1.ZİHNİYET DEĞİŞİMİ

İdealleriniz var olan olgularla örtüştüğü oranda gerçekleşir. İdeallerinizi var olan toplumsal ve dış unsurların etkileri göz önünde bulundurularak gerçekçi, güvenilir ve gücünüzle orantılı bir şekilde rasyonel bir düzleme dayandırmak zorundasınız.  Diğer yandan elinizdeki materyallerin envanterini, yetenek ve kapasitenizi de iyi bilmek zorundasınız. Ülkücü hareket böylesi çözülmemiş muğlak bir durum ile karşı karşıyadır.

İdeallerimiz ve toplumun sosyal yapısının bir daha mukayese ederek ideallerimizi yeniden temel dinamiklerimizden yani ülkücü dünya görüşünden taviz vermeden toplumsal yapının ihtiyaçları ve hedeflerimize uygun projeler ile dünya görüşümüzü yeniden güncellemek zorundayız. 

Bu yaklaşım, MHP genel başkanlığına kim gelirse gelsin mutlaka gerçekleşmelidir. Toplumun bütün katmanlarını kuşatacak ve gelecek asra Türk milletini taşıyacak bir Türk vizyonuna acilen ihtiyaç vardır.

MHP’nin aksiyoner Türk milliyetçiliği fikri ile Türk milletine sunacağı program Türk’ün makus talihini de değiştirecektir. Dolayısıyla MHP Fikir ve program olarak hem iktidara hem de geleceğin Türkiye’sine kendisini ve toplumumuzu hazırlamak zorundadır. MHP ve diğer ülkücü kuruluşlardan, şahsiyetlerden faydalanılarak projelerin, hedeflerin tanımı ve uygulanabilirliği noktasında planlamalar yapmalıdır.

2.YAPILANMADA DEĞİŞİM

Yapılanma konusu en kronik sorunlarımızdan biri olup bizi tıkamaya götüren, hastalıklı durma sokan bir hal almıştır. Yapısal değişimi sağlamadan lider değişikliği sadece isimlerin değişmesini sağlar. Türk milletini ve onun egemenliğini esas alan Türk milliyetçiliği jakobenci elitist ya da dogmatik-fanatik bağnazlığı bünyesinde barındıramaz, barındırmamalıdır. Aksi durum bugün yaşadığımız süreci tekrarlamamıza sebep olur. Bu camianın bir daha böylesi hataları yapma lüksü kalmamıştır.

Türk milliyetçiliği ülkücü iradeye dayanan demokrat, özgürlükçü, hesap verebilirliği olan, şeffaf ve her türlü derin yapıların, dış güçlerin operasyonlarına kapalı olup sadece ülkücü hareketin iradesini ve aziz milletimizin egemenliğini esas alan sivil bir milliyetçiliktir.

Şatolarda oturup ülkücüleri tasarlama dönemi bitti. Bundan sonra tek egemen güç ülkücü iradedir. Artık MHP’de tek şahıs ya da bir grubun değil bütün ülkücülerin iradesinin yansıdığı bir yapı gerçeklemelidir. Parti tüzüğü baştan sona kadar yenilenmelidir.

3.GENEL BAŞKAN ADAYLARI

Genel başkan adaylarının toplumla kucaklaşması tatlı bir rekabette girmesi camiamızın dirilmesine, heyecanlanmasına katkı sunmuşlardır. Demokrasilerde çok adayın olması parçalanma değil niteliğin öne çıkmasına zemin hazırlama olarak kabul edilir.

Genel başkan adayları konusu biraz hassas ve duygusal yönü öne çıktığı için zaman zaman sıkıntıların da olduğu bir problem olmaktadır.

Genel başkan, bilindik bir lider değil teşkilatlarıyla, yönetimiyle kolektif dayanışma içinde demokrasiyi özümsemiş bunu bütün kurum ve kurullarında uygulayan kişidir.  Bu yönüyle bakıldığında camiamızda yüzlerce adayı saymak mümkündür.

Hitabeti, fikri derinliği ve iletişim dilini güzel kullanması kadar belki de en önemlisi adayın toplumdaki karşılığıdır. Çok değerli adaylarımızın hepsini ülkücülüklerini, inanmışlıklarını kimse tartışma konusu yapamaz yapıyorsa ya art niyetlidir ya da egolarıyla hareket ediyordur. Liderden aranan özelikleri sıralarken nedense ülkücü hareketi iktidara taşıyacak lider ve vizyonundan bahsedilmiyor.

Eğer iktidar olamazsanız bürokrasiden ekonomik ve sosyal hayattan koparsınız, buralardan kopan kitleler bırakın turan ülküsünü aş ve iş cenderesiyle hayatları boyunca meşgul olmaktan kurtulamazlar, bugün olduğu gibi.

Eğer iktidar olamazsanız vahşi kapitalizmin çarkları içinde yutulursunuz bugün olduğu gibi.

Eğer iktidar olmazsanız eğitim sisteminden, sağlık sistemine, adaletten, güvenliğe kadar bütün planlamaları muarızlarınız yapacaktır ve sizde bunların birer itaat eden bireyine dönüşürsünüz bugün olduğu gibi.

Diğer yandan toplumumuz lider etiketli hareketleri çabuk benimsediği gerçeği de karşımızda durmaktadır.

Bütün bu özellikler dikkate alındığında herkesin fedakârlık yaparak öne çıkan genel başkan adayı etrafında birleşmesi, hem davası hem aziz milletimizin geleceği açısından kaçınılmaz bir hal almıştır.

Türkiye sağ -muhafazakâr bir toplum yapısına sahiptir. Solun iktidara gelmesi bugünün şartlarında imkânsızdır. İktidar mücadelesi sağ partiler arasında geçeceği toplumsal yapımızdan açıkça ortaya çıkmaktadır.  % 70 gibi ezici bir sağ seçmen kitlesi bulunmaktadır. Bu kitlenin milli görüş geleneği oranı hakkında detaylı bilgimiz olmamasına rağmen % 25-30 üzerinde olamayacağı da genel kabul görüyor. Sağ seçmenin % 35-40 gibi bir ekseriyeti hem düşünce hem de gelenek olarak milli görüşten çok Türk milliyetçiliği damarına daha yakın olmuştur.

Diğer yandan solun bölücülüğün hamiliğine soyunması ulusal duyarlılığı olan bu kitlenin de özellikle iktidarın ihanet derecesindeki uygulamalarına tepki olarak sağ ve onu arkasında sürükleyecek ülkücü kitleye yaklaşması da mümkündür. MHP % 50 gibi bir oyu sağlam olgulara dayanarak almasının mümkün olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Böylesi bir seçmen kitlesini kucaklayacak ülkücü genel başkan adayı sadece AKP’in alternatifi olmaz aynı zamanda “Beştepe”nin alternatifi de olur.

Meral AKŞENER adı burada karşımıza çıkıyor. Hem toplumda karşılığı olan hem geçmiş duruşlarıyla toplumda itibar görmüş bir şahsiyet olması, hem de ülkücü teşkilatlarda camiada miting havasına dönüşen ziyaretleri kitlenin yeniden heyecanlanması moral motivasyon kazanması diğer adaylardan çok öne geçmesini sağlamıştır.

Bugün havuz medyasından Beştepe’ye kadar bütün muarızların koro halinde Sayın AKŞENER’e her türlü yaftalarda bulunmasının nedeni AKP iktidarının çatırdamasını sağlayan, onu diğer partiler gibi tarihe gömecek alternatif bir şahsiyet olmasından kaynaklanmaktadır.

Bütün adaylarımız bu durumu göz önünde bularak Sayın Akşener’in genel başkanlığında Ümit Özdağ, Koray Aydın, Sinan Oğan, Servet Sazak, Sait Gönen, Nidai Seven, Suat Başaran ve daha adını sayamadığım bütün donanımlı şahsiyetler ile Türkiye’yi geleceğe taşıyacak kuşatıcı bir kadro ile bismillah demelidir. 

Mevcut MHP yönetimi hakkında artık yazmanın hiçbir anlamı yok. Herkesi ihanetle suçluyor ama dediğine kendisi bile inanmıyor. İnanmış olsa il il teşkilatları gezerlerdi. Eğer gerçekten bu adaylar hainse delilleriyle bunları ülkücü camiaya anlatırlardı ve belgelerini mahkemeye teslim ederlerdi. MHP yönetiminin halini ancak boksta ki knokckout  (groki) kavramıyla açıklayabiliriz.