Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk
 Zaman gazetesine konuşan MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ AKP'nin Suriye politikası PKK'ya Lübnan kadar toprak hediye etti dedi. 

Suriye sınırındaki Karkamış'ta, bir yanda PYD bir yanda IŞİD mevzilerini gören bir tepede aldık Ankara'daki terör saldırısı haberini. 

MHP Gaziantep Milletvekili Prof. Ümit Özdağ ile Suriye krizi, PKK, PYD'yi konuşmak için buluşmuştuk. Özel Harekâtçıların ‘Hedef olursunuz, keskin nişancı var.' uyarısıyla döndük. MHP'nin güçlü olduğu bir köydeyiz. Kahvede herkesin gözü kulağı Ankara'da. Bir gözlemimi söylemeden geçemeyeceğim, birkaç kişi dışında ortak kanaat şu: ‘Adamlar 80 vekil çıkardı, niye miting bombalasınlar?' Söyleşiyi bu şartlar altında tamamladık. Prof. Özdağ, Türkiye'deki terörü Suriye iç savaşı üzerinden okudu.

Rusya Suriye krizinde sahaya inmişken NATO sınıra en yakın bölgedeki Patriotları da söktü. Kendimizi daha mı az güvende hissetmeliyiz?

Hayır, ben öyle hissetmiyorum. Türkiye'nin güvenliğini sağlayacak olan Patriotlar değil Türk dış politikasının, özellikle Ortadoğu ayağının, Suriye eksenli değişmesidir. AKP'nin 2011'den bu yana süren akıldışı Suriye politikası devam ederse ne kadar Patriot koysanız da Türkiye'nin güvenliği sağlanamaz. Çünkü bu politika Suriye'nin dağılmasına neden oldu. Bu politika,  PKK'ya Lübnan büyüklüğünde bir araziyi hediye etti. Böyle giderse PKK, Cerablus ile Azez arasındaki bölgeyi de birleştirerek Bayırbucak üzerinden Akdeniz'e açılacak. Bu, Türkiye'nin Ortadoğu ile bağlarının bir terör örgütü tarafından kopartılması demektir. Böyle giderse muhtemelen burada Batı tarafından tanınan, Rusya tarafından onaylanan bir PKK-istan oluşacak. Dış politikamızın geldiği yer budur.

AKP'nin Suriye politikasını sadece PKK üzerinden mi okuyorsunuz?

Sadece o değil tabii. ‘Cam bir evde oturuyorsanız, komşunuzun evine taş atmayacaksınız.' kuralı Türkiye-Suriye ilişkileri için çok geçerli bir kuraldır. Suriye'de rejimi yıkarsanız devleti de yıkarsınız, aynen Irak'ta olduğu gibi. MHP başından bu yana Suriye'nin toprak bütünlüğünü savundu. AKP, maceracı bir politika ile Suriye'de Müslüman Kardeşler'i iktidara getirebileceğini düşündü. Oysa Türkiye'nin bir komşu ülkede ya da bir başka ülkede iktidarı değiştirme gibi bir yeteneği, bir deneyimi yok. Üstelik Suriye'nin iki yakın müttefiki Rusya ve İran'ın, örtülü operasyon konusunda Türkiye'den kat kat yetenekli olduğu düşünülürse böyle bir operasyon çılgınlıktı. Türkiye'nin Ortadoğu konusundaki bilgi eksikliğini de buna ekleyin…

‘Türkiye'nin böyle bir operasyon yeteneği yok' tespiti ilginç… 

Bakın Türk Dışişleri'nde Arapça bilen diplomat sayısı Polonya Dışişleri'nde Arapça bilen diplomat sayısından daha az.  Bir Türk diplomatını Ortadoğu'da herhangi bir kentte kendi başına sokağa bıraksanız başına ne gelir bilmiyorum; herhalde yolunu bulamaz ama bir İranlı diplomatı bırakırsanız muhtemelen gizli örgüt kurar. Devletin yeteneklerinin neye yöneldiğini iyi bilmek ve ona göre politika izlemek lazım.  

Oysa iktidarın El-Nusra gibi terör örgütleriyle bile operasyonel ilişki kurduğu iddiası var. 

AKP baktı ki Müslüman Kardeşler'le olmuyor, o zaman ‘belki selefi örgütlerle olur' diyerek onlara destek verdi. El-Nusra açık bir şekilde desteklendi. Lojistik üs sağlandı, daha sonra devreye IŞİD girdi. IŞİD'e de lojistik ve altyapı için en azından hoşgörü gösterildi.  Gelinen nokta ne? Suriye, Rusya'nın devreye girmesiyle rahatladı. PKK sınırda kontrol ettiği bölgeden Türkiye'ye güç projeksiyonu yapıyor. Tüm bu süreci AKP kolaylaştırdı ve destekledi. Eğer Suriye parçalanır ve kuzeyinde bir PKK-istan oluşursa, ağır bir darbe alırız.

CHP'den de benzer uyarılar gelmişti. MHP ve CHP, Suriye konusunda aynı çizgide mi? 

Eğer CHP de Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana ise doğru bir şey yapıyor. Çünkü Türkiye'nin menfaatleri bunu gerektiriyor. MHP Suriye'ye ziyaret yapmadı ama başından bu yana Suriye'nin toprak bütünlüğünü savundu. Suriye konusunda Esed'li bir geleceği düşünmenin zamanı AKP için bile gelmiş ve geçmektedir.

Esed'li geçiş isteyen Rusya sahada ve Rus uçakları Türk hava sahasını sehven ihlal ediyor, hatta Türk jetleri taciz ediliyor. Sizce burada mesaj ne? 

Evet Rus uçakları hava sahamızı ihlal ediyor, sürekli Türk jetlerini taciz ediyorlar. Rusların beklentilerinden biri Ankara'nın ‘Esed'li geçişi de kabul edebiliriz' demesidir. Eğer böyle bir açıklama gelirse göreceksiniz tacizler bitecek, Türkiye ile Rusya ilişkileri çok boyutlu artacaktır.  Güvenlik çıkarlarını doğru tanımlayan bir hükümet hem Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumada hem de  PKK'yı etkisizleştirmede ciddi mesafeler kaydedebilir.

Ama Rusya da PYD'yi müttefik ilan etti. Bu aşamadan sonra Kuzey Suriye'de ortaya çıkan Kürt otonom bölgesinden geri dönüş mümkün mü? 

1 Kasım'da nasıl bir iktidar tablosu çıkacağına bağlı. Eğer Türkiye'nin güvenliği yine yanlış tanımlanırsa Suriye dağılmakla kalmaz, başka tehditler de ortaya çıkar.

Peki Kürt kantonları kalıcı mı sizce? 

Kürt değil PKK kantonları… MHP, Suriye'nin toprak bütünlüğünün PKK tarafından bozulmasını kabullenmeyecektir. Bu çok açık…

PYD Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyarak federatif bölge ya da kanton kurarsa?.. 

Bu, Suriye'nin kendi tercihidir. Ama bugün Suriye halkı ve devletinin özgür iradesiyle kendi tercihini yapacağı bir ortam yok. Bu nedenle Suriye'nin kuzeyindeki PKK'nın kantonları terörist yapılardır ve etnik temizlik zeminine oturmuşlardır. PYD Suriye'nin kuzeyinde devletler hukukunun tüm kurallarını çiğnemektedir. 

Suriye devleti ve halkı PKK kantonlarına onay verirse?

Suriye halkı kendi iradesiyle ülkenin geleceğini özgür iradesiyle şekillendirirse, Suriye devleti böyle bir şeyi kabul edebilirse tabii yapacak bir şey yok. Artık bir başka ülkenin iç işidir bu. Ana bakın Suriye özgür iradesiyle karar verecek hale gelirse önce PKK'nın yaptığı etnik temizlik suçunun sonuçları ortadan kaldırılır. Suriye nasıl bir karar verecek bilmiyoruz. 

Suriye'de oluşan Kürt kantonlarına karşı Türkiye'nin yapabileceği bir şey var mı? 

Yapabileceği şey Suriye'nin toprak bütünlüğünü desteklemek üzerinden olabilir. Suriye'de merkezî otoritenin meşruluğunu kabul etmesi Türkiye'nin çıkarınadır. Diğer yandan 2 milyon mültecinin daha gelebileceği söyleniyor. Böyle bir mülteci dalgasını dünya II. Dünya Savaşı'ndan bu yana görmedi. Uzun vadede çok büyük sorunlar çıkar. Açık söyleyeyim, gelenler Türkiye'de yaşayan Arap kökenlilerden farklı olarak milliyetçi bir Arap rejiminde doğan, yetişen insanlar… Bu insanlar Türkiye'nin bir yöresinde sayısal olarak arttılar. Yarın plebisit isterlerse ne olacak? Mesela Hatay'da böyle bir plebisit isterlerse ne yapacağız? 

‘Kandil'e telefon verdiniz mi?' diye sordu çünkü Devlet Bey, cevabını bilmediği soruları sormaz 

İktidarın 7 Haziran sonrası benimsediği milliyetçi dil sizce sandığa nasıl yansıyacak? 

2006'dan bu yana Oslo'da, sonra Habur'da, sonra İmralı'da PKK ile kucak kucağa olacaksınız, son iki ayda da milliyetçilik diploması almaya çalışacaksınız... Her milliyetçiliği ayaklar altına aldığını söyleyen Cumhurbaşkanı'nın ve Türk milliyetçiliğine açıkça düşman olan Başbakan'ın milliyetçiliğine Türk milleti inanmayacaktır. Geçen seçimde de utanmazca MHP'nin HDP için oy istediğini söyleyecek kadar aşağılık bir pozisyon alan bir zat, daha sonra AKP'nin HDP ile görüşmelerden sorumlu kıldığı kişi oldu. Bu yalan mekanizması MHP seçmeninde tutmaz.   

Sayın Bahçeli'nin ‘Kandil'e kriptolu telefon verildi mi?' sorusu, bir duyum mu, yoksa bilgi mi? 

Sayın Genel Başkan seçim bildirgesini açıklarken çok önemli sorular sordu. Şu kadarını söyleyeyim, Sayın Bahçeli cevabını bilmediği soruyu sormaz. Biz AKP iktidarından bir cevap bekliyoruz şimdi. Onlar cevabı verirse, Sayın Genel Başkan'ımız da cevabı verecektir. 

Peki AKP bu soruları duymazdan gelirse?

‘İmralı'dan günübirlik dışarı çıktı mı?' diye de sordu. 

Ona da cevap vermediler. Bekleyin, cevap verdiklerinde biz de cevap veririz. 

İmralı'dan günübirlik dışarı çıkmaya ya da İmralı'ya telefon gönderilmesine karşı sessiz kalanlar suç işlemiş olmaz mı? Devletin birimleri buna nasıl göz yumar? 

Devlet kurumları çok ağır bir tahribat yaşadı. Eğer Türkiye bir düşman ordu tarafından işgal edilseydi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumlarına zarar vermek için operasyon yapsaydı, AKP kadar zarar veremezdi. Kurumları, ulusal güvenlik birimleri tahrip olmuş bir ülkede yaşıyoruz. Ama her şeye rağmen herhalde devlet şu an tüm bu olup biteni kaydetmekle yetiniyor. Türkiye'de bir hukuk devleti tekrar kurulacak, onlar masaya konulacak. Sayın Genel Başkan açıkladı; ‘Güneydoğu'da PKK'ya yataklık eden valileri yargılayacağız.' dedi. Bu söz, yasaları ihlal eden herkes için geçerlidir. Hangi görev ya da makamda olursa olsun. 

5 gün önce istihbarat gelmiş, MİT'e 5 km mesafede patlama nasıl olur? 

Türkiye, tarihinin en kanlı terör saldırısına uğradı. Suruç saldırısı ‘çözüm süreci' bitmedi. Sizce bu saldırının siyasi sonuçları ne olacak ya da olmadı? 

Ben PKK'nın 7 Haziran seçimlerinin hemen öncesinde veya hemen sonrasında büyük bir ayaklanma başlatmaya çalışacağını açıkladım. PKK, 24 Haziran'dan itibaren böyle bir süreci başlatmak için harekete geçti. 3 Eylül'de ise Ankara'da Çankaya ilçesinde PKK veya IŞİD tarafından çok büyük bir eylem yapılacağını, bu eylemin amacının IŞİD tarafından düzenlenmesi halinde kitlesel katliam olabileceğini açıkladım. Henüz eylemi PKK'nın mı IŞİD'in düzenlediğini bilmiyoruz. IŞİD son üç aydan bu yana yayın organı olan dergide Türkiye'ye saldırıyor. Hatta son sayıda Türkiye kapak yapıldı. IŞİD böyle bir eylem ile hem PKK'nın toplumsal tabanına vurduğunu, hem Türkiye'ye vurduğunu düşünebilir. PKK ise mağduriyet üretmek isteyebilir. Siyasal sonuçlar, eylemi yapanın kim olduğuna göre bundan sonraki süreçte netleşecektir. Ancak MİT'e 5 kilometre, Emniyet Müdürlüğü'ne 600  metre uzaklıkta böyle bir eylemin gerçekleşmesi üstelik eylem ile ilgili 5 gün önce istihbarat gelmesine rağmen gerçekleşmesi büyük bir zafiyet olduğunu gösteriyor.






Editör: TE Bilisim