Türkiye bugünkü gelinen noktada karmaşadan uzak durmalı diyoruz. Ancak durum öyle bir hal aldı ki, komşularımızla sıfır sorundan, çoklu soruna doğru gidilmeye hızla devam ediliyor. Türkiye enerji konusunda Rusya'ya muhtaç. Rusya, Ermenistan'ı tutuyor. Rusya, Azerbaycan ve Gürcistan'a baskı yapıyor. Türkiye'nin Azeri ve Gürcistan'dan geçen boru hattına ihtiyacı var, ancak buda yeterli değil. Dolayısıyla Irakla ilgili ilişkilerimizi masaya yatırmak lazım. Şu an Musul ve Kerkük petrolleri için Irak merkezi hükümeti ile Kuzey Iraktaki Kürt Özerk tarafları birbirlerine kılıcı çekmiş durumdalar. Türk Hükümeti ise Merkezi hükümeti haksız görmekte. Bakalım Türk Hükümeti gardını nasıl alacak?

George Friedman (Stratfor Düşünce Kuruluşunun başkanı) şöyle diyor: Türkiye bu sorunun çözümü için ellerini kirletmesi gerekir... Kürt Özerk Bölgesi ve Türkiye'nin bu konudaki politikasıyla, Türk -İran ilişkileri ve Türk- ABD ilişkileri birbiri ile kesişiyor. Irak'ın sunduğu her fırsat bir karmaşa içeriyor. Bu da Türkiye'ye sorunu çözmesi için bir fırsat sunuyor. Irak bugün her hususta (ABD yavaş yavaş çekilince) beklenildiği gibi patlamaya hazır bir bomba konumunda. Tarih boyu huzur görmeyen bir coğrafya parçasında, bu bataklıkta, Türkiye bu sorunu çözebilecek mi? Sorunu çözerken Türkiye ellerini kirletecek mi? Dışişlerimiz bakalım nasıl manevra yapacak?

Dışişleri Bakanımız sürekli söylüyor, Ortadoğuya biz şekil vereceğiz, bu bölgede oyunu biz kuracağız. Diyor demesine de, bu son gelişmelerle Türkiye'nin, oyunun dışında kaldığını görüyoruz. Dış komşularımızla sıfır sorunlu politika izleyeceğiz diyor hükümet sözcüleri, ancak tersi yaşanıyor. Örneğin Suriye ile yaşananlar ve yaşanacakları nasıl değerlendirmeliyiz? Esed ve eşleri, başbakanımızla kol kola idi, kardeşim Esed deniyor başka şey denmiyordu. Şimdi resmen savaşıyoruz. Malatya 'ya kurulan füze kalkanı ile İran'ı karşımıza aldık! Irak'ın idama mahkum ettiği El Maliki'yi sakladık, Irak başbakanı Rusya'dan Türkiye'ye yapmadığı hakaret kalmadı. Şimdi aralar iyice açık. Rusya'nın uçağını indirdik, arama yaptık. Putin nerede ise Türkiye'ye savaş açıp Baltacı'nın intikamını alacak konumunda...

Şimdi Suriye'ye ve İran'a karşı ve İsrail'i korumak için Patroit füzelerini (Hemde başlarında bir Rum Komutan var). Türkiyeye yerleştirdik.Suriye ile Hatay ve güney sınırımızda karşılıklı atışmalar devam ediyor. Başbakan savaşa hazırız diyerek ,orduya teyakkuz emrini verdi bile. Güney sınırımızı Suriye jetleri defalarca bombaladı...Savaş kaçınılmaz konumunda. Yunanistan bildiğimiz gibi, Allah'tan iç ekonomik çöküntü ile uğraşıyor. Kıbrıs Rum kesimi, İsrail'le ortak Akdeniz'de petrol aramaya devam ediyor.Kıbrıs Rum kesimi ,AB ve ABD desteği ile bize sürekli sorun çıkartıyor.

İçeride işler hiçte iyi gitmiyor. PKK istediği an istediği yerde eylem yapıp, canlar almaya devam ediyor. Gazetelere bakıyorum, meclisi izliyorum, hükümet PKK isteği olan Büyükşehir yasasını ne edip meclisten geçirdi. BDP ve büyük ölçüde CHP'nin desteği ile yasa Cumhurbaşkanına gönderildi. PKK'nın federasyon isteği adım adım ilerliyor. Sürecin nasıl işleyeceğini Apo karar veriyor, ölüm oruçlarını karar verip bitirtmesi gibi...Artık TÜRKİYENİN KADERİ APONUN ELİNDE. ''Görüşen şerefsizdir ''diyenler ,şimdi açık açık aponun ayağına kadar gidiyor. Devleti yöneten irade resmen PKK ya ,Öcalan'a beyaz bayrağı çekmiştir.Devlet Bahçeli haklı olarak bağırıyor: Bir süreç başladı bu sürecin nereye varacağına İmralı canisi karar veriyor diye... Cumhurbaşkanı bu yasayı meclis'e iade etmelidir, diyor Bahçeli! Bu mesele Türkiyenin yutamayacağı en önemli sorunlarının başında geliyor.

Dr Devlet Bahçelinin dedikleri hep doğru çıkmıştır. Ancak kim duyacak ki? Vatandaş bu sese kulak verse hesaplar değişecek, onun için akil adamların bu sesi yaymasına da çok ihtiyaç var. Karar başka yerlerde verilmiş, kotarılmış, şimdi de uygulanıyor. Vatandaş, işim yok açız diyor, emekli açız diyor, asgari ücrete tabi olanlar, emekliler akrabaların, derneklerin, yardımseverlerin yaptığı yardımlarla idare ediyor.Milli Eğitim ve diğer alanlarda sorunlar zinciri devam ediyor. Anlayacağın içerde de sıfır sorun yerine çoklu sorunlar yaşanmaya devam ediyor.

Sonuç nedir diye sorarsanız? Geçen haftalar Gazze için yapılan ateşkesin sağlanması için H. Clinton, Mısır Devlet Başkanı Mursi'yi katkıları ve oynadığı rolden dolayı kutladı. Hani bu coğrafya da oyun kurucu biz olacaktık, ne oldu? Türkiye'den bu anlaşma da tek kelime söz eden yok! Başbakan konuşmasında Nato'ya, Birleşmiş milletlere, batıya, Çin'e, ABD'ye, İngiltere ve Fransa'ya haklı olarak veryansın etti. Demek ki biryerlerde yanlışlar var...Bağırıp,hökelenip yaptıkları hataları yine bu millete yutturacaklar, halk da zaten yutuyor vesselam...

Dünyayı iyi okumak lazım, Dünya Türkiye değildir. Anladığım şu ki, yönetimin başına akıl veren danışmanlar zamanında ve yerinde iyi akıl veremiyor. Sayacağımız birçok sorun daha var. Şimdi bağırmakla ne halledilecek? Hükümet sanmasın ki '' Wan münit'' çıkışı gibi, birkaç dik durma ve çıkış yapmakla, yüzde ellinin üzerine eklemeler yaparım. Türk Milleti Hükümetin bırakın dışarıda, içeride de sorun çözmede zorlandığını görüyor. Bu millet, içeri ve dışarı ya bağırmakla meselelerin çözülmeyeceğini iyi bilir...

Sol bildiğimiz gibi. Eski silah arkadaşları Kürtçü Sosyalistlerle birlikte el altından ,bazen açıkça Ünüversitelerde Ülkücülere karşı mücadeleye devam ediyorlar. PKK lılarla ,devrimciyiz diyen sol gençlik teşekkülleri birlikte baltalarla milliyetçilere saldırıyorlar . İmralı sürecini Kılıçtaroğlu desdeklediğini alenen açıkladı.AKP bu süreçte daha rahat tavizlerini PKK ya verecektir.Şu an Apoya Tayyip Beyin emriyle televizyon götürüyorlar yoldadırlar, hayırlı olsun Türkiye,helal size akp ye oy verenler...Yaşasın PKK ya teslimiyet.Bunun adı budur...

Saygılarımla ...
Cevat Nas