Adil bir seçim olsun millet iradesi yok sayılmasın Adil bir seçim olsun millet iradesi yok sayılmasın
Siyasetçi yazar İbrahim Güçlü, zaman içinde devletçi zihniyetin AK Parti'ye de egemen olmaya başladığını söyledi. Güçlü, "Siz devleti değiştirmediğiniz zaman, devlet bir dönem sonra sizi dönüştürüyor. Kemalist devlet, AK Parti'yi dönüştürdü; dolayısıyla AK Parti, devletçi bir parti oldu ve devlet partisine dönüştü. Lideri de Tayyip Erdoğan, özellikle buna çok teşne olan bir lider, yapısal özellikleri itibariyle." dedi.

İbrahim Güçlü, Cihan Haber Ajansı'nın (Cihan) sorularını cevapladı. Çözüm sürecinin başta devletçi zihniyetin egemen olmadığı bir dönemde Kürt meselesini çözeceği dediği bir dönem olduğuna dikkat çeken Güçlü, "İyi niyetle başlatılmış bir süreçti fakat daha sonra bu süreç iktidarın devam ettirilmesi için bir enstrümana, bir manivelaya dönüşmeye başladı. Dolayısıyla çözüm süreci denilen bir süreç kalmadı. Sadece bir oyuna, bir tiyatroya dönüştü." şeklinde konuştu.

'ŞEHİRLERDE, KIRSALDA PKK'LILARIN ÇOK RAHAT ŞEKİLDE DOLAŞTIĞI BİLİNİYORDU'

Hükümetin özellikle Harbiye'deki konuşmasına dikkat çeken Güçlü, Ağrı olayını şöyle değerlendirdi: "Ağrı olayı bir anlamıyla milliyetçi kesimlere bir mesajdır: 'Biz devletçiyiz, egemen durumdayız, devlet olarak ordumuza alternatif olabilecek bir silahlı güce izin vermeyiz, egemenlik arayışı içinde olan bir güce izin vermeyiz.' Bunu, dolayısıyla kendisinin oylarını artırmak için bir araç olarak kullanmaya başladı. Ağrı'daki olay, daha öncesinde aslında şehirlerde, kırsal kesimde çok rahat bir şekilde PKK'lıların dolaştığı biliniyordu, gelip gittiği biliniyordu. İlk Diyadin'de ya da Ağrı'da olmuyordu, PKK'lılar toplulukların içine inmiyorlardı ve şu anda Diyarbakır'ın içindeler. Sadece kırsal kesimde de değiller. Ne oldu; burada hem oylarını artırmak, milliyetçi oylarını kaybetmek üzere olduğunu anketlerde biraz onu gösteriyor, o oyları yeniden kazanmak, aynı zamanda devlet olduğunu, devletçi bir parti olduğunu, zannedildiği gibi eski devlete de çok karşı olmadığını, yeni Türkiye derken aslında devlete karşıtlığından bahsetmediğini, kendine göre yeni bir dünya yarattığını ve bu devlete muhalif olabilecekleri de tasfiye edebileceğini göstermeye çalışıyordu. Hizmet hareketiyle olan ilişkileri de operasyonlar da bunun en önemli göstergelerinden biri."

'HDP DE ÖLÜLER ÜZERİNDEN OY DEVŞİRMEYE ÇALIŞIYOR'

"AK Parti'nin eski devlet güçleriyle, iktidar güçleriyle anlaştığını düşünüyorum. Balyoz ve Ergenekon'da yargılananlar, devlet iktidarının tümü değildi, bir kesimiydi. Sadece Balyoz ve Ergenekon'cularla değil, eski devletle anlaştı." diyen Güçlü, "Zaten Harbiye'deki açıklamalarıyla, bunu açık bir şekilde zaten Kemalist çevreler, bunu söylüyorlar. Askeri çevreler çok rahat söylüyorlar. Geçmişte 'tükürdüğünü yaladı' diyorlar halk deyimiyle." sözlerini kullandı.

"Ağrı'daki olayda Ergenekon dediğimiz yapının etkisi var mıdır?" sorusuna Güçlü, "Kesinlikle. Ergenekon dediğimiz yapı ne? Eski devlet iktidarıdır, eski devlet refleksidir. Eski devlet iktidarı, reflekslerini illa askerle ortaya koymaz. Kendisine sivil diyen siyasal partilerle de ortaya koyabilir. Şu andan itibaren eski devlet iktidarı, kendi politikalarını, kendi reflekslerini, kendi uygulamalarını AK Parti kanalıyla ortaya koyacaktır. Bundan böyle AK Parti bir araçtan ziyade bizatihi ona dönüşmüş durumdadır. Derin devlet-hükümet ayrımını burada yapmak doğru değildir. Kemalist nitelikli devletler, Baas gibi devletler, otoriter devletlerin kendilerine bile güvenleri olmaz. Kendilerini bile güvenceye bağlamak için mafya, çete türü gizli örgütlemeler ortaya çıkarabilirler. Bence uzun bir dönemdir yeni tarzda bu tür örgütlenmeler de var. Bu örgütlenmeler AK Parti'yi dürttüğü ölçüde AK Parti'yi dürterek gerçekleştirebiliyor; HDP'yi dürterek HDP ile gerçekleştirebiliyor ya da MHP ya da CHP'yi ya da başka güçleri. O bakımdan Ağrı olayında da aynı refleksi HDP'de görebilirsin. O olayda HDP'nin çok memnun olmadığını söylemek mümkün değildir. PKK'nın çok memnun olmadığını söyleyemeyiz. Çünkü HDP de bu ölüler üzerinden oy devşirmeye çalışıyor. İlla da barajı aşmak anlamında değil ama egemenlik alanını genişletmek için, PKK'nın egemenlik alanını genişletmesi için yeni insanların öldürülmesinin çok karşı olabileceği bir olay değildir." karşılığını verdi.

'ENDİŞE EDİYORUM'

Herkesin amaçları farklı olmasına rağmen karşılıklı iktidar ile HDP arasında bir paslaşma olduğunu savunan Güçlü, bu durumdan her iki tarafın da memnun olduğunu söyledi. 7 Haziran'a giderken Ağrı türü hadiselerin artmasından endişe ettiğini belirten Güçlü, Ağrı'daki olayla ilgili kamuoyunun ve muhalefetin tepkisi, ortaya çıkan psikoloji anlamında çok kabul gören bir eylem olmadığını vurguladı.

Kamuoyunun bu olayı kuşatmasının yeni olayların çıkmasını engelleyici nitelikte görüldüğünü dile getiren Güçlü, "Bu tür girişimlerde bulunulacaktır. Fakat bu girişimler çok geniş bir plana yayılabilir mi; biraz ihtimal vermiyorum ama bu tür olayların olabileceğini beklemek gereklidir." şeklinde konuştu. Devletin eskisi gibi rahat bir şekilde kolay kolay kullanabileceği örgütler olmadığını dile getiren Güçlü, ama devletin eski devlet olduğunu, AK Parti'nin de bu karakteri, devletçi zihniyeti benimsemiş durumda olduğunu kaydetti.

'PKK, İRAN-SURİYE VE RUSYA'NIN YER ALDIĞI İTTİFAK GÜÇLERİYLE BİRLİKTE ÇALIŞIYOR'

"HDP-PKK meselesini tartışırken bölgedeki İran'ı görmezlikten gelemeyiz. İran'ın ne yapacağı önemlidir." diyen Güçlü, şunları söyledi: "Çünkü şu anda her ne kadar Abdullah Öcalan, hükümet ve Türkiye devletiyle birlikte çalışıyor olsa da ama Kandil açıkça İran, Suriye, o ittifak güçlerle, koalisyonla Rusya'yı da içine alabilen bir koalisyonla birlikte çalışıyor. O bakımdan sorun Kürtlerin meselesinin çözümünün ötesinde PKK'nın kendisini nasıl daha çok egemenlik alanını genişleteceğiyle ilgili bir soruna dönüşebilir. Bu sorunun çözümünü yaklaştırmaz, uzaklaştırabilir."

Ergenekon ve Balyoz davalarının beraatla sonuçlanmasıyla ilgili bir soruya ise Güçlü, "Şunu kabul etmek gereklidir: Türkiye'de ordu her zaman darbeci olmuştur. Balyoz ve Ergenekon'da yargılanmış olan askerlerin darbe girişiminde bulundukları konusunda şüphe duymuyorum. Hatta fırsatları olsaydı darbe yapacaklardı. Günümüzde de eğer fırsatları olursa darbe yapabilecek durumdadır. Zihniyetinde bir değişiklik olmamıştır. Onun dışındaki bir takım teknik tartışmalar var, onları konuşmak mümkündür. Ama ben, hükümetin giderek eski devlet anlayışına dönüştüğünü ve benimsemeye başladığı andan itibaren Balyoz ve Ergenekon davasına böyle bakacağını düşünüyordum. Benim için süpriz olmadı." değerlendirmesini yaptı.

Editör: TE Bilisim