Millî şair yazar eğitimci merhum Dilaver Cebeci üstadım Millî şair yazar eğitimci merhum Dilaver Cebeci üstadım
 VAZİYET
Yıl bin dokuz yüz on dokuz.
Mayısını on altısı...
Tutsak şehir İstanbul!
Her ev yetimle dolu, genç kadınlar dul.
Yine bir dul kadının oğlu çıkıyor İstanbul'dan.
Son kez bakıp Boğaz'a diyor:
- Geldikleri gibi giderler!
Düşman gemilerini kastediyor.
Bandırma Vapuru'nu Boğaz'ın akıntısı yediyor.
"Geldikleri gibi giderler!" diyor, Önce kendi gidiyor.
İstanbul artık Yedi Kocalı Hürmüz!
Ne ince siyasetlerle geçti ömrümüz.
Payitaht, olmuştu sahipleri gibi bîbaht!
Bu böyle gitmezdi, bir yol bulunmalıydı...
Bulmak için yolu aht etti Mustafa Kemal, aht!
Samsun, Amasya, Erzurum...
Derken belirdi, yürekleri ısıtan bir durum.
Sivas'ta millet aldı yetkiyi,
Dinler mi Türk, ecnebiden gelen etkiyi...
Ankara bekliyordu Mustafa kemal'i,
Gülmeye başladı milletin cemali.

Yıl bin dokuz yüz yirmi...
Nisanın yirmi üçü, günlerden cuma.
İçtima var, vekillerle Ankara'da içtima!
Ve bir karar çıktı Meclis'ten:
Vatan kurtulacak, müstevli denen iblisten!
Yeni bir devlet doğacak,
Adı Türk olacak;
Asırlardır hüküm süren karanlığı boğacak.
Çok şükür ki devlet doğdu, adı Türk oldu.
Yalnız karanlığı boğma işi yarıda kaldı.

Bugün yıl iki bin on yedi. Mevsim kış...
Hava ayaz mı ayaz!
Kiminin gönlü bahar, kimininki yaz!
Benim yüreğimse zemheri!
Beynim alevler ortasında yangın yeri.
Görünürde memleket, değil işgal altında.
Beyinler kuşatılmış, akıl baskı altında!
Aklım kabul etmiyor, gönlüm isyan halinde;
Oysa birilerinin neler yok hayalinde,
Neler yok hayalinde!
02.02. 2017 F. KARATEPE



Editör: TE Bilisim