7 Haziran 2015 seçimlerine yaklaştığımız şu günlerde; Türkiye'nin yüzlerce sorunu arasında en önemli üç sorunu olan, BÖLÜCÜLÜK-REJİM- EKONOMİK sorunlar ön plana çıkmaktadır.Terörün getirdiği sonuç olan, bölücülük-federalizm-özerklik meseleleri daha önceki yazılarımızda sıkça değerlendirilmiş olduğundan, bugün Türkiye'nin rejim sorununa ilişkin hususlara ana hatlarıyla kısaca göz atmak istiyoruz...

Sayın Başbakan Davutoğlu seçim beyannamesinde başkanlık sisteminin kodlarını kısmen de olsa açıklamıştır. Açıklanan beyanname dikkatli incelendiğinde, '' DENGE VE KONTROL MEKANIZMASI'' na kuvvetle atıf yapıldığı görülmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın tasavvur ettiği ; '' TÜRK MODELİNDE '' ise; bağımsız yargının ayak bağı olarak görüldüğü, ''KUVVETLER AYRILIĞI YERİNE, KUVVETLER BİRLİĞİNİ '' esas alan bir modelden bahsedilmektedir. '' YENİ TÜRKİYE VE TÜRK TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİ'' NDE; Başkan'ın istediği zaman ; ''MECLİSİ FESHEDİBİLECEĞİ, GEREKTİĞİNDE KARARNAMELERLE ÜLKEYİ İDARE EDEBİLECEĞİ VE DENETİMİ KONTROL ALTINA ALABİLECEĞİ, YANİ DENETİME KAPALI'' bir model olduğu, kısaca FİL DEMEDEN FİL'İ TARİF ETMELERİNDEN anlaşılmaktadır...

İşin en ilginç yanı ise, yıllarca TÜRK adını ağızlarına almayan Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın toplumu narkoz edercesine, tam bir manipilasyon ve algı operasyonu yaptıkları görülmektedir... Tahtıravelli politikalarında daima düşen bir tarafı öteki dolduracak ki hedefe varılabilsin!. Seçim beyannamesinde ANAYASA'DAN TÜRK ADI tamamen çıkartılırken, Cumhurbaşkanı'nın ise rejimin adını '' YENİ TÜRKİYE VE TÜRK TİPİ BAŞKANLIK'' olarak zikretmesi ve ayaklar altına aldım dediği milliyetçiliği tekrar ön plana çıkartmasında ki gaye bu politkaların eseridir.

Başbakan'ın yazdığı beyannamede, başkanlık sistemi evrensel hukuk değerleri ile ele alınmakta, kuvvetler ayrılığının altı çizilirken; '' denetim ve denge'' mekanızmalarına da atıf yapıldığı görülmektedir...

Başbakan ile Cumhurbaşkanı'nın başkanlık modellerinde tam bir tenakus mevcuttur.Perde arkasında ki gizli rekabetin rövanşının ve kılıçların çekilmesinin seçim sonuna ertelendiği görülmektedir!....Cumhurbaşkanı söylemleri ile; Başbakan'ın açıkladığı seçim beyannamesinde ki Başkanlık modeline; '' TÜRK MODELİ'' ile ve denetimi yok sayan bir modelle cevap vermiştir.
FİL DEMEDEN FİL NASIL TARİF EDİLİR?

Partilerinden istifa eden milletvekili ve belediye başkanları için alkışlanacak öneri! Partilerinden istifa eden milletvekili ve belediye başkanları için alkışlanacak öneri!

Sayın Cumhurbaşkanı'nın tariflerinde bunun nasıl yapıldığı görülmektedir. Erdoğan savunduğu '' Türk Tipi Başkanlık Modeli'' nin şifreleri, GALATOPORT İHALESİNDE Danıştay'ın durdurma kararını gerekçe gösterdiği açıklamasında bütün çıplaklığı ile ortadadır. Bu açıklamayı analiz edebilmek için hukukçu olmaya da gerek yok zannediyorum!...

Cumhurbaşkanı'nın kafasındaki başkanlık modeli sistemine geçildiğinde; GEREK BÜYÜK İHALELER,GEREK HER TÜRLÜ SAVUNMA İHALELERİ gibi ihalelerde başkanın tasarrufuna müdahale edilemeyecek. Yargının ayak bağı olduğu vurgulanmaktadır. Erdoğan'ın başkanlık sisteminde bu gibi büyük ihaleler yargı denetiminin dışına bırakılacak... O halde bağımsız yargı ve hukuk devletlerinde ki kuvvetler ayrılığı ilkesi rafa kaldırılacaktır... Savunulan bu sistem, başkanlık sistemi olmaktan çok tek adam diktatörlüğünü çağrıştırmaktadır...Yani Sayın Cumhurbaşkanı'nın savunduğu başkanlık sistemi, YARGI DENETİMİNİ reddetmektedir!...

Halbuki dünyada,evrensel hukuk değerlerini , bağımsız yargıyı ve yargı denetimini yok sayan bir başkanlık sistemi yoktur. O halde savunulan ''Türk tipi başkanlık sistemi''; dünyada sayıları bolca görülen diktatörlüklerden birisi olabilir.Bu sistem tek bir kişinin tasarrufuna ve keyfiliğine yol açan bir OTOKRASİ olacaktır!...

Zihin arkasında saklanmaya çalışılan sistemin özellikleri insanlarımıza tam ve net olarak açıklanmamaktadır...Sistemin nihai hedefleri her seferinde halkın gözünden kaçırılmaktadır.Her taşın altında,12 yıl beraber çalıştıkları ve her istediklerini verdikleri paralel yapı söylemleri ile geçiştirilerek sorgulanmaktan uzak tutulmak istenmekte,bu yolla hedef şaşırtılmaktadır...

''YENİ TÜRKİYE ve BAŞKANLIK MODELİ'' denilen sistemin ne olacağı açıklandığında; halkın büyük çoğunluğunun kabul etmeyeceği bir gerçektir... Ancak kelime oyunları, algı yanılması ve satır araları ile dolaylı da olsa deşifre edilmektedir!...Belki de sistemin ne olduğundan sistemi savunanların bile tam bir bilgi sahibi olmadıkları gerçeği ortaya çıkmaktadır...

Türk Milleti'nin anlamak ve sormak istediği; Yeni Türkiye ne demektir?,Başkanlık sistemi ne demektir? sorgulaması yandaş medyanın güçlü propaganda taktikleri ile örtülmektedir... Halkın içerisinde bile akşama kadar ''Yeni Türkiye...'' diye bağıranların acaba yüzde kaçı bu gerçekleri bilmektedir diye kendimize sormadan geçemiyoruz.

Evrensel hukukun olmazsa olmazlarından olan, Yasama-yürütme- yargı kuvvet ayrılıklarını, AKP'nin Türk modeli başkanlık sisteminde kuvvetler birliği olarak kendinde hak görmesi,demokrasinin ruhuna aykırıdır.Demokratik iktidarlar kendilerini denetleyecek ve sınırlandıracak kurumların kontrolü altında olan iktidarlardır.Bu manada güçlü bir DENGE-FREN -KONTROL sistemi yok edilirse demokratik değil teokratik baskıcı ve zulmeden iktidar ya da başkanlık sistemi olur.İşte zulme dayalı bütün sistemlerde kuvvetler ayrılığı tek elde,tek adamda ve aynı gurupta toplanmaktadır!...

Bunu önlemenin tek yolu halkın cahil bırakılmasının önüne geçilmesidir.PLATON MÖ. 427-347 yılları arasında, 2500 yıl önce şunları söylemiştir:
''...Demokrasinin esas prensibi halkın egemenliğidir.Ama milletin kendini yöneteceklerini iyi seçebilmesi için yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır.Eğer bu sağlanamazsa demokrasiden,otokrasiye geçilebilir.Halk övülmeyi sever,onun için güzel sözlü DEMAGOGLAR kötü de olsalar başa geçebilirler.Oy toplamasını bilen herkesin devleti idare edebileceği zannedilir.Demokrasi bir eğitim işidir.Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur.Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da DİKTATÖRLER çıkar...'' 27.04.2017
Not:Bir sonra ki yazım ''AKP'nin Türksüz Anayasa Seçim Beyannamesi'' olacaktır.

Türk Ocakları
Ümraniye Şube Başkanı
AV.Faruk Ülker

Editör: TE Bilisim