Dünyanın gördüğü ve duyduğu en büyük yolsuzluk ve rüşvet olaylarının ortalığa saçıldığı, 17-25 Aralık'ın yıldönümüne girdiğimiz şu günlerde, iktidarın çaresizliğini ve bu rezilliği gizleyebilmek için neleri göze aldığını ibretle izliyoruz. 

 

17-25 Aralık unutulmaz 

En son söyleyeceğimizi, en başta belirtelim. Bu hükümetin iktidar süresi tarihe, haini azdıran, hırsızı aklayan, yalan, talan ve ihaneti tek ve değişmez siyaset yöntemi olarak uygulayan karanlık dönem olarak geçecektir. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi tedbiri alırlarsa alsınlar, 17-25 Aralık sadece Türk tarihine değil, dünya tarihine kazınmıştır. Asla ve asla unutulmayacak, çok büyük ihtimalle bir süre sonra Üniversitelerde, özellikle de siyaset ve siyaset tarihi bölümlerinde ders olarak okutulacaktır. AKP'den geriye ihanetin yanında, bu kara sicil kalacaktır. 

 

Cinnet hali 

Hiç utanmadan bir de çıkıp yeni Türkiye'den bahsediyorlar. Yeni Türkiye'nin ne olduğunu hala anlayamayan varsa, açsın televizyon kanallarına, gazete sayfalarına bir defa daha baksın. 30 yılı aşan bir gazetecilik hayatım var. 12 Eylül ihtilalinde bir Üniversite öğrencisi ve mesleğin henüz çok başında bir gazeteciydim. Bugün basın üzerindeki baskı ve zulmün bir benzerini ancak o dönemlerde hatırlıyorum. Ve ne acıdır ki, bu baskı ve susturma çabaları sadece basınla sınırlı değildir. Kendileri gibi düşünmeyen, kendilerinden olmayan herkese ve her şeye, yaşama hakkı dahi tanımayacak kadar kendilerini kaybetmiş durumdadırlar. Bu bir cinnet halidir. Buradan hayırlı ve faydalı bir sonuç çıkması eşyanın tabiatına aykırıdır. Battıkça çırpınıyor, çırpındıkça batıyorlar. 

 

Menfaat ortaklığı 

Bu köşeyi takip eden bütün kardeşlerim çok iyi bileceklerdir ki, biz her zaman AKP'nin bir siyasi partiden çok, toplama bir menfaat ortaklığı olduğunu, bir yönü, fikri, vizyonu, ideolojisi bulunmadığını, duruma göre vaziyet alarak ayakta kaldığını söyledik. Menfaatin bozulmasıyla birlikte de yerle bir olacaklarını, ancak bu menfaat düzenini sürdürebilmek için maddi veya manevi feda edemeyecekleri hiçbir şeyin bulunmadığın yazdık. Kurulan menfaat düzenin bozulmasıyla birlikte dünyanın en büyük hırsızlık ve yolsuzlukları ortalığa saçılmıştır. Bu sadece buz dağının görünen kısmıdır. Ne büyük ihanetler yaşandığı, hangi talanların, vurgunların yapıldığı, asıl AKP gittikten sonra yapılacak araştırma ve soruşturmalarda ortaya çıkacaktır. 

 

Devri sabık kaçınılmazdır 

MHP Lideri sayın Devlet Bahçeli'nin yıllar önce söylediği gibi bir devri sabık kaçınılmazdır. Bugünkü telaşlarının ve darbe dönemlerinde dahi görülmemiş bir baskı düzeni kurup, cinnet hali yaşamalarının altında, bu kaçınılmaz sondan duyulan korku vardır. Baskıyı ve susturma operasyonlarını daha önce ortaklık kurdukları üzerinden başlatmaları bu korkunun ne derece derin olduğunun ispatı olduğu gibi, iktidarda kalabilmek için demokrasi ve hukuku ayaklar altına alıp neler yapabileceklerinin de göstergesidir. Boşuna, "demokrasi amaç değil, araçtır" dememişlerdi. O aracı kullanarak buralara kadar geldiler. Demokrasi aracı artık bunları taşıyamıyor. Bu durum AKP'nin ne kadar büyük tehdit ve tehlike olduğunu bir defa daha kanıtlıyor. Sadece ülkenin varlığı ve birliğini dinamitlemek ve bölücü katillerle şeref masaları kurmakla kalmamış, bu rezilliğe karşı çıkan, hırsızlık ve yolsuzlukları ifşa eden herkesi de susturmaya yönelmişlerdir. 

 

Dünya ibretle izliyor 

Eski ortaklarıyla şimdi karşı karşıya gelmelerinin bizi ilgilendiren tarafı hukuk ve demokrasidir. Basın özgürlüğü ve gerçekleri konuşabilme hakkıdır. Dünün mağrurlarının bugünkü mağdur olması, bizim bu konudaki düşüncemizi de, hassasiyetimizi de değiştirmez. Hukuk herkese lazımdır.

Dolayısı ile basın üzerindeki bu zulmü, demokrasi üzerindeki bu baskıyı şiddetle kınıyor ve karşı çıkıyoruz. 17-25 Aralık'ı bu korku ve sindirme gayretleriyle unutturamayacağınız gibi, tam tersi sonuçlar doğuracaktır. Bütün dünyanın dikkatleri bir defa daha Türkiye üzerine çevrilmiştir. Ve ne yazık ki, bu dikkat Türkiye'nin hayırlı ve faydalı bir meselesi için değil, içinde bulunduğu karanlık dönemin etkileri dolayısıyladır. AKP var oldukça da bu devam edecektir. İktidarda kalma sürelerinin uzaması bu gerçeği değiştirmeyeceği gibi bu karanlığı daha da zifiri hale getirecektir. 

Neresinden bakılırsa bakılsın, AKP artık bu ülkenin ve milletin sırtında taşınamayacak kadar ağır bir yük olmaya başlamıştır.