METAL YORGUNLUĞUNA ÇÖZÜM ; DEĞİŞİM VE AKŞENER

Mental Yorgunluk fiziksel bir faktöre gerek kalmadan zihnin kendisinin yorgunluğudur. Yalnızca zihinsel ve duygusal bir tıkanma, güçsüzlük hatta çöküş işaretleri vardır. Mental Yorgunluğun en önemli nedenlerinden biri, çevreden gelen uyarı fazlalığı ve kişisel olarak zihni işgal eden konularda geleceğine yönelik, azami performans beklentisinin gerçekleşemeyeceği kaygısıdır. 

Bazen bu Tükenmişlik Sendromu olarak düşünülebilir.

Metal yorgunluk ise, yine benzer şekilde dışa yansımasa da içten içe çürüme, kopma ve eskimeye dayalı bir durumdur.
Sayın cumhurbaşkanının ifade ettiği her ikisi (Mental Yorgunluk, Metal Yorgunluk) AKP için söylenebilir.

Ancak ifade ettiği gibi, bunu aşmanın yolu AKP nin yorgun, yıpranmış, tükenmiş ve gün geçtikçe saldırganlaşmış kadrolarını değiştirmek değildir.

AKP kadro yenileme şansı kalmamış bir siyasi yapıya dönüşmüştür. Önceleri FETÖ kadrolarından sürekli devşirdiği bürokrasi, siyaset ve iş dünyasındaki kadroları FETÖ’nün kanlı darbe kalkışması ile tamamen ortadan kalkmıştır. Yerini yine başka  hırslı cemaat ve tarikat kadroları ile doldurmaya çalışmaktadırlar. Birey kimliğinin yerine grup kimliğinin geliştiği, hukuk ve demokrasi yerine, tarikat hiyerarşisine teslim insan kaynaklarından devlet, millet, teknik adamlık ve liyakat açısından istisnai birkaç örnek dışında başarı, ivme ve inovasyon çıkmayacaktır. Aksine grup kimliği ve ideolojik kimlikle iş, çalışma ve insanları konumlayan bakış açısı gün geçtikçe racon kültürünü artıracaktır.

Bunun tek yolu dinlenmek, ya da ilk seçimde iktidar değişikliğidir. Türkiye genç nüfusuna rağmen  gün geçtikçe umutsuzlar ülkesine dönüşmektedir. Bunu da aşmanın yolu yeni bir siyasi dil, söylem, icra ve davranış modelidir.

Son yıllarda ülkenin içinde bulunduğu terör, göç, ekonomik sıkıntılar, işsizlik, sosyo politik kamplaşmalar, medya, iş ve bürokraside tekelleşme, torpil, kayırma ve yandaşlık AKP’li olmayanlar kadar AKP içinde oluşan siyasi kastlar dolaysıyla AKP’li seçmeni de arayışa ve alternatiflere zorlamaktadır.

Ülkenin demokrat, muhafazakar ve dindar seçmeninin dahi bir demokrasi, adalet ve özgürlük arayışına girdiği görülmektedir.

YENİ PARTİ VE MERAL AKŞENER


İşte tam bu noktada umutsuzların umudu, yeni bir siyaset tarzı ve yöntemi ile Meral Akşener ve kuracağı parti toplumda her çay bahçesinin, her kahvenin ve her sohbetin konusu olmaktadır.


Yıllardır Meral hanımı  tanıyan birisi olarak ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan karsısında başarılı olacağını iddia ettiğim ve yazdığım isimlerden birisi olmuştur.


Toplumsal ilgiye, sohbetlerde farklı görüşlerden insanları dinlediğimde hiç de yanılmadığımı malumun ilanı olarak söyleyebilirim.
Şimdi peki bu neden böyle? Niye Meral Akşener çok farklı sosyo-ekonomik katmanlardan ve siyasi yelpazenin muhafazakarından

Milliyetçisine, solcusuna Atatürkçüsüne ve demokratına kadar   farklı insanların ilgi ve sevgi odağıdır?


Oysa Meral hanım her zaman ki Meral hanımdır, hiçbir tavrında ve davranış biçiminde değişiklik, gömlek değiştirme , takiyye filan yoktur. Ne oldu da bunca geniş kesim onu benimsedi?

1- SAMİMİYET; Meral hanımı yakından tanıyan herkes bilir ki; insanlara gülümsemesi, yaşlılara sarılması, gençlerle şakalaşması, bazen kızdığında hiç öyle alttan üsten arkadan dolanarak değil doğrudan açıkça iletişime geçmesi,  zorlama , politik ve popülistçe bir yaklaşım değildir. Doğal,  içten , herkesin aynı bizim gibi, anamız , teyzemiz, ablamız ya da bizim komşumuz gibi diyebileceğimiz , toplumun biz olan doğal davranış biçimidir.


Bunu toplantılarında bir metne bağlı kalmadan konuşmasında da görebilirsiniz, bazen spontan olarak konuşurken karşısındaki kalabalıkla bireysel diyaloga geçebilir. Hiç birisi planlı ya da planlanmış davranışlar değildir.


2- GÜVEN; 23 senedir Türk siyasi hayatında ayakta kalmayı başarabilmiş her bakanlık, milletvekilliği, meclis başkanvekilliği görevlerinde uzun süre bulunmuş, 28 şubat gibi bir dönemi İç İşleri Bakanı olarak ve darbecilere direnerek ayakta kalıp atlatmış… Son iki senedir bırakın bir siyasetçiyi, bir kadına edilmeyecek her türlü hakaret, her türlü iftira ve her nevi siyasi, hukuki ve psikolojik engeller çıkarılmış. Tüm bunlara rağmen hiç yalana sığınmayan, takiyye yapmayan, yapamayacağı işe söz vermeyen, açık iletişimi kendine yol edinmiş, komitacılık,arkadan dolanma, iftira dili, ötekileştirme ve dışlama gibi bir dili ve metodu asla tercih etmemiş ve kabul etmemiştir. 

Sonuç toplumun he rkesiminde hatta sevemeyen düşmanlarında bile sözüne duruşuna güvenilen bir siyasetçi.

Bu konuda kısa bir anımı da konuyla alakalı olduğu için aktarmak isterim;  Merkez Bankası eski başkanı Durmuş Yılmaz 1 Kasım seçimleri sonrası Uşak’ta şahsımın da olduğu bir sohbette, ülkenin içinde bulunduğu siyasi buhrandan çıkış yollarını konusurken kendisine AKP içinden bir yol çıkabilir mi diye sordum?


- Durmuş bey; AKP’de çok ciddi bir çürümenin olduğunu , diğerlerinin de hem yaşlı ve yorgun bir kadro hem de bu konuda çok cesur olamayacaklarını ifade etmişti. Bunu Ülkücüler  lider değişikliği ya da yeni bir yol bularak çözebilecek enerjiye ve kadroya sahip.

-- peki hocam kim olmalı sizce?

Durmuş bey: bu konuda gidin Meral ablanızı ikna edin MHP nin başına öyle birisi geçmeli, Meral hanım gibi bir siyasetçi ile siyasetteki tıkanıklık açılacaktır.

---Neden Meral hanım hocam? mecliste son seçildiğiniz 7 Haziran’dan sonra birkaç defa kalabalık ortamlarda karşılaştığınız bir siyasetçiyi ne kadar tanıyorsunuz.

Durmuş bey: 20 senedir bürokrasideyim ve Türk siyasetini takip ederim ben 20 senedir bu hanımefendinin YALAN söylediğini görmedim. Güven veren dürüst bir siyasetçi..… demişti.

(bu görüşme, Durmuş bey, Meral hanımla birlikte çalışmaya başlamadan evvel, Meral hanım Genel başkan adaylığını açıklamadan önce yapılan bir görüşmedir.)

3 - CESARET; 28 ŞUBAT’TA DAHA GENÇ BİR SİYASETÇİ ve Cumhuriyetin ilk kadın İç İşleri Bakanı olmasına rağmen darbecilerin karşısında eğilip bükülmeden, diyeceğini söyleyen, yapacağını yapması gerekeni yapan cesur bir tavır sahibidir. Son iki yıldır ise tüm basın , medya, bürokrasi gücüne rağmen hem parti içinde Bahçeli’ye, hem de referandum sürecinde vekil olmadığı, partisinin bulunmadığı, derneğinin bile olmadığı halde il il gezip tüm engellemelere, tehditlere , şantajlara, psikolojik  yıldırma çabalarına rağmen çok etkili bir kampanya yapmıştır. 

15 temmuz sonrası olağanüstü hal ortamında ve her türlü karalama ve iftira atılmasına rağmen il il miting yapmak büyük cesaretti ve toplum bu duruşu satın aldığını sandıkta gösterdi. O süreçte biliyorum ki devletin valileri salon tutmasını bile engellemeye çalışmıştı. Risk alabilen ve kitlesinden önce riski omuzlayan bir karakter ancak cesaret ile tanımlanabilir.

4- SADELİK VE DOĞALLIK; Meral hanımı yakından tanıyan büyük küçük, kadın erkek, genc yaslı, herkes şunu bilir ki; 7 yaşından beri namazında abdestinde klasik bir Türk kadınıdır Ama asla bunu istismar etmez ettirmez. Doğal bir dindarlık anlayışı ve sade bir Müslümanlığı vardır. Bir Balkan Türk’ü ve Bir köylü kızıdır. İzmit’in Gündoğdu köyünde doğmuş büyümüş bir Türk kızı olarak yetişmiştir. Bundan dolayıdır ki, köyden çıkan bir köylü çocuğu ve  köy kızı bu gün aramızda vekil, bakan, genel başkan adayı ve kitleleri kucaklayacak iktidarı hedefleyen bir partinin genel başkanı olabiliyorsa, yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti Cumhurbaşkanlığı , Basbakanlık makamlarına aday ise bunu Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu arkadaşlarının yol açıcı,eşitlikçi ve Milli Cumhuriyetine borçlu olduğunu bilinciyle buna hakikaten şükran duyan bir siyasetçidir. 

Yani doğal olarak içten bir Atatürkçü ve samimi bir Cumhuriyet kadınıdır. Doğal bir demokrat ve epey bir özgüven sahibidir. 

Yok şu kişi başarılıdır, kitleleri peşinden sürükler, falanca kişi teskilatta ve tabanda güçlüdür, filanca kişi komitacıdır; ona omuz atayım, buna çalım satayım… bu tarz işlere asla girmez hoş da karşılamaz. 

Aksine aşırı siyasi hırsları olmadığı için hayatı sadece siyasetten ibaret görmez. Bazen kedileri ile bile mutlu olabilen, bazen aile bağı bazen torun sevgisi ile hatta misafirlerini ağırlamak , yürüyüş yapmak ve benzeri şeylerle bile mutlu olabilen bir karakteristik yapıya sahip. Onun için demokrasiden sonucu ne olursa olsun kaçmayan birisi.

5- MERHAMETLİ; İşte Meral Akşener’in cesareti, duruşu ve bazı kişisel özelliklerinin altındaki psikolojik sebep de bu olsa gerek. Çünkü bir anne bir eş, bir babaanne ve bir kadın olması ile siyasete, hadiselere, particiliğe; biz erkekler gibi hırslı, olmazsa olmaz , ne olursa olsun kazanalım tarzında bakmıyor. 

Sevgi,merhamet, saygı, ortak akıl ve Ülkücülerin  kurtar bizi Meral abla serzenişi aslında çok hırslı olmamasına rağmen 1 Kasım seçimleri sonrası O’nu bu yola çıkardı.

6- BAGIMSIZ ve HÜR ; Meral hanım siyaseti hep Milli ve iç dinamiklerle yapmış, asla belli merkezlerin zorlaması maddi manevi ekonomik desteği ile siyaset yapmaya sıcak bakmamıştır. Şaibelere mahal vermeyen en küçük suiistimale yol açacak meselelere dahi dikkat eden birisi.

SONUÇ; 

MERAL AKŞENER ile alakalı daha bir çok şey sayılabilir ancak sayfanın ve satırların darlığında sıradan bir insanı bile anlatmak bir yazı ile çok kolay olmasa gerek değil ki Meral hanım bir yazıya sığsın. 

Neden? Meral hanımdan bahsettim. Son İki gündür Koray beyin katılım toplantısından sonra yandaş ve Candaş basında köşe yazıları okudum … Ya haber olarak vermemek ya da imtina ve özenle iftira mahiyetinde haberler yapmalarına rağmen her gazetenin köşe yazarları bir şekilde Meral Aksener ve kuracağı partisi ile ilgili… kimi eleştiri, kimi iftira, kimi de yüksek perdeden belli ki bir kahveye bile gitmeden tahminler yürütmüş.

Meral hanımı bu yola çıkaran tek bir şey vardır; Cumhuriyet Ve kurucu iradenin neredeyse ayaklar altına alındığı, demokrasi , hukuk, adalet gibi kavramların yandaşlık ve partizanlıkla adeta toplumu umutsuzluğa sürüklemesi, bürokraside ,iş hayatında yandaşlığın  gençleri derin bir umutsuzluğa sürüklemesi ve kapısını aşındıran Türk milliyetçilerinin ve ülkücülerin Kurtar ülkeyi ve Cumhuriyeti, kurtar bu milleti Meral abla çığlığı onu bu yola çıkardı.

Yola ilk çıkmayı düşündüğü günlerdeki kendi ifadesi çok manidardı; “arkadaşlar , gençler bakınız bu yol dikenli biz sadece Sayın Bahçeli ile mücadele etmeyeceğiz, tüm muktedirler, rahatı bozulacak olanlar, içerden ve dışarıdan Milli bir yapı istemeyenler süreç boyunca karsımızda olacak ve her türlü zorluğu çıkaracaklar, ben ayağa kalktım mı oturmam sonu ne olursa olsun, bedeli ne olursa olsun giderim” demişti.

Bizler gibi orada bulunan akademisyen Mehmet Fatih Doğrucan ve genç arkadaşlar da hep bir ağızdan “BİZLER DE YOLA ÇIKARSAK ASLA GERİ DÖNMEYİZ” demiştik. 

Evet çıktığı günden beri rahatı bozulan tüm muktedirler ve vesayet odakları rahatsız oldular. İİftiraların merkezinde basın ve  medyada,siyasette,  bürokraside işte bu rahatı bozulanlar var. Bozulmaya da devam edeceği görünüyor. 

HERKESE İYİ BAYRAMLAR

İsmail OSKAY