Annemin pişirdiği yemeklerin lezzeti dillere destan, kokusu mahalleyi sarardı.

Bir gün Mecit amcanın bacasında toprak bacayı loğlayan Hasan Tahsin Ağabey anneme seslenir.

Elmas yenge Sarma pişti mi?

Pişti Hasan Tahsinim cevabını alınca, kendini bacadan Mehmet Bayır dedenin ahırının damına kesti.

Baca o ağır yüke ve sarsıntıya dayanamayınca çöktü.

Hasan Tahsin ağabey ahırda katırın üstüne düştü.

Katır ürkünce sanki kıyamet koptu.

Katır attığı çiftelerle nerede ise onu öldürüyordu!

Zor yetiştik katırın elinden zorla aldık ama ayağı kırıldı.

Çok üzüldük kaldırdık oturttuk.

Bereket kırıktan çıkıktan anlayan annesi Refiye yengem vardı.

Hemen müdahale etti geleneksel tedavi yöntemleri denendi epeyce çileden istirahattan sonra iyileşti.

Doktora gitmek nerede?

İstanbul Kırım Derneği Atilla Yayım’ı konuk ediyor İstanbul Kırım Derneği Atilla Yayım’ı konuk ediyor

Bu kez Hasan Tahsin ağabey şanslıydı nice şanssız vakalarla eli ayağı kolu bacağı kangren olup kesilen hastalar vardır.

Böyle nice cehaletin fakirlikle birleşince ne canların yandığını ocakların söndüğüne şahidiz.

Annem o gün pişirdiği dolmasını Hasan Tahsin ağabeye yedirdi.

Yemek pişirince her seferinde bana iki yıla yakın hasta yatan daha 15 yaşı civarında kız çocuklarının eline kalan Sallı yengeme benimle her defasında yemek gönderir, bol dua aldırırdı.

Annemin kayın validesi hem Keyveni hem şifalı otlar uzmanıydı çok ciddi alternatif ilaç kültürü tedavi yöntemi vardı.

Dedem İstiklal harbi gazisi askerde Sıhhıyeydi.

Diş çekmesini çok iyi bilir nice hastalar civar köylerden diş çektirmeye gelirlerdi.

Evimiz hastane reviri gibi dolar taşardı, günlerce acı çeken hastalar şifa bulur gece zorunlu misafirimiz olurdu.

Fakir soframız gönlü zengin ailemiz sayesinde nice ihtiyaç sahiplerinin karnı doyar, acıları diner dertlerine derman olurduk.

Ben çocuktum aile bunu ücretsiz karşılıksız yapardı.

Annem de hem bağ bahçe tarla hem ev işleri hem de bu desteği zevkle verirdi.

Hava anam rahmetli oldu dedem annemin desteği ile bu geleneği yıllarca sürdürdü.

Annem işte bu yemek şifa kültürünün model elçisi olarak vermeyi yedirmeyi seven birisiydi.

Babam annemi aratmayan fakir babası, annem gariban annesiydi…

Her akrabanın misafir odası vardı. Bizim varsak Türkü Şirali diğer adıyla İbogiller sülalesi için ağamız Gazi Şükrü Şenel dedemdi.

Bayramda seyranda ve cuma günleri civar köylerden cuma namazı kılmak için gelen köylüler ağırlanır, her türlü yemek ikramı yapılırdı.

Bu güzelliklerden kesitler sunmaya devam edeceğiz bizi izlemeye devam!

Editör: TE Bilisim