Listeleri konuşacağız. Önce bir tespitte bulunalım hele... Sıcağı sıcağına atlamayalım.

        AKP'nin huyundan mıdır, suyundan mı bilinmez Tuğrul Türkeş kervana katılmaya adım atar atmaz çelişkilerini yol haritası yapmaya başladı..

        Çıkmış kameraların önüne: "Beni MHP'den kimse atamaz. MHP benim babamın partisi" demişti. Dese iyi. Bir de itiraz dilekçesi vererek Disiplin Kurulu'nun kararının haksız olduğu demecinivermişti. Bu iddiasına da "hakkımda kararı grup disiplini verir" türünden gerekçe göstermişti.

"Babamın" deyip kimseye bırakmadığı, mirasını sahiplendiğini söylediği partisinden kendisi istifa etti. MHP yönetiminin aldığı disiplin kararına itirazı ilk unutan yine kendisi oldu.

Dön babam dön...

AKP'lileştiğine eminim artık...

MHP zaten kendisini aday göstermeyecekti. Bunu bilmeyen yoktu. Ancak MHP'de asıl sürpriz Meral Akşener oldu.

Akşener'in kusurunu tam olarak anlayamadık... Ne büyük günah işledi de, yok sayıldı bilemedik.

Şimdi biri çıkıp diyebilir ki "sen kimsin, sana mı soracağız partide kimi aday göstereceğimizi."

Haklı valla.

        Elbette bana sormayacaksın ama seçmene bir izah borcunuz yok mu? Çünkü Akşener'in salt kendisinden kaynaklanan bir kitlesi var. Bir açıklama bekler... Onu da bırakın demokrasi ahlakı bunu gerektirir. Çünkü demokrasi, halka dayalı rejimdir. Padişahlık değildir. Halka dayalı iseniz ve tek tek seçmenin onayını alarak temsil yetkisini elde ediyorsanız, halka saygı duyacak ve nedenini açıklayacaksınız...

Bir tür siyasi sorumluluk...

Bu yazı hazırlandığı sırada AKP listeleri oluşmamıştı. Adeta bir taktik savaşının yaşandığını öğrendim.

Mesela AKP'nin kurucularından olan Nurettin Canikli'nin üç dönem milletvekili olduğu Giresun toz dumandı. Giresun'da bir anlamda Canikli ile Numan Kurtulmuş cephesi arasında bir gerilim kaçınılmaz. Bunun sebebi Numan Kurtulmuş'un ekibinden olan eski Saadet Partisi Genel Sekreteri,sonra Numan Kurtulmuş'un partisinin Genel Sekreteri olan ve bir dönem Saadet Partisi'nden milletvekili seçilen, 7 Haziran'da da Giresun'dan birinci sıradan AKP milletvekili olan Turhan Alçelik karşılaşması var.

7 Haziran seçimlerinde Numan Kurtulmuş'un, Davutoğlu tarafından Şanlıurfa'ya kaydırılmak istendiği ve bunu öğrenen Kurtulmuş'un oldukça sert tepki göstermesi üzerine memleketi Ordu'dan aday gösterildiği yazılmıştı.

Şimdi işler çok daha karışık.

Parti genel merkezinde bütün ağırlığı elinde tutan saray karşısında Genel Başkan Davutoğlu'nun adeta sembolik lider kalması, vekil adaylarının tespitinde de kendisini gösterirse, emin olunuz AKP, amiyane deyimle "uzaktan başkasının yönetimine" mahkûm olacaktır. Bu durum AKP açısından ve siyasi gerçeklik açısından önemli bir açmazın işaretidir.

Söz konusu açmaz 1 Kasım sonrasında yeni bunalımın başlangıcı veya tetikleyicisi olacaktır.

Çünkü içinde bulunduğumuz siyasi bunalımın oluşmasında, Türkiye'nin bir çeşit siyasi kriz yaşamasında zaten tam da bu vesayetçi gerçeklik rol oynamaktadır. Saray vesayetinden kurtulamayan AKP, aynı vesayetin kontrolüyle devam ederse, hepimizi yeni bunalımlar bekleyecek demektir. Büyük ihtimalle1 Kasım sonrası ortaya çıkan seçim sonuçları yeni koalisyon şartlarını gerekli kılacaktır. Böyle bir durumda vesayetten kurtulamayan Davutoğlu, nasıl özgür karar alacak?

Aday listelerinin oluşumunda kim ne dersen desin, en demokratik tutumu yine CHP göstermiştir. Birkaç değişimin dışında listeler bunalım içermemektedir.

Herkes seçimleriyle boyunun ölçüsünü alacak. Bekleyip göreceğiz...