Millî şair yazar eğitimci merhum Dilaver Cebeci üstadım Millî şair yazar eğitimci merhum Dilaver Cebeci üstadım
 İnce bir sızı

Dün bütün günü bir sızının bir acının yoğunluğuyla geçirdik. Sabahın erken saatlerinde yaptığımız yolculuk Türksüz değişen pazar sabahının acılarını, büyüklüğü verdi. Şehrin damarlarında ne arac ne insan boşluktan başka bir şey gezmiyor, boşluğun acısı bütün yolları dolduruyordu. yenilenmenin heyecanı sarsıntıları ve acılarıyla geliyordu veya Küçük Ayasofya ya doğru gidiyordu.


Kaç Gönül birleşiyor kaç günül dertleşiyor belli değil. dar sokakların tevazu ile seni önune çıkardığı tahta kapı Ardında kocaman bir Ateşi barındırıyordu. Yüzümüzü tehditkar bir şekilde yarın rüzgar eski mangalın yeni sıkma odun ateşiyle kaybolup gidiyordu. ateşin üstüne düşen kar damlası yüzümüze çarpanın  şiddetini hatırlatıyor fakat  umursatmıyor.


Karataş'ın kara soğuğu  sızım sızım sızlatıyor  Sabrımıza tırpan diyordu.


Kolay değil Kafalar dolu sorularla, Gönüller karman çorman. aramanın esrarını  öğrendiğimden beri nerede güzel bir şey varsa nerede bir Ocak yanıyorsa nerede Yürek nerede fikir Coşkunsa :


Tevekkeli tanrının kabul ettiği bir duamızdan veyahut kanımızdaki kutsal misyondan Belki de cehaletin kibrinden bilemiyoruz. Tohuma doğru akan su misali bilmeklige ve heyecana koşmayı seviyoruz.


Peygamber duasıdır. Varisleri olan alimlerinin halkasında bulunmak gerektir. Türk imamının  anının ilim kaleleri ile karşılaşmak çok keyifli.


En keyiflisi de alimle talibin buluşması. son 250 yılın sorunu. yılların kopukluğu gideriliyor.


Ocak yesi'de tüttüğü  bir gül gibi tütüyor.


Bilen bilir, Acının sonunda garip huzur vardır. kaynağı ne olursa olsun sonsuz acı yoktur. çile ve  acıyı derin yaşayan insanlar eşsiz bir tecrübenin de sahibi olurlar.


Yaşayanlar bunun büyük bir olgunluk olduğunu söylüyorlar. 


Öyle bir çağmış ki: hayal dünyası ve ilahi yeni fikir yepyeni bilinmeyen pencereler açarmış. yenilenmiş olan bir insan bu Pencereden hayata Bakarmış. kendinde   toplumsal değer yargıları yepyeni bir hale dönüşür müş. bu halde Çağlayan gibi yenilenmeyi saçarmış. sözü tesir edermiş. toplum halinden örnek alırmış. Derler ki onlara bakıldığı zaman Tanrı hatırlanır mış.
 küçük Ayasofya'nın minaresini seyrettiğiz bahçenin eski sandalyelerini dizenlere selam olsun. o sandalyede oturanlara , hak kürsüsünden kelam edenlere 

Hal acısını hak kelamıyla halk dilinden diyenlere selam olsun.


 Duyanlara tüm canlara......

Hüseyin Coşkun


Editör: TE Bilisim