AKP hükümetinin çözüm sürecine ilişkin yol haritasını yazılı olarak değerlendiren Şefkat Çetin, taslak metni ortaya çıkan yol haritasının, AK Parti hükümetinin çözüm süreci adıyla yürüttüğü PKK müzakerelerinde bölücülerin oyuncağı haline geldiğini bir kere daha gösterdiğini söyledi.

Çetin, “Terörist başının ayın onbeşine kadar yeni bir adım atılması için süre vermesinin ardından, AKP hükümetinin çözüm süreci için aceleyle çıkardığı taslak metin tam anlamıyla politikalarının iflasının ilanıdır. Anlaşılan odur ki, bebek katili emretmekte, AKP hükümeti her istenileni yerine getirmektedir. AKP hükümeti teröristbaşı ve örgütünün şantaj ve baskılarına teslim olmuş, iktidarda kalabilmek uğruna bölücü terörün bir tehdit olduğu gerçeğini gizlemeyi ve işbirliğini seçmiştir. Hükümetin ‘analar ağlamasın’ aldatmacasının arkasına sığınarak başlattığı PKK ile müzakerelerin iç yüzü bugüne kadar hep gizli tutulmuştur." diye devam etti.

"ŞEHİT VERİLEN İKİ EMNİYET MENSUBUNUN ÜZERİNDEKİ TOPRAKLARI KURUMADAN"

Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne kast eden bu kanlı örgütün gerçek yüzünün bir kere daha gösteren Bingöl’deki saldırıda şehit verilen iki emniyet mensubunun üzerindeki toprakları kurumadan, AK Parti hükümetinin yeni tavizleri masaya sürmesinin şehitlerin kemiklerini sızlattığına dikkat çeken MHP’li Çetin, aceleye getirildiği ve önemli bir hazırlığın ürünü olmadığı anlaşılan çözüm sürecine ilişkin 6 maddelik yeni yol haritası taslağının uygulanmasını imkânsız kılan içeriği dikkate alındığında, AK Parti’nin Türkiye’yi ciddi manada aldattığının anlaşıldığını vurguladı.
Çetin şöyle devam etti: "Aslında taslağın muhatabı PKK’nın yol haritasını nihayetlendirmek gibi bir niyet taşımadığı ve asıl amacının bu süreç içerisinde elde edeceği tavizlerle elini daha da güçlendirmeye çalıştığı çok açıktır. Taslakta yer alan ‘PKK’lıların sınır dışına çekilmesi’ maddesinin bugüne kadar uygulanamadığı, tam aksine terör örgütünün tarihinin en büyük katılımları ile militan ve silah bakımından gücüne güç kattığı bilinmektedir. Üstelik delik deşik olmuş güney sınırlarımızdan Irak’a ve Suriye’ye dilediği gibi geçen PKK’nın, hükümetin sözde çözüm sürecine uyarak sınır dışına çıktığına kim inanacaktır? Kanlı örgütün Suriye’de savaşabilmek için Türkiye’de ateşkes ilan ederek militanlarını kaydırdığını, sonra Irak ve Suriye’den Türkiye’ye yine kan dökmeye geleceğini bilmek için stratejik derinliğe sahip olmaya gerek yoktur."

"AKP BARZANİ’YE, BARZANİ SURİYE’DEKİ PYD’YE, PYD İSE PKK’YA SİLAH VERİRKEN.."

Yol haritası taslağının ikinci maddesinde öngörülen silahların bırakılması şartının uygulanabilir olmadığının, gerek şimdiye kadar bu konuda hiçbir adım atılamamış olmasından, gerekse IŞİD bahanesiyle devletler düzeyinde ve hatta neredeyse Türkiye’den örgüte yeni silahların temin edilmesinden anlaşıldığını ifade eden Şefkat Çetin, “AKP çözüm sürecinde vaat ettiği gibi, PKK’nın elinden silahları almak bir yana silahlanmalarında rol almaktadır. Üstelik AKP’nin bu yardımları yaparken milliyetçi ve muhafazakâr seçmen kitlesinden gizlemek için azami gayret gösterdiği Barzani’nin açıklamasından anlaşılmaktadır. AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle gizli tutulmasını isteyerek IŞİD’e karşı silah yardımı yaptığını açıklayan Barzani, kendilerinin de Suriye’deki PKK uzantısı PYD’ye silah gönderdiklerini söyleyerek saadet zincirlerini deşifre etmiştir. AKP Barzani’ye, Barzani Suriye’deki PYD’ye, PYD ise PKK’ya silah verirken, çözüm sürecinin silahların bırakılması şartına bağlanması anlamsız ve aldatmacadır.” görüşünü belirtti.

"BU PLANIN İLK DENEMESİNİ AKP HÜKÜMETİNİN HABUR’DA ELİNE YÜZÜNE BULAŞTIRDI"

MHP’li Şefkat Çetin, çözüm sürecinde atılacak adımlar arasında sayılan “Türkiye’ye dönüş” maddesinin, silah bırakmamış ve hiçbir zaman da bırakmayacağı bilinen PKK için uygulanmasında ciddi sakıncalara işaret etti.
Dönüşlerle ilgili yapılacak yasal düzenlemelerin, başarılı bir terörle mücadeleyle paralel olarak uygulanmadığı takdirde, teröristi galip devleti ise yenilmiş göstereceğine dikkat çeken Çetin, “Nitekim bu planın ilk denemesini AKP hükümetinin Habur’da eline yüzüne bulaştırdığı hatırlanacaktır. Ellerindeki kanlı silahları bırakmadan dağdan inen teröristin ayağına mahkemeleri götürerek tören düzenleyen zihniyet sayesinde, Habur rezaleti PKK’nın devlet karşısında moral üstünlüğü ele geçirdiği hayati hatalardan birisi olarak tarihlere geçmiştir.” hatırlatmasını yaptı.

"YENİ YOL HARİTASI, TERÖR BARONLARINA CESARET VERECEKTİR"

İYİ Partili belediye başkan adayı çekilerek Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı aldı İYİ Partili belediye başkan adayı çekilerek Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı aldı

Çetin, “Hükümetin daha önce defalarca denediği ve halen yürürlükte olan pişmanlık yasalarının terörle mücadeleye ve eve dönüşlere ciddi bir katkı sağlamadığı ortada iken, yol haritasında geri dönüşle ilgili alınacak kararlar başlığı altındaki muğlâk ifadeler akla genel affı getirmektedir. Bölücü terörün kaynağı ve çıkışına ilişkin gerçekler bilinmeden, meselenin salt bir terör eylemi olarak algılanması ve teröristi affedicince sorunun çözüleceği düşüncesi ne yazık ki çözüm yerine meselenin derinleşmesine yol açacaktır. AKP’nin PKK’ya sunduğu yol haritasına gizlediği genel af vaadi, bölücü terörü yok etmek yerine azdıracak, yeni terör baronlarına cesaret verecektir.” diye sözlerini sürdürdü.
Yol haritasının beşinci maddesinin, makul gibi görünmekle birlikte tek başına hiçbir işe yaramayacağının tecrübe edilmiş topluma kazandırmayı konu edindiğini belirten Çetin, şunları kaydetti: "Bölgedeki sorun ekonomik bir mesele olmaktan çoktan çıkmış ve bilhassa AKP döneminde siyasallaşmıştır. Meselenin özünde uluslararası güçlerin kontrolündeki terör örgütünün sözde Kürdistan’ı kurmak için insanlarımızı kandırması yatmaktadır. Kandırılmış bu insanlarımızı toplumumuza geri kazandırmak için devletin mutlaka bir programı olmalıdır. Ancak bölgedeki ayrılıkçılık fikrini ve terörü üreten-besleyen küresel emperyalist oyunu bozmadıkça ve bataklık kurutulmadıkça, kazandırılanlardan daha çok toplumdan kopuşlar olacaktır. O halde topluma kazandırmanın ön şartı, terörü destekleyen ve uygulayan unsurlarla mücadele ve yok edilmeleridir. Terörle mücadele edilmediği takdirde, teröriste hain gibi değil kahraman gibi muamele yapıldığı sürece topluma kazandırma projesinin uygulanması mümkün olmayacaktır."

"DAĞDAKİLERE ‘DÜZ OVADA SİYASET’ YOLUNU AÇMAKLA TÜRKİYE’DE KARDEŞLİK HUKUKUNUN KURULAMAZ"

Çetin, terör suçlularına aynı zamanda siyaset yolunu açmayı amaçlayan altıncı madde, bölücü teröristlere silahlı mücadeleye gerek kalmadan hedeflerine ulaşma fırsatı verdiğini belirterek, “Aslında AKP hükümetinin meselenin en başından itibaren bölücülüğü bir suç olarak görmediği ve meselenin terör kısmıyla ilgilendiği, ancak bu konuda da başarısız olduğu ortaya çıkmaktadır. Dağdakilere ‘düz ovada siyaset’ yolunu açmakla Türkiye’de kardeşlik hukukunun kurulamayacağı, tam aksine toplumdaki ayrışmanın ve milli birliğin tamirinin mümkün olmayacak şekilde zedelenmesine yol açacağı bilinmelidir. Türkiye’nin bölücü terör sorunu çok eski tarihlere dayanmakla birlikte, meselenin siyasallaşması, kitleselleşmesi, uluslararası ve sınır ötesi bir boyuta ulaşmasında AKP hükümetinin büyük payı vardır. İktidarda kalabilmek için çözemedikleri terör sorununa teslim olan bu hükümetin verdiği tavizler, bugün Türkiye’yi hiç olmadığı ölçüde bölünme tehlikesiyle karşı karşıya getirmektedir. ABD’nin terörizmle mücadele için küresel bir savaş yürüttüğü göz önünde dururken, AKP’nin teröristlerle oturduğu pazarlık masasından bir türlü kalkamamasının faturasını bu milletin bir gün çok ağır ödemesinden endişe ediyoruz.” görüşünü aktardı.

"AKP’NİN HÜKÜMET KOLTUĞUNDAN KALKMASININ ZAMANI GELMİŞTİR"

Çetin sözlerine, “Türkiye için IŞİD, El Kaide, El Nusra, Hizbullah gibi uluslararası terör örgütlerinden daha büyük bir tehdit oluşturan PKK’ya karşı mücadele yeterliliğini gösteremeyen, pazarlık masalarından kalkamayan AKP’nin hükümet koltuğundan kalkmasının zamanı gelmiştir. Dışişleri Bakanı olduğu dönemde dış politikayı perişan eden ve Türkiye’yi sıfır komşuya mahkûm bırakan Ahmet Davutoğlu, tayin edildiği Başbakanlık makamında dış politikadaki performansını aratmayacağa benzemektedir. Belli ki kucağında bulduğu çözüm sürecinde gelinen noktanın vahametini ancak idrak eden Davutoğlu, bu süreçten geri dönüşün dahi ülkeyi riske atacağını sık sık ağzından kaçırmaktadır. Türkiye’yi etnik ve mezhepsel ayrışmaya sokan AKP politikaları, kimilerinin farkında olmadığı Irak ve Suriyelileşmenin baş sorumlusudur. Uyarılmış bunca alt kimliğin sokaklara inmeye başladığı bir dönemde izlenen hatalı politikalardan getirdiği risk büyüktür ancak ileriye doğru ısrarın sonucunun Türkiye için bir felaket olacağı ise çok açıktır.” diye devam etti.

"AKP’NİN İDARE ETTİĞİ DEVLET BU SINAVDAN GEÇEMEMİŞTİR"

Ayrıca son günlerde Ayn el Arab (Kobani) bahanesiyle Türkiye’nin maddi ve manevi değerlerine yapılan saldırıların vandalizm olarak gösterilmesinin, saldırganların kimliğini ve niyetini gözlerden kaçırmaya hizmet eden bir algı operasyonu olduğunu vurgulayan MHP Genel başkan Yardımcısı Çetin,
“Sokaklarımızı, binalarımızı, araçlarımızı yakıp yıkan, bayrağımıza ve kutsallarımıza kirli ellerini uzatanlar Türkiye’ye ihanet içindeki bölücü akımın tesirindeki terör heveslileridir. Türkiye Cumhuriyeti’nin fikri kurucularından Ziya Gökalp’ın Diyarbakır’daki müzesine tahammül edemeyerek yakan zihniyete vandal demek yetmez, bunlar Türklerin ve Kürtlerin yaşama haklarına ve kardeşliğine düşman bir ihanet şebekesidir. Devlet otoritesinin zafiyete uğratılmasını fırsat bilerek meydanlara dökülen hainlerin uzun yıllardır hazırlığını sürdürdükleri kalkışma için Türkiye görülmedik bir büyüklükte test edilmiş ve AKP’nin idare ettiği devlet bu sınavdan geçememiştir. Sevindirici olan ise Diyarbakır’da yakılan Gökalp müzesini, belediyenin gelmeyen itfaiyesi yerine çevrede yaşayan insanların seferber olarak söndürmeye çalışmasıdır.” açıklamasında bulundu.

Editör: TE Bilisim