Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı, Adana Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenledi.
2006 çıkarılan Tarım Kanunu’nun 21. Maddesine göre tarımsal destekleme için bütçeden ayrılacak kaynağın, gayrisafi milli hasılanın yüzde birinden az olmayacağı ifadesinin yer aldığını belirten Karakaya, “Bu ifadeye rağmen bu oran bugüne kadar binde 7’nin üzerine çıkarılamamıştır.” dedi.
2007 yılından bugün yapılan eksik ödemelerin parasal tutarının 40 milyar TL’nin üzerinde olduğunu kaydeden Karakaya, “Verilenlerin de zamanında verilmemesi, kullanılan araçların yanlışlığı ve hedefe ulaşmadaki isabetsizlikler işin diğer boyutunu oluşturmaktadır. 2002 yılından bu yana Türk çiftçisi sürekli artan girdi maliyetleri ve hasat döneminde dip yapan ürün fiyatları kıskacında adete işkenceye tabi tutulmuştur. Sadece buğday üreticisi çiftçinin 2002 yılından bu yana uğradığı satın alma gücü kaybı 20 milyar TL’yi bulmuştur. Bunun bir başka göstergesi de, 2002 yılında 2,5 kilogram buğday satarak 1 litre mazot alan buğday üreticisi bugün 1 litre mazot alabilmek için 6,5 kilogram buğday satmak zorunda kalmaktadır.” diye konuştu.
2015 yılında çiftçiye 10 milyar 100 milyon destekleme yapıldığıyla övünen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu tutarın çiftçiye sattığı 3,5 milyar litrelik mazottan aldığı vergilere denk geldiğinin farkında bile olmadığını ifade eden Karakaya, “Onlara sorarsanız çiftçiden vergi alınmıyor, çiftçi muafiyeti var, çiftçi vergi ödemez, çiftçiye verirken tellal bağırtıyorlar, çiftçiden alırken kapıyı kapatıyorlar.” şeklinde konuştu.
Konuşmasının ardından Karakaya basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, “Rusya ile ilgili bir krizi var. Sizce Türkiye boğazlar kozunu kullanır mı?” sorusuna Karakaya, “İstenmeyen bir hadise yaşandı. Ama bu Türkiye Cumhuriyeti’nin hava sahasına ve egemenliğine yönelmiş bir tehditti. Türkiye buradaki davranışıyla doğru bir yerde durdu. Ancak arkasından Rusya’nın bu krizi tırmandırması ve çeşitli ambargolara gitmesi Türkiye’yi de karşı tarafta benzer tedbirleri almaya yönlendiriyor. Konu daha çok sıcak. Özellikle bugün yaşananlar yaş sebze meyveye getirilen ambargo, yine aynı şekilde belli projelerin dondurulması konusundaki girişimler tabi Türkiye’de diplomasi içerisinde benzer kozlarını oynayacaktır. Buradaki bizim temel dileğimiz bir an önce bu tedirginlikler diplomasi yoluyla çözülmesi. Çünkü son 25 yıldır özellikle Türkiye ve Rusya’da halklar arasında kurulmuş güzel ilişkiler, dostluklar bir şekilde zarar görmeye başladı. Özellikle de Rusya’nın oradaki işçilerimiz ve öğrencilerimiz üzerindeki Rus polisinin tavır ve davranışları ciddi bir şekilde üzmeye başlamıştır. Bunların kalıcı bir sorun haline gelmeden temennimiz diplomasi yoluyla bu sorunların bir şekilde halledilmesi çözüme kavuşturulması.” cevabını verdi.
BUGÜNE KADAR OLAĞANÜSTÜ KONGRENİN TOPLANMASINI GEREKTİRECEK BİR İMZANIN TOPLANDIĞINI İFADE ETMEK MÜMKÜN DEĞİL
Başka bir gazetecinin, “Koray Aydın bugün bir açıklama yaptı. ‘Eğer kurultay delegeden yeterli imza alınmasına rağmen toplanmazsa yargı yoluna başvururuz. Kayyum yoluyla kurultay toplamasını sağlarız.’ Diye bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? MHP’de bir kayyum tehlikesi söz konusu mu?” sorusuna Karakaya, şu cevabı verdi: “Bu açıklamayı okumadım. Şu anda basından medyadan öğrendiğimiz bildiğimiz kadarıyla delegeden bir imza toplama aşaması ya da faaliyetlerinin devam ettiğini anlıyoruz. Somut olarak bugüne kadar öyle bir olağanüstü kongrenin toplanmasını gerektirecek hukuki gerekliliği sağlayacak bir imzanın toplandığını ifade etmek mümkün değil. İmzalar toplanır, genel kurulun toplanmasıyla ilgili müracaat yapılır ondan sonra incelemeleri yapılarak buna bir karar verilir. Ama benim şahsi fikrim bunun o aşamaya geleceğini düşünmüyorum. Çünkü ilk günlerde tabi alınan sonuçla ilgili olarak insanlarımızın bazı kızgınlık ve ümitsizlikleri oldu. Bunun üzerinde bir şeyler yapılmaya çalışıldı. Doğrudur ama bunların bir sonuca varacağını düşünmediğimi ifade etmek istiyorum.”
“Meral Akşener’in adaylığı ve olağanüstü kurultay çağrısı var. Genel Başkan Bahçeli’nin yaptığı ‘Fethullah Gülen’in MHP içine yerleştirilmiş siyasi figürü’ ifadesinin Akşener’i kastettiği iddia edildi. Kastedilen o mudur? Olağanüstü kurultay çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine şöyle konuştu: “Genel başkanımızın MHP içine yerleştirilmiş şekliyle değil de bir grubun siyasi figürü olma biçiminde bir ifadesi oldu. Orada kendisi bunu üzerine aldı ve cevaplandırdı. Burada söylenecek başka bir şey olduğunu düşünmüyorum. Kurultay çağrısı konusunda şu anda adaylıklarını açıklayan, aday olduklarını söyleyenler, daha aday olmayı düşünenleri de dikkate aldığımızda sonuçta bunun bir tüzüğü var, yasası var. buna göre bir şekilde yeter sayının yeter imzanın toplanması gerekiyor. Bu yeter imza toplandıktan sonra müracaat yapılır onlar üzerinde inceleme yapılır ve ona göre de genel merkez olarak bir karar geliştirebiliriz. Şu anda ortada böyle bir imza yok. Yani yeterli sayıda ya da imza verenler ortada yok. Ama basında MHP sanki olağanüstü kongreye gidiyormuş gibi bir hava verilmeye çalışılıyor. MHP’de çok açık bir şekilde ifade etmek istiyorum bir liderlik sorunu yoktur, genel başkanlık sorunu yoktur. MHP çalışmalarına bugün de gördüğünüz gibi devam ediyor. Meclis çalışmalarına, parti çalışmalarına devam ediyor. Önümüzdeki günlerde genel başkanımız Anadolu’yu dolaşmaya başlayacak. Teşkilatları dolaşmaya başlayacak. MHP olarak biz Türkiye’nin içinde bulunduğu bu zor şartlarda bu gündem yoğunluğunda üzerimize düşen 40 milletvekiliyle yapmamız gereken muhalefet görevimizi sorumluluk içerisinde yapmanın hesabı ve planı içerisindeyiz.”
Editör: TE Bilisim
