Hafta sonu MHP Ankara'da 1 Kasım seçimlerine yönelik olarak seçim beyannamesini ilan etti.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin konuşmasını dinleyen on binlerce kişi "Milliyetçi İktidarın" kararlı ve toplumsal sorunların her biri için ayrı ayrı özenle çalışılarak sunulmuş olan politikalara tanıklık ederek büyük bir heyecan yaşadılar.
Her şeyden evvel şunu söylemekte yarar var; Ankara Arena'ya gelen bütün il teşkilatları ve adaylarda son derece büyük bir azim, birbirine kenetlenme ve inanç söz konusuydu.
Özellikle AKP ve CHP'nin bizzat parti yetkililerinin yani resmi ağızlardan ifade ettikleri "Son bir yılda üç seçim atlattık, şimdi dördüncü seçime gidiyoruz. Bu durum ister istemez bir yorgunluk yarattı." sözlerinin MHP için kesinlikle geçerli olmadığını ifade etmek gerekir.
MHP tüm mensuplarıyla son derece kararlı ve azimli bir şekilde 1 Kasım seçimlerine odaklanmış durumda.
Zira 7 Haziran'dan sonra gerek ortaya konulan ilkesel tavrın, gerekse terör meselesi başta olmak üzere, ekonomi ve dış politikada yaşananların MHP ve Ülkücü Hareket'te yaratmış olduğu "haklılık" duygusunun, Türk Milleti tarafından mutlaka destek göreceğine dair düşünceler hâkim halde.
İşte bu nedenle "iktidara hazır" bir donanım ve ruh hali ile 1 Kasım'a ulaşabilmenin heyecanı yaşanıyor.
Herkesin partisine, teşkilatına ve adayına tam bir güven yaşadığı bu atmosferde en önemli güven kaynağı ise MHP'yi, Türk siyasetinde yaşanan bunca hareketli döneme rağmen eşsiz bir konuma taşımış olan Sayın Devlet Bahçeli'dir.
Öyle görünüyor ki MHP sabrın, azmin, haklılığın ve ilkesel duruşun karşılığını yediden yetmişe her bir mensubuyla ortaya koyduğu kararlılıkla 1 Kasım'da alacaktır.
* * *
MHP Lideri Devlet Bahçeli konuşmasında bana göre dört meseleye ağırlık verdi. 
Bunlardan ilki ülkenin yaşadığı terör belasına nasıl sürüklendiği ve MHP'nin Türkiye'yi bu bataklıktan nasıl çıkaracağına yönelik ayrıntılı ve milletin hislerine tercüman olan meselelerdi.
Bir diğer konu ekonomiyle ilgiliydi ve Sayın Bahçeli şimdi faturası görülmeye başlanılan ağır ekonomik tablonun tek sorumlusunun AKP olduğunu vurgulayarak, çiftçiden esnafa, öğrenciden ev hanımına, emekliden asgari ücretle çalışana, girişimcisinden sanayicisine kadar sosyal kesimin her alanına hitap eden vaatlerini sundu.
7 Haziran öncesinde ekonomik vaatlere ilişkin "kaynak tartışması" yaşanırken, MHP'nin ortaya koyduğu hedeflerde buna yönelik ayağı yere sağlam basan görüşler sunması, bu dönem açısından daha fazla ilgi odağı haline gelmesine kapı aralayacaktır.
Ekonomideki ilkelerini "üretim ve adaletli paylaşım" ilkesi üzerine oturtan MHP, yine ekonomi alanındaki tecrübeli kadrolarıyla iktidar olması halinde Türkiye'nin yaşadığı buhrandan çıkışında büyük atılımlar yapacaktır. 
En önemlisi de "orta gelir tuzağına" düşmüş olan Türkiye'nin atılım yapabilecek bir seviyeye ulaşması, sürdürülebilir büyümeyi yakalaması için de ümidin adresi olmuştur.
* * *
Sayın Bahçeli'nin konuşmasında yer verdiği bir başka önemli husus ise, 7 Haziran'dan bu yana "koalisyonun kurulması" meselesinde kimin samimi davranıp, kimin samimi davranmadığıydı.
Uzun süren koalisyon görüşmelerinde AKP'nin samimi davranmadığını açıklayıcı örneklerle sunarak "Dolmabahçe'de PKK'nın 10 maddesine evet diyenler, Ankara'da MHP'nin 4 milli ilkesine yüzünü çevirmiş, 7 Haziran seçimlerinin yenilenmesini sağlamıştır." diyen MHP Lideri, bu ifadelerle herkesin bildiği üzere "AKP'nin neden MHP ile koalisyon kurmaya yanaşmadığını" çok açık bir şekilde tarif etti.
1 Kasıma doğru giderken herkes nasıl bir siyasi tablonun ortaya çıkacağını merak etmekle birlikte, hangi siyasi partinin nasıl davranacağı sorusuna da odaklanmışken, bu alanda Sayın Bahçeli son derece önemli bir çıkış yaptı.
MHP'nin hedefinin tek başına iktidar olduğunu önceki yineleyen MHP Lideri, özellikle medya üzerinden servis edilmeye başlanılan ve "1 Kasım'da alınan sonuç 7 Haziran'dan farklı olmayacak" türündeki algı çabalarına karşı ise millete güven vererek "1 Kasım seçim neticesinin kriz ve kaosa davetiye çıkarmaması için, 4 ilkemizi kabul eden HDP dışındaki her partiyle, diğer bir seçenek olarak, seçim beyannamelerimizi bir hükümet protokolü haline dönüştürmeye peşinen hazırız, bunu da muhataplarımıza bildiriyoruz." demiştir.
Bu çağrı son derece samimi ve önemlidir.
* * *
Açık bir şekilde Türkiye'de kriz ve kaos bekleyenlere fırsat tanınmayacağının göstergesi olmanın yanında, MHP'yi koalisyon kurmamakla suçlayanların yüzlerine vurulan bir nevi "samimiyet tokadı" olmakla beraber, Türkiye'nin önünü açmak isteyenlere uzatılmış "samimiyet eli" olma özelliğini taşımaktadır.
Bakalım diğer partiler MHP Lideri'nin bu açık ve samimi çağrısı karşısında nasıl davranacaklardır?
Son olarak MHP'nin beyannamesinde 2019,2023 ve 2053 yıllarına yönelik sunmuş olduğu büyük vizyonu ifade etmekte yarar vardır.
2019 yılına kadar olan süreyi, 13 yıllık AKP iktidarının her alanda yaratmış olduğu tahribatı telafi edebilmek için milletten alacağı iktidar yetkisiyle "Huzurun Tesisi, Onarım ve Atılım" dönemi olarak hedefleyen MHP, 2023 yılına gelince ise "Türkiye'yi Bölgesel Güç ve Küresel Aktör" yapma kararlılığındadır.
2053 yılına gelindiğinde ise MHP, Türkiye'yi "Küresel Güç" yapmayı hedeflemektedir.
Aslına bakarsanız en önemlisi de budur!
Türk Milleti'nin hak ettiği seviyeye, yeniden dünyanın kaderine yön vermede tek başına önemli rol oynamaya ulaşma vakti gelmiştir.
Bunun için şimdiden bu hedefe odaklanmak gerekir ki, MHP'de bu vizyonu Türk Milleti'nin önüne koymuştur.
Bu büyük vizyon millet olarak hepimizin özlemi ve ümidi değil midir?
Hele ki böylesine büyük bir tarihi mirası ve sorumluluğu taşıyorken…
Dolayısıyla 1 Kasım'da MHP'ye verilecek her oy, Türkiye'nin küresel güç olması yolunda atılan son derece önemli bir kilometre taşıdır.