BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...
 İzmir Menemen Belediyesi Başkanı Tahir Şahin’in ev sahipliğinde ve Uğur Dündar'ın sunumuyla gerçekleştirilen Halk Arenası programı dün akşam izleyicilerle buluştu. Bir miting havasında geçen ve çok sayıda kişinin katılımıyla gerçekleşen programa CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve Gaziantep Bağımsız Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ konuk oldu.

Halk TV’de duayen gazeteci Uğur Dündar’ın yönettiği Halk Arenası programına konuk olan Gaziantep Bağımsız Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, 25 Ekim 2017 tarihinde yeni partinin kurucu heyetini Türk toplumunun karşısına çıkaracaklarını belirterek “Bütün Türkiye’yi kucaklayacak bir parti olacağız. Edirne’den Hakkâri’ye, Sinop’tan Antalya’ya uzanan ve bütün coğrafyada temsilcilerimizin olduğu bir heyetiz” diye konuştu.
Yeni partinin isminin ve sembolünün Genel Başkan Meral Akşener tarafından açıklanacağını belirten Özdağ, Uğur Dündar’ın ısrarına rağmen partinin ismini açıklamayarak 25 Ekim’i bekleyin dedi ve ekledi: “Partimizde tüm siyasi partilerden üyeler olacak hatta bugüne kadar hiçbir partiye üye olamayan kişilerde olacak. 25 Ekim’de program ve tüzüğümüzü de paylaşacağız. Tüm engelleri aşarak gümbür gümbür ve bağımsız yargıyı kurmak için geliyoruz.”

Ümit Özdağ: “Bağımsız yargıyı kurmak için gümbür gümbür geliyoruz”
 
Türkiye’nin yeni anayasaya ihtiyacı olduğunu belirten Özdağ, “Anayasası ve Anayasa Mahkemesi olmayan bir toplumuz. Türkiye, kanun hükmünde kararnamelerle yönetiliyor. Kanun hükmünde kararname kısacası Recep Tayyip Erdoğan demek” diye konuştu.
Vatanperverlere yıllarca komplolar kurulduğunu belirten Özdağ, “Vatansever subaylar, istihbaratçılar yargılandılar ordudan atıldılar. FETÖ’cü diye 5 bin 500 hâkim görevinden uzaklaştırıldı. Kurdukları kumpaslarla polisi, istihbaratçıyı, askeri tasfiye ettiler. Bütün bu yaşananlardan Recep Tayyip Erdoğan rahatsızlık duymadı çünkü bu tasfiye sayesinde kendi güç alanını genişlettiğini düşündü ve buna inandı” dedi.

“OTORİTER TEK ADAM REJİMİ 16 NİSAN KİRLİ REFERANDUM SÜRECİNİ BAŞLATTI”

Terör örgütünün elebaşı Fettullah Gülen ile Recep Tayyip Erdoğan arasında iktidar çatışması yaşandığını dile getiren Ümit Özdağ, “Eğer bu iktidar çatışması başlamasaydı bugün aralarında hiçbir sorun olmayacaktı. Terör ve casus olan bu örgütle çalışmaya devam edeceklerdi. Ama 15 Temmuz’da FETÖ örgütü tasfiye sürecine girdi. Türkiye için bu durum şans unsuru olabilirdi, Türkiye demokratikleşebilirdi fakat Erdoğan demokrasinin kalan kırıntılarını tasfiye etmek ve Türkiye’yi tam anlamıyla ‘otoriter tek adam’ rejimine dönüştürmek için 16 Nisan kirli referandum sürecini başlattı” diyerek şu hususların altını çizdi: “16 Nisan kirli referandum sürecinde bu kadar yetkiyi babanıza dahi vermeyin dedik. Bunu söylediğimiz kişiler canla başla Recep Tayyip Erdoğan’ı başkan yapmak için çalıştılar. 16 Nisan akşamı da sandıktan hayır çıktı sandıkları çok iyi muhafaza ettik fakat bu sefer YSK’yı çalacakları aklımıza gelmemişti. Erdoğan bu durumu ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ dedi. 16 Nisan’dan itibaren Türkiye’de artık sandık yok. Sandığın olmadığı yerde belediye başkanlarının seçilmesinin de anlamı yok”

 
“SIRA ŞİMDİ BELEDİYE BAŞKANLARINDA”

Belediye başkan adayını partinin gösterdiğini fakat halkın seçtiğini vurgulayan Özdağ, halk seçtikten sonra da partinin o başkanı görevden almaya yetkisinin olmadığını ifade etti ve sözlerine ekledi: “O yetki halka aittir. Bugün bunu belediye başkanına yaparsanız yarın milletvekiline de bakana da başbakana da yaparsınız. Nitekim Ahmet Davutoğlu’na da yapıldı. Davutoğlu ‘saray darbesiyle’ görevden alındı. Şimdi sıra belediye başkanlarında… Melih Gökçek’in siyaset tarzını hiçbir zaman tasvip etmedim fakat Gökçek’i görevden almasını da onaylayamıyorum.”

“HIRSIZLIK YAPMAYACAKSANIZ KARAKOLA NEDEN KARŞI ÇIKIYORSUNUZ?”

Seçimin adil, dürüst, hakkaniyete dayalı olabilmesi, hukuk kurallarının işlemesi, sandığın güvenlik altında olması, hırsızlık yapılmaması için seçim kanunun değişmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Özdağ, “Kirli referanduma imza atmış YSK’nın bütün üyelerinin değişmesi lazım. Her partinin oyu değerlidir ama onun değerli olabilmesi için dürüst bir seçim olması gerekir. Dürüst seçimden çıkmayan oy değerini kaybeder. Biz şöyle diyoruz hırsızlık yapmayacaksanız mahalledeki karakola niye karşı çıkıyorsunuz diyerek halkı seçim yasasını değiştirmeye davet etti.
FETÖ’cülerin 15 Temmuz’da yapmak istedikleri şeyin farklı versiyonunu da Erdoğan’ın yaptığını hatırlatan Özdağ, “FETÖ’cüler meclisi yok etmek istiyorlardı, Erdoğan ise anayasayla TBMM’yi etkisiz bir meclis haline getirdi. Milletvekillerinin hakları elinden alındı, milletin temsili bir kişiye indirgendi ‘astığı astık kestiği kestik’ bir sistem getirilerek hukuk üstünde bir konum yaratıldı” şeklinde konuştu.  

“TBMM KIRIK KALPLER YUVASINA DÖNECEK”

AKP’nin metal yorgunluğu aşmak için yüzleri değiştirmeye çalıştığına değinen Gaziantep Bağımsız Milletvekili Ümit Özdağ, “Erdoğan yeni parti kuruluyormuş gibi davranıyor. Eskimiş yüzleri değiştirirsem dinamik şekilde ortaya çıkarım diyor. Bu bir kampanya stratejisi. Sorun belediye başkanlarında değil sorun kendisinde. Kendisi değişmeden partinin değişme imkânı yok. Recep Tayyip Erdoğan bu süreçte sorun çıkarmayan belediye başkanlarını milletvekili yapacak. TBMM kırık kalpler yuvasına dönecek. Buda meclise bakışın nasıl bir zemine oturduğunu gözler önüne seriyor” dedi.

“SURİYELİLER GELECEĞİMİZE YERLEŞTİRİLMİŞ DİNAMİT GİBİ…”

Türkiye’nin 14 yıldır sürekli laik ve anti-laik diye ayrıştırıldığını ifade eden Gaziantep Bağımsız Milletvekili, “16 Nisan öncesinde parlamenter demokrasiyi destekleyenler terörist ve darbeci, başkanlığı destekleyenler demokrat olarak sunuldu. Oysa evet oyu verenler hayır oyu verenlerin darbeci olduğuna inanmadı. Buna rağmen başbakan ve bakanlar böyle suçlamalarda bulundu” dedi.
Türkiye’de nüfusun yüzde 50’sinin kendini istenmeyen kişi olarak gördüğünü vurgulayan Özdağ. “İzmir ve çevresine İç Anadolu’dan, Akdeniz’den, Güneydoğu Anadolu’dan, Doğu Anadolu’dan büyük göç var. Üstelik bu göçün nedeni de ekonomik değil. Bu işte Türkiye’yi ayrıştıran AKP zihniyetinin ürettiği bir sonuç ve bir felaket. Bir insan kendisi bölgesinde rahat hissetmiyor ve orada rahat yaşayamayacağını düşünüyor ve oradan ayrılmak zorunda hissediyorsa o zaman o ayrıldığı bölgeyi vatanı olarak görmüyor demektir. Bu böyle bir tehdidi beraberinde getiriyor. Ama Erdoğan bunu senelerdir bilinçli olarak yapıyor. Buda yetmedi 3,5 milyon Suriyeliyi bu ülkeye getirdi. Toplamda 30 milyar dolar para harcandı. 3,5 milyon Suriyeliyi Türkiye’ye getirerek yeni bir ayrışma odağı yaratıyor. Bu insanlara Batı ülkelerinin mültecilere sağladığı imkânları sağlayamıyorsunuz. Bu durum Türkiye’nin geleceğine yerleştirilmiş bir demografik dinamit olarak varlığını sürdürüyor” diyerek tepkisini dile getirdi.


 
Ümit Özdağ konuşmasına şöyle devam etti:
 
“DİN İSTİSMARINA DUR DEMELİYİZ”

“Bütün bunların üzerine birde nifak tohumu çıkarılıyor. Dini nikâh İslam tarihi boyunca medeni hukuk eylemi olarak yapılmış. İki kişinin eylemini sadece kayda geçiriyor. Cumhuriyet kurulduktan sonra bu görev belediyelere verilmiş. Bu nikâh mevzusunun gündeme getirilmesi kutuplaşma yapmanın bir sonucu. AKP yine din istismarı yapacak. Bu politikalar hiç olmadığı kadar tepkiye sebep oldu. Birçok insan Cuma namazlarına gitmez oldu. Hocalar vaazlarını Erdoğan’ın propagandası haline çevirdiler. AKP başa gelince biz Müslüman olmadık, bizler bin yıldır müslümanız. Bir Müslüman camiye kul olarak gider. Başbakan, milletvekili, bakan, profesör olarak gitmez ama şimdi camiye giden cemaat, hoca ne zaman propagandaya başlayacak diye şüphe içinde vaaz dinliyor. Bu İslamiyet’e yapılan en büyük kötülük. Bunu yapmaya hakları yok. Onun için bu istismara dur demeliyiz. Artık üreten Türkiye’den, yapay zekâdan, akıllı robotlardan, bilimden bahsedelim.”
Suriye krizi başlamadan önce Türkiye’den istihbaratçıların Suriye’ye gittiği bilgisini veren Özdağ, cümlelerine şöyle devam etti: “İstihbaratçılar, Suriye’de muhalefetin iç savaşı kazanmasının mümkün olup olmadığını araştırdılar. Sonra bu araştırmayı hükümete teslim ettiler ve dediler ki; Suriye’de Müslüman kardeşlerin bir ayaklanma yapıp kazanması mümkün değil. Bu durum hükümetin hoşuna gitmedi bir daha başka bir grup istihbaratçı yolladı. Onlar da aynı raporu verdi. Bunun üzerine hükümet buna itibar etmedi biz Müslüman kardeşleri destekleyerek Beşar Esad’ı devireceğiz”
 
Suriye’de Müslüman kardeşlerin desteklenerek iktidara getirilemeyeceğini vurgulayan Özdağ, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Suriye’de bu iktidar politikalarıyla PKK’ya bir devletçik hediye etti. Şimdi sınırımızda pkkistan var. Bu politikayla ABD’yi de PKK’nin müttefiki haline getirdiler. ABD ise PKK’ya İncirlik’ten destek verdi. İncirlik’ten kalkan Amerikan uçaklarının PKK’ya askeri malzeme verdi ve IŞİD’e destek verdi. PKK’nın sürekli alan genişletmesi bu sayede oldu. Bu olurken de susuldu göz yumuldu.”

(Kaynak: HaberAyyıldız)



Editör: TE Bilisim