Anayasa;

MADDE 103 - Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki şekilde and içer:
“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim.” 
D. Görev ve yetkileri
MADDE 104 - Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Ben demiyorum!.. Her vatandaşı, noktası,virgülüne bağlayan Anayasa kitapçığı diyor!..
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en ağır krizini ve bunalımını  yaşıyor. Fiilen bölünen vatan topraklarında her türlü rezalet cerahat misali ortalığa saçılıyor. Sabah, öğlen, akşam, gece, her öğün tok karnına ayrı bir kriz maddesi.. Her gün yeni bir toplumsal travma ile uyanıp bir yenisi ile yatağa giriyoruz.
Kokuşmuşlukla tüm dünya medyası kafa buluyor. Dünyada iç işlerimize burnunu sokmayan kimse kalmadı, bizimkiler(!) içeride Obama’ya efelenme hikayeleri anlatıyor!..
Bey efendi ne yapıyor?
Ne şiş yansın ne de kebap, her yol benim siyasi geleceğime çıkar ince  politikasına millet uyanmaya başlayınca, muhalefet de lütfedip bir iki satır eleştirince anında algı operasyonuna girişiyor.
Kendi  “Alo Fatih”lerini Huber Köşkü’nde topluyor. Yine o klasik sahte  gülücükleri ile masum siyasetçi rollerinde günah çıkarıyor. Budapeşte’de İnternet ve HSYK yasasını onaylayacağı sinyalini verip topu Anayasa Mahkemesi’ne atarken kullandığı  “Benden önceki Cumhurbaşkanları da aynı yolu izlemişler”  argümanından çark edip, İnternet Yasası’nda hükümetle girdiği danışıklı dövüşü  “kendime özgü yöntemlerim var”  ile izah etmeye çalışıyor. Bir de ekliyor;  “kavgada taraf olmayacağım” ...
Sanırsınız ki;
AKP içinde iki milletvekili veya Bakanlar Kurulu’nda iki üye veya iki Müsteşar öylesine kavgaya  girmişler..
Sormak istiyorum, bey efendiye;
Ne oldu?.. Zatıalinize de mi aynısı oldu?.. Evdeki paralel çarşıya uymadı mı?.. 
17 Aralık 2013’ten bu yana tüm olup bitenlere gözlerini kapatarak, vücut çalımlarıyla, Messi’ye bile taş çıkartacak şekilde siyasi hedefine koşan bey efendi, ister misiniz, Pazartesi gecesi patlayan yeni telefon skandalından sonra;
HSYK Kanununa kısmi veto uygulasın veya olduğu gibi Meclis’e geri gönderip yeni bir gülücük operasyonu yapsın!..
Sakın ha!.. Yanlış anlaşılmasın. HSYK Kanununu falan savunuyor değilim. Vatanımda sergilen her türlü tezgahın gerçek yüzünü elimden geldiğince açığa çıkarmaya çalışıyorum. 
Beraber yürünen yollardan içine düşünülen şiddetli saltanat ve menfaat kavgasında iki yüzlülükleri, gerçek yüzleri faş etmeye gayret ediyorum.
Şiddetle ve oldukça bilinçli bir tezgahla gözlerden kaçırılan en önemli gerçeğin de bir kez daha altını çizmek istiyorum.
Çankaya Köşkü’nü kafasına göre restore ettiren  “baş komutan”  sıfatlı bey efendi kavgada kendine gelebilecek yumrukları Muhammed Ali’ye taş çıkartacak eskivlerle savuştururken kavga ortamını gayet ustaca kullanan ve de faydalanan terör örgütü PKK ve sivil uzantılarının ihanet projesinde hangi aşamada oldukları da ortada.
Özerklik ilanları ile birlikte T.C. Devletine kafa tutmalar. Diyarbakır’da bilbordlara asılan bilumum Türk düşmanlarının afişleri. Açıktan savrulan ayaklanma tehditleri.
Vee..
Hangi  kavga olursa olsun taraf olamayan ve her zaman galip tarafın Cumhurbaşkanı olmak istediğini ilan eden bey efendi..
Ciddi siyasi konuşmalarınız sırasında yüzünüzden eksik etmemeye çalıştığınız gülücüklerin inandırıcı olmadığını ve kuşku doğurduğunu zatı şahanenize daha önce defalarca izah etmiştim...
Ayrıca; her ne kadar reddetseniz de hâlâ Köşk’te görünce sinirlenmeyesiniz diye bir yerlere kaldırılan Anayasa kitapçığına da bağlısınız. Bari kendinizle ilgili bölümün her satırını atlamadan bir kez daha dikkatlice okuyun.
Mr. Gul,
You, understand what ı mean?..
Dipnot; Kıymetli okuyucularımdan, Gül yazıları yazarken ara sıra istemeyerek kullanmak zorunda kaldığım İngilizce sözcükler için özür diliyorum. Ama inanın bana başka yol bulamıyorum.