Prof. Dr. Anıl Çeçen,  “Asıl oyun şimdi başlıyor”  başlıklı makalesinde, emperyalistlerin kıtalar üzerinde egemen olabilme çekişmelerinin tarihçesini anlattıktan sonra  “Devlet kapitalizminin ötesinde Batılı ülkelerin şirketleri, fazlasıyla büyüyerek dünya sahnesine çıkmışlar ve kendi devletlerinin desteği ile şirket emperyalizmi olarak piyasa kapitalizmini yer kürenin bütün halklarına ve ülkelerine yeni emperyal düzen olarak dayatmışlardır. Bu doğrultuda, dünya ülkelerinin ham maddelerine ve enerji kaynaklarına uluslararası tekeller el koyarken, çeşitli senaryolar ve komplolar sahneye konulabilmiştir.” diyor. 
***
Çeçen, örnek olarak  “Uluslararası bir bakır tekeli olan İTT şirketi, Şili’nin bakır madenlerine el koymak isteyince, sosyalist yönetimi  iktidardan indirmek üzere darbe senaryosu düzenlenebiliyor, genelkurmay başkanı darbe senaryosuna direnince, onu bir trafik kazasıyla bertaraf edebilmenin yolu bulunabiliyordu. Asya ve Afrika ülkelerinin bütün yer altı kaynaklarına el konulurken, her ülke için ayrı bir senaryo hazırlanıyor, dünyanın bütün ülkeleri ile ilgili bilgiler toplanarak düşünce kuruluşlarında her ülke için en uygun senaryolar üretiliyor, bu gibi planları uygulayacak iş birlikçi politikacılar, ya mevcutlar içinden iş birlikçi kadrolar olarak seçiliyor ya da bu doğrultuda yetenekli gençler bulunarak Batı emperyalizminin çıkarları doğrultusunda yetiştirildikten sonra devreye sokularak yeni sömürge düzenleri bu tür taşeronlar aracılığı ile kurulabiliyordu”  bilgilerini veriyor. 
Türkiye dahil 22 İslam ülkesi için yeni harita çizildiğini hatırlarsak, Türk ordusuna niçin balyoz indirildiğini de görebiliriz. 
***
 Anıl Çeçen, günümüzdeki olayları ise “Rusya’nın Kırım’ı işgal ederek Tatarları tasfiyeye yönelmesi ile bunu izleyen günlerde IŞİD isimli Neocon destekli aşırı terör örgütünün Musul’dan Türkleri tasfiye etmesiyle içine girilen yeni dönemde, merkezi coğrafyanın hem kuzey bölgesi hem de güney sahasında sıcak savaş tehlikeleri tırmandırılmaya başlanmıştır. Rusya’nın elinden eski hegemonya sahasını almak, Çin’in Avrasya bölgesine girişini önlemek, Türklerin yeni bir imparatorluğa yönelmelerine izin vermemek, Arap dünyasını eskisine oranla daha fazla parçalı bir yapıya getirmek, Hindistan’ı bulunduğu yarım adaya hapsetmek, diğer büyük devletlerin dünya ülkeleri üzerinde etkinliklerini artırma girişimlerinin önünü kesmek, bütün dünyayı ABD-İsrail ortaklığında yeni bir küresel imparatorluğa dönüştürmek üzere, yeni senaryolar hazırlanmakta ve şimdiye kadar oynanan büyük oyun, bu doğrultuda en büyük oyuna dönüştürülerek, bütün dünya  küresel sermayenin diktatörlük düzeni altına alınmaya çalışılmaktadır”  şeklinde değerlendiriyor. 
***
Suriye ve Irak’ta oynanan IŞİD tiyatrosu ile enerji havzasındaki nüfus boşaltılırken Türkiye’ye beş milyondan fazla insanın sürülmesi girişimi, asıl hedeflerden birinin Türkiye olduğunu gösteriyor. 
Geçenlerde, bir yakınım Ermenilerin tehcirde Suriye’ye sürüldüğünü hatırlatarak,  “Tehcir edilen Ermenilerin Suriye’de kalanlarının torunlarını mı getiriyorlar?”  diye sormuştu. Adana’dan yeni gelen arkadaşımız Selcan Taşçı’nın izlenimleri bu bakış açısını teyit ediyor. Bazı Suriyeli Ermenilerin, sürgün edildikleri yerlerdeki kamplara yerleştirilmeleri, her şeyin en ince ayrıntısına kadar plânlandığını gösteriyor. Zaten,  “Biz dedelerimizin topraklarına geldik, geri dönmeyeceğiz” diyorlarmış... 
AKP’nin,  “iş birlikçilik”  sonunda Türkiye’yi getirdiği yeri görmeyenlere bu tablo ithaf olunur. 
NOT: Değerli okurlar, bayram sonrası burada buluşmak üzere... Dilerim Türk Milleti, atalarına öykünür, düşünür ve kendine gelir de hep birlikte gerçek bir bayram yaşarız.