Mansur Yavaş'tan Turgut Altınok'a belgeli yanıt. Kızının Londra'daki evini nasıl aldığının belgelerini paylaştı Mansur Yavaş'tan Turgut Altınok'a belgeli yanıt. Kızının Londra'daki evini nasıl aldığının belgelerini paylaştı
Adalet Bakanlığı, Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın dün (24 Kasım) tarihli açıklamasını ‘şahsi’ diye niteleyerek, "Teklifle Yargıtay Kanunu’nda yapılması öngörülen değişikliklerin kimleri ve hangi çevreleri rahatsız ettiği herkesin malumudur. Yargıtay Başkanı bu şahsi açıklamasıyla söz konusu çevrelere dolaylı da olsa destek vermiştir." açıklamasında bulundu.

Bakanlıktan, Başkan Ali Alkan’ın açıklamasına karşılık verilen yazılı cevapta; kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmanın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yetki ve görevleri arasında olduğu hatırlatıldı. Meclis’teki yasama faaliyetlerinin, yürütme ve yargıya müdahale olmadığı, TBMM’de görüşülen kanunların yargıya müdahale olarak değerlendirilmesinin, yasama faaliyetlerinin yapılmasını imkânsız kılacağı ifade edildi.

Yasama, yürütme ve yargının, TBMM’nin çıkardığı kanunlara uymak ve bunları uygulamakla yükümlü olduğuna işaret edilen açıklamada, "Yargıtay’ın daire ve üye sayısı, kurulları, personeli ve işleyişine ilişkin yasal düzenleme yapma, TBMM’nin münhasır yasama yetkisi içindedir. Yargıtay Başkanı’nın vazifesi, bu düzenlemeleri doğru anlamak ve uygulamaktır." denildi.

'BİRİNCİ BAŞKANLIK KURULU’NUN YENİDEN OLUŞTURULMASI…'

Teklifte; Yargıtay’a seçilecek yeni üyelerin iradelerinin Yargıtay yönetimi ve işleyişine yansımasına imkân vermek için Birinci Başkanlık Kurulu’nun yeniden oluşturulması öngörüldüğüne dikkat çekilen Adalet Bakanlığı açıklamasında şu görüşlere yer verildi: "Yeni seçilecek Yargıtay üyelerini HSYK; Birinci Başkanlık Kurulu üyelerini, yeni kurulacak dairelerin başkanlarını ve üyelerin hangi dairede çalışacağını ise Yargıtay belirlemektedir. Bu süreçlerin hiçbir aşamasında hükümet ve hükümetin müdahalesi yoktur. 2011 Yılında yeni seçilen Yargıtay üyelerinin göreve başlaması üzerine de aynı uygulama yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi bu değişikliğin iptali istemini de reddetmiştir. O tarihte yargı bağımsızlığına halel getirmeyen ve Anayasa’ya aykırı bulunmayan düzenlemenin bir benzerinin, Anayasa değişmediği halde Anayasa’ya aykırı nitelendirilip yargı bağımsızlığına müdahale olarak takdim edilmesi izaha muhtaçtır.”

HSYK’NIN YARGITAY’A TETKİK HÂKİMİ ATAMASI

Açıklamada, HSYK’nın Yargıtay’a tetkik hâkimi atamasının Anayasa gereği görevi olup, Yargıtay’ın iç işleyişine müdahale olmadığı ifade edilerek, "Mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulan ve görev yapan HSYK’nın Yargıtay’a ve Danıştay’a üye seçmesi, bölge adliye ve ilk derece mahkemelerine hâkim ve savcı ataması bugüne kadar yargı bağımsızlığına müdahale olarak nitelendirilmemiş; aksine yargı bağımsızlığının teminatı olarak görülmüştür. Seçilen Yargıtay üyelerinin hangi dairede görev yapacağına Yargıtay karar verdiği gibi atanan tetkik hâkimlerinin hangi dairede görev yapacağına da Yargıtay karar vermektedir." izahı yapıldı.

Yargıtay’a yüksek mahkeme vasfını Anayasa’nın verdiği dile getirilerek, "Yargıtay üyelerini HSYK’nın seçmesi Yargıtay’ın yüksek mahkeme vasfını değiştirmediği gibi tetkik hâkimlerini ataması da Yargıtay’ın yüksek mahkeme vasfını değiştirmez. Kaldı ki diğer bir yüksek mahkeme olan Danıştay’da görevli tetkik hâkimleri de HSYK tarafından atanmaktadır." denildi.

'ÖNYARGIYA DAYANAN AÇIK BİR GÜVENSİZLİK İTİRAFI'

Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın bu şahsi açıklamasının, mevcut ve yeni seçilecek Yargıtay üyeleri ile HSYK’nın henüz oluşmamış iradesine karşı önyargıya dayanan açık bir güvensizlik itirafı olduğunu kaydedilen Bakanlık açıklamasında, şunlar aktarıldı: "Yargıtay Başkanı şahsi açıklamasında –Birinci Başkanlık Kurulu’nun teşekkülü ile ilgili olarak– ‘bu müdahale daha ne zamana kadar devam edecektir?’ ve ‘yürütme, bu kurul nasıl oluşursa memnun kalacaktır?’ sorularıyla hükümeti yargıya ve Yargıtay’ın iç işleyişine müdahale etmekle itham etmektedir. Bu yaklaşım, yargıdaki tüm olumsuzlukların sorumluluğunun ‘Yasama’ ve ‘Yürütme’ye yüklenmesi ve bu organların yegane suçlu olarak gösterilmesi sonucunu doğuran bilinçli bir yanıltmadır. Hiçbir demokratik sistem, adalet dağıtmakla görevli yargı mensuplarının siyasi, ideolojik, zümrevi veya paralel bir yapının ilkelerine dayanarak keyfi muamelede bulunmasına, yetki ve görevlerini suistimal ederek vatandaşların yargı eliyle mağdur edilmesine ve bu haksızlığın yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı adı altında yasama ve yürütmeye fatura edilmesine müsaade etmez, edemez."

'YARGIYA VERİLEBİLECEK EN BÜYÜK ZARARDIR'

"Yargı görevi yapanların belirli bir siyasi, ideolojik veya zümrevi çıkar amacıyla hareket ettikleri yönünde bir algının oluşması, yargıya verilebilecek en büyük zarardır." cümleleriyle devam eden açıklamada, “Yargı gücünü kendi siyasi, ideolojik, zümrevi çıkarları doğrultusunda kullananlara karşı ilk itiraz etmesi gerekenler, yargı görevi yapanlar olmalıdır. Taraflı ve bağımlı hareket ederek yargı gücünü kötüye kullananlar, esasen en fazla zararı, görevini tarafsız ve bağımsız bir şekilde ifa eden hâkim ve savcılarımıza, onların güvenilirliğine, saygınlığına ve hukuk güvenliğine vermektedir." görüşü belirtildi.

Açıklamasında Yargıtay Başkanı Alkan’ın, objektif bir hukuksal değerlendirme yerine siyasi iradeyi hedef alan bir niyet okumayı tercih ettiği savunularak, "Yargıtay Başkanı’na düşen siyasal içerikli değerlendirmeleri siyasi partilere bırakarak, objektif hukuksal değerlendirmeler yapmasıdır." ifadesi kullanıldı.

'KANUN TEKLİFİ YARGITAY’IN ADLİ YIL AÇILIŞ TÖRENLERİ YAPMASINI YASAKLAMAMAKTADIR'

Adalet Bakanlığı açıklamasında, "Kanun teklifi Yargıtay’ın adli yıl açılış törenleri yapmasını yasaklamamaktadır. Teklif, adli yıl açılışı töreni yapma konusundaki Yargıtay tekeline son vermektedir. Teklifin yasalaşmasından sonra da Yargıtay daha önce olduğu gibi adli yıl açılış törenleri düzenleyebilir. Bütün adliyelerde, Yargıtay’da, Danıştay’da ve barolarda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da adli yıl açılış törenleri yapılmasında yasal bir engel yoktur. Teklifle adli yıl açılış törenleri yasaklanıyormuş gibi bir algı oluşturulması büyük bir çarpıtmadır." denildi.

'ETİK BİR DAVRANIŞ OLMADI'

Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun görüş verilmemesi yönündeki kararına rağmen Yargıtay Başkanı Alkan’ın şahsi düşüncelerini sanki Yargıtay’ın kurumsal görüşüymüş gibi yansıtmasının etik bir davranış olmadığı belirtilerek, "Bu davranış farklı düşünen Yargıtay üyelerinin görüşlerini Yargıtay Başkanı’nın dikkate almadığını da göstermektedir. Kaldı ki kanun teklifinin Adalet Komisyonu görüşmelerine Yargıtay’ın temsilcileri katılmış ve kurumsal görüşlerini ifade etmişlerdir. 1 Kasım 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan ve Komisyon’da kabul edilen kanun teklifi hakkında, 23 gün sonra (24 Kasım 2014 tarihinde) Başkan’ın şahsi basın açıklaması yapma gereği duyması anlaşılamamıştır." değerlendirmesi yapıldı.

Adalet Bakanlığı açıklamasında, "Teklifle Yargıtay Kanunu’nda yapılması öngörülen değişikliklerin kimleri ve hangi çevreleri rahatsız ettiği herkesin malumudur. Yargıtay Başkanı bu şahsi açıklamasıyla söz konusu çevrelere dolaylı da olsa destek vermiştir." ifadesi kullanıldı.

Editör: TE Bilisim