Iğdır'ın Melekli beldesinde Hazreti Adem ile Hazreti Havva'nın yaşadığı ve Hazreti Nuh'tan kaldığına inanılan meyve ağaçlarının yer aldığına inanılan İrem Bağları, doğal güzelliği ve yaban hayatıyla ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Iğdır ili bölgenin Çukurova’sı tahıl, meyve ve sebze ambarı, mikroklima iklime sahip, cennetten çıktığı söylenen Aras nehri ile Ağrı Dağının bağrından çıkan Ağrı Dağının gözyaşı Karasu çayının suladığı bir birinden lezzetli doğal tahıl, meyve, sebze ve yüzlerce lezzet gıda ürünleri ile bir markadır.

Hz.Adem ile Hz.Havva’nın bir dönem yaşadığına inanılan İrem bağları, Kutsal kitaplara göre Nuh tufanı sonucu Ağrı Dağında karaya oturan gemideki tüm canlılar ve Hz.Nuh Peygamber Iğdır ovasına ( Sürmeli Çukuruna) inerek, burada uzun süre kalmış, burada tarım yapıp çoğalarak buradan dünyaya yayılmıştır. Hz.Nuh Peygamber ve yanındakiler bu verimli topraklarda çok verimli ürünler yetiştirmiştir. Volkanik bir dağ olan Ağrı Dağı ve onun devamı olan Iğdır ovasında çok lazzetli üzüm yetiştirmişler.

Ayı ve domuz bizden değerli mi? Ayı ve domuz bizden değerli mi?

Iğdır iline özgü yöresel evelik, çoban kirpisi, salmanca, gazeyağı, kekik otu, yaban yarpızı, yoncası, yelmiği, çağalası, kuru kaysısı, Melekli şalağı, Alıgızıl karpuzu, Şalağ eriği ( Kaysısı), şeftalisi, üzümü, kelemi, motal peyniri, patlıcan reçeli, lepesi, Tuzluca balı, camış ( Manda) katığı ( Yoğurdu), şoru, keresi başka bir yerde bulamayacağınız büyük damak zevki yaratır.

Bunların bir çoğunu doğal ve taze tüketirken, kışa hazırlık olarak kurutarak, reçel yaparak çeşitli yöntemlerle ev ve el yapımı olarakda değerlendirilir. Iğdır ilinin verimli toprağı, temiz havası, suyu, Iğdır insanına özgü geleneksel tecürbe ve el emeği bu yiyecekleri farklı ve özel kılıyor. Iğdır’da her mevsim bir başka güzel bir başka farklı lezzetler sunuyor insana.

Iğdır’a giderseniz mutlaka Iğdır’da Bozbaş yemeği ve Katığ aşı yiyin. Iğdır’dan lepe, evelik, bal, çoban kirpisi, kaysı kurusu, motal peyniri, camış keresi ve şoru, patlıcan reçeli almayı unutmayın. İlkbahardan gittiğinizde ğezel ( taze) yonca, yelmik yiyin. Turş alça ( erik), çağala toplayıp tuzlayarak yiyin. Salmanca toplayıp tandırda kete yapın. Gezeyağı, çoban kirpisi toplayıp kavurup yemeğini yapın. Kireden kekik otu toplayıp güzel demleyip çay gibi için.

Iğdır’ın şalak, ağ, teberze ( şekerpare), acı, çır eriklerinden ( kaysılarından) mutlaka tadın. Iğdır’ın dut, üzüm, domates, salatalık, Melekli şalağı, Alıgızıl, Mürşitali karpuzunu tatmayı sakın unutmayın. Tandırda tereyağı ile omaç yapın, akşam tandıra pazı atın kokusu başka tadı bir başka şölen sunacaktır. Karasu ve Aras nehrinden tutulmuş taze alabalık, sazan ve yayın balığını ( laka balığı) tatmadan gelmeyin.

Sonbahar da üzüm, şeftali, elma, iğde ( başparmak, fındık, pattama, çeper) iğdelerden mutlaka tadın. Susam ( çüncüt), kelem, karpuz turşusu alın. Tatlı kelem, etli üzüm yaprağı sarması, içinde turş ( ekşi) alça olan taş köfte yemeği unutmayın. Üzümlü yasemin pilavı aşı, üstünde kazmağı oldu mu zevkine doyamazsınız. Yanında köy tavuğu domatesli kızartmalı bir de ustası yapmışsa tadına doyamazsın. Yemekten sonra odun ateşinde kaçağ İran çayı ile demlenmiş akşam çayını dalını yastığa dayayıp, ayağını tağtıya uzatarak, Aşık Eleskeri dinleyip çay keyfi yapın. Iğdır’ın keyfini o zaman hakkı ile yapmış olursun.

Editör: Kerim Öztürk