CHP, daha düne kadar MHP’nin eski lideri Alparslan Türkeş’i “faşist ve katil” olarak niteliyordu. Aynı CHP, bugün oy alabilmek için tükürdüğünü yalayarak Türkeş’in evine gitti.
Cinayet üzerinden rant devşiriyorlardı
Özellikle, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun sol görüşlü kayın pederi Ümit Kaftancıoğlu’nun öldürülmesi, CHP’lilerin yıllardır gündemde tuttuğu bir hadiseydi. Türkeş’in, Ümit Kaftancıoğlu’na ait bir kitabı göstererek, “İşte böyle komünizm propagandası yapanlar da var” ifadesini kullanmasının ardından Kaftancıoğlu’nun öldürülmesi, CHP’lilerin yıllardır Türkeş’e saldırma nedeniydi. CHP, yıllardır bu cinayeti kullanarak Alparslan Türkeş ve MHP’ye karşı bir mağduriyet algısı oluşturuyor ve siyasi rant devşiriyordu.
Ümit Kaftancıoğlu’nun oğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun eşi Ali Naki Kaftancıoğlu da, daha birkaç yıl önce verdiği bir röportajda Alparslan Türkeş’i hedef alarak şunları söylemişti:
“Ben babamın katillerini çok fazla suçlamıyorum. Onlar ülkücü, eğitimsiz, Muhsin Yazıcıoğlu, Alparslan Türkeş, Yılma Durak gibi isimler tarafından dolduruşa getirilmiş kimselerdi. CIA gibi yurt dışı kaynaklı güç odakları tarafından desteklenen Abdullah Çatlı gibi pis işlere bulaşmış bir elleri cinayet, bir elleri eroin ve kara parayla gezen kişilerdi. Asıl onların cezalandırılması, bunları destekleyen güç odaklarının ifşa edilmesi gerekirdi”
Şimdi de barış edebiyatı yaparak rant devşirmeye çalışıyorlar
CHP’liler şimdi de barış edebiyatı yaparak göz boyamaya çalışıyor. Ziyaretin ardından çıkan tartışmalarda CHP’lilerin hedef tahtasına oturttuğu Canan Kaftancıoğlu, söz konusu görüşmeye dair bir açıklama yaptı. Kısa Dalga Podcast’te yayınlanan bir programa konuk olan Kaftancıoğlu, ziyarete dair şunları söyledi:
“Benim kayınpederim Ümit Kaftancıoğlu öldürülmeden iki gün önce Alparslan Türkeş, ‘Aramızda Ümit Kaftancıoğlu gibi vatan hainleri var’ demişti. Ben siyaseti, acıları yarıştırarak değil, acıları ortaklaştırıp barıştırarak, bir daha kimse bunları yaşamasın diye yapıyorum. Dolayısıyla acılar üzerinden ortaklaşılacak her türlü siyaseti yaparım. Bu haliyle kişisel bir rahatsızlık duymuyorum. Ama Alevi vatandaşlarımızın, aslında hepimiz için, Maraş Katliamı’nda yaşananların, o travmanın tekrar yaşanmaması gerektiğini, bir sağaltma ihtiyacının olduğunu biliyorum. Öyle bir güne denk gelmesindeki Alevi vatandaşların hassasiyetlerini anlıyorum. Genel başkanımızın da ifade ettiği gibi nefreti körükleyen değil, toplumsal olarak barışacak, uzlaşacak bir siyasi iklim yaratmamız gerektiğini düşünüyorum. Daha önemlisi, mafya bozuntusu tehdit ettiğinde Seval Hanım çıkıp genel başkanımıza desteğini açıkladı. Bu çok kıymetli bir şeydir.”
