Eski ATO Başkanvekili Mehmet Aypek koruması tarafından öldürüldü Eski ATO Başkanvekili Mehmet Aypek koruması tarafından öldürüldü
 YENİ ZİHNİYET

Son günlerde "Yeni parti" başlığı altında bir tartışmadır gidiyor. Bu tartışmaya katılanlar içerisinde bazı üslup problemleri de oluşmaya başladı ve açıkçası bu konuda rahatsızlık hissettiğim için konuyla ilgili kendi görüşlerimi paylaşmak istedim.

1) Hiç kimsenin, diğer kişileri ve genel stratejiyi sanki hareketin tamamını temsil ediyormuş gibi baskılayıcı tarzda konuşma hakkı yoktur. Zira hiç kimsenin elinde kurul ve topluluklar tarafından verilmiş adımıza konuşabilirsin, bizi temsil edebilirsin diye verilmiş bir vekaletname yoktur. Meral Akşener hanımefendi'den bu konuda ders alınmalıdır. "Ben ve arkadaşlarım" hitabına dikkat edilinmelidir.

Herkes kendi adına görüşlerini beyan etsin.

2) Türkiye'nin mevcut problemleri kişilerin değiştirilmesiyle çözülecek meseleler değildir. Ahmet gitse, Mehmet gelse ne olacak kaptan olarak gemi batıyor. Geminin yeniden kuru havuza çekilmesi ve gerekli güçlendirmelerin yapılması gerekiyor. Bu süre içerisinde ise gemideki yolcularımızın ve çalışanlarımızın isyan etmemesi elzem zira çok yokluklar çekilecek. Dolayısıyla geminin tamirinin ne kadar elzem olduğunu bütün millete anlatacaksınız ve bu da yetmez, gelin gemi tamiratını beraber yapalım diye herkesten rızalık alınması gerekiyor. Veya rızalık alınanların sayısının toplumun anlamlı bir oranına çıkarılması gerekiyor.

Olabildiğince geniş bir mutabakat ve konsensüs ikliminin sağlanması elzemdir.

3) Fikre ve projeye bağlı değil kişiye bağlı 1970'lerden miras bir siyasi kültürün bugünün Türkiye'sinin sorunlarına çare olamayacağını, olmadığını böyle giderse ortada Türkiye diye bir şey kalmayacağını yıllardan beri söyledik. Çığırtkan siyaset anlayışıyla en çok ben bağırabiliyorum onun için ben haklıyım anlayışıyla memleketin geldiği hal ortadadır. Bu kabustan ancak bilimi, aklı ve vicdanı önceleyen teşkilatlı bir yönetim bizi kurtarabilir veya en azından kurtuluş reçetesini tartışabileceğimiz bir ortamı yaratır. Tartışılabilecek ortam işte demokrasinin kendisi budur. Burada kasaba politikacılarının anladığı dilden meşvereden bahsetmiyoruz. Tartışmalar samimiyet ve delille yapılmalıdır. O zaman öne sürülen fikirler tutarlı olur.

Kendisi gibi düşünmeyenleri bilmemne fraksiyonunun adamı olmakla delillendirmeden, aksi bir beyan olmadan, samimiyetsizce ima yollu olarak dahi ifade edenler, yukarıda bahsettiğim, ihtiyacımız olan tartışma ortamını asla oluşturmayacaklar. Tıpkı şimdikilerin yaptığı gibi "sizin bilmediğiniz şeyler var, bir iş yapıyorsak hikmeti vardır" konuşmalarıyla meseleleri geçiştireceklerdir.

4) Şahsım adına her zaman Türkiye'nin felahına gidecek yolun her zaman Türk milliyetçilerinin önderliğinde kurulacak geniş tabanlı bir siyasi partiyle olabileceğini iddia etmişimdir. Bu geniş tabanlı harekette asgari müştereğin vatan sevgisi, hakim usulün ise karşılıklı iknaya dayalı gönüllü rıza olması gerektiğini, her kademede seçimin olması gerektiğinden bahsettim, yazılarımı takip edenler bu konuda şahitliğimi edeceklerdir.

Böylesi bir demokrasi kültürü bir dakikada oluşmaz. Baştan aşağı samimiyetle bu iklimi hakim kılabilmek için mücadele ve ciddi bir süreç gerekir. Bu sürece ne kadar erken başlanırsa o kadar iyidir.

5) Bahsettiğim tartışma yapabileceğimiz birbirimizi ikna edebileceğimiz ve rıza toplayabileceğimiz siyasi mecra olursa ancak Türkiye'nin gerçek sorunları tartışılır ve sorunlara kamuoyunun desteklediği gerçek çözümler bulunabilir. Şahsım adına benim binlerce projem ve çözümüm var, aynı şekilde bu satırları okuyanların da böylesi binlerce fikri ve önerisi olduğuna eminim. Fakat bu görüşlerimizi test edebileceğimiz, sınayabileceğimiz her hangi bir siyasi mecra yok.

6) Daha bu konuyla ilgili çok yazacaklarım var. Ama yazıyı bir yerde bitirmek gerekiyor. Yeni partiyi, yeni MHP olarak anlayanlar şunu unutmasınlar, öz ülkücülük yarışması beyhude bir iştir. MHP orada durmaktadır. MHP'cilik yapacaksınız imkanlarınız hala vardır. Şahsi kanaatimce ise Türkiye'nin bırakınız MHP'yi artık mevcut hiç bir siyasi partiye CHP'si dahil ihtiyacı kalmamıştır. Hepsi bu siyasi sefaletin bir şekilde sorumlusudur.

Son söz olarak; iyi yönetişimin, kurumsallaşmanın, denetimin, tartışmanın, bilimin, aklın ve vicdanın hüküm sürdüğü kişilerle kaim değil ilkelerle baki, mevcut politik kirlenmeyi ve çaresizliği tümüyle reddeden bir siyasi partiye Türkiye'nin ihtiyacı elzemdir.

Konuşacaksak bu konuyu, tartışacaksak bu meseleyi, gerçekleştireceksek bu ideali gerçekleştirelim.

Halil Ibrahim Bayrakçı

Editör: TE Bilisim