz cümleyi, afiş yaparak sunacağım ;

“ ÖLENE KADAR SAVAŞACAĞIZ !.. KAZANANA KADAR ÖLMEK YASAK !..” (Hasan Albay)



Editör: TE Bilisim