Adil bir seçim olsun millet iradesi yok sayılmasın Adil bir seçim olsun millet iradesi yok sayılmasın
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 1 Kasım seçiminin olağanüstü şartlarda yapıldığını söyledi. Demokrasinin tüm kural ve ölçülerinin çiğnendiğini belirten Bahçeli, “AKP ne yapmıştır da 4 ay 23 günde 4 milyon 794 bin 515 ilave oy kazanmıştır? AKP’ye, CHP’ye, HDP’ye ve diğerlerine oy veren vatandaşlarımıza şüphe yoktur ki hürmet ediyoruz. 7 Haziran’da bizi destekleyen, 1 Kasım’da bizden kopan kardeşlerimizin tercih ve kararını da saygıyla karşılıyoruz. Ve onların istemeye istemeye de olsa başka partilere oy verdiklerini düşünüyoruz. Dünyanın neresinde, 4 ay 23 günde siyasi tutumlar bu kadar keskin ve radikal şekilde değişmiş veya dönüşmüştür? AKP’nin yüzde 49,5 oy oranı, bizim bilemediğimiz, göremediğimiz hangi icraat ve politikaların mükâfatıdır? Türkiye huzur mu bulmuştur? Terör sonlanmış, asayiş ve güvenlik mi sağlanmıştır? İşsizlik bitirilmiş, yoksulluk önlenmiş, yolsuzlukların üzerine mi gidilmiştir? Allah için söyleyiniz, 4 ay 23 günde AKP neyi başarmıştır da tek başına iktidar olmaya hak kazanmıştır?” diye konuştu.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde partisinin 26. dönem ilk grup toplantısında konuştu. Milliyetçi Hareket Partisi’nin 7 Haziran’da yüzde 16,29 oy oranı, 7 milyon 520 bin oy sayısı ve 80 milletvekiliyle TBMM’de temsil edilme hakkını kazandığını belirten Bahçeli, “Ne var ki 1 Kasım’da beklentilerin altına düştüğümüz, oy ve milletvekili sayısında gerilediğimiz açık bir gerçektir. Yüzde 11,90 oy oranı, 5 milyon 694 bin 136 oy sayısı ve 40 milletvekiliyle 26. dönem TBMM’de elbette milletimizin verdiği muhalefet görevini en iyi şekilde yapacağız. Her şeyden önce türlü iftira ve yıkıcı propagandaya rağmen yanımızda kaya gibi duran, partimize desteklerini esirgemeyen aziz vatandaşlarıma teşekkür ediyorum.” dedi.

1 Kasım’da aldıkları neticenin bir başarı olduğu iddiasında olmadığını kaydeden Bahçeli, “Ancak mağlup da olmadığımıza yürekten inanıyorum. Elbette seçim sonuçlarını etraflıca inceliyor, analiz ediyor, milli iradenin kararına da saygı duyuyoruz. İyi niyetli, yapıcı, ön ve ufuk açıcı değerlendirme ve eleştirilere kulağımızı kapatmıyoruz. Hatta bunları faydalı görüyoruz. Daha iyisini yapmak, daha iyisini sağlamak, hedeflediğimiz başarıyı yakalayabilmek için kuyumcu titizliği ve soğukkanlılıkla çalışmalarımızı sürdürüyor, 1 Kasım’ı tüm yönleriyle yorumluyoruz.” ifadelerini kullandı.

1 Kasım seçiminin olağanüstü şartlarda yapıldığını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti: “Demokrasinin tüm kural ve ölçüleri çiğnenmiştir. Üzerinde ısrarla durmamız gereken öncelikli soru şudur: 7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar Milliyetçi Hareket Partisi ne yapmamıştır da 1 milyon 825 bin 870 vatandaşımızın desteğini kaybetmiştir? Cevabını aradığımız bir diğer soru da, AKP ne yapmıştır da 4 ay 23 günde 4 milyon 794 bin 515 ilave oy kazanmıştır? AKP’ye, CHP’ye, HDP’ye ve diğerlerine oy veren vatandaşlarımıza şüphe yoktur ki hürmet ediyoruz. 7 Haziran’da bizi destekleyen, 1 Kasım’da bizden kopan kardeşlerimizin tercih ve kararını da saygıyla karşılıyoruz. Ve onların istemeye istemeye de olsa başka partilere oy verdiklerini düşünüyoruz. Ancak Türkiye’de ne değişmiştir? Yorulmuş, hantallaşmış, çürümüş, Türkiye’yi rezil etmiş AKP’nin tek başına iktidar olmasının sosyolojik ve siyasi dayanaklarını nasıl görmek ve anlamlandırmak lazımdır? Dünyanın neresinde, 4 ay 23 günde siyasi tutumlar bu kadar keskin ve radikal şekilde değişmiş veya dönüşmüştür? AKP’nin yüzde 49,5 oy oranı, bizim bilemediğimiz, göremediğimiz hangi icraat ve politikaların mükâfatıdır? Türkiye huzur mu bulmuştur? Terör sonlanmış, asayiş ve güvenlik mi sağlanmıştır? İşsizlik bitirilmiş, yoksulluk önlenmiş, yolsuzlukların üzerine mi gidilmiştir? Allah için söyleyiniz, 4 ay 23 günde AKP neyi başarmıştır da tek başına iktidar olmaya hak kazanmıştır?”

MEHMETÇİKLERE SATAŞAN, SÖVÜP SAYAN PKK’LI KALABALIKLAR BAŞKA BİR COĞRAFYADA DEĞİL, BİR TÜRK ŞEHRİ OLAN DİYARBAKIR’DADIR

7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar yaşanmadık rezalet kalmadığını ifade eden Bahçeli, “7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar Türkiye şiddet diline, nefret salgınına, hıyanet kapanına resmen, alenen hapsedilmiştir. Bakınız Diyarbakır Silvan’da 12 gün boyunca sokağa çıkma yasağı uygulanmıştır. Silvan’ı Kobani’ye çevirmeye çalışan, bu ilçemizi terör kuşatmasına alan hainlerin provokasyonları tüm iğrençliğiyle görülmüştür. Yasak biter bitmez geri çekilen Mehmetçiklerin, kaldırımlarda biriken terör yandaşlarının hakaret ve saldırılarına maruz kalması herkes gibi bizi de kahretmiştir. Türk askeri tutsak düşmemiş, esir kampına alınmamıştır. Hayırdır beyler, düşman vatanı ele geçirdi de askerlerimizi taciz ve tahrike yeltendi de bu faciayı aziz millet mi bilmiyor? Mehmetçiklere sataşan, sövüp sayan PKK’lı kalabalıklar başka bir coğrafyada değil, bir Türk şehri olan Diyarbakır’dadır. Kahramanlarımızı bu aciz duruma düşürenlere, askerlerimizi işgalci gibi gösterenlere, dahası olan biten alçaklıkları sineye çeken köksüzlere yazıklar olsun, yedikleri içtikleri de haram olsun diyorum.” ifadelerini kullandı.

“Erdoğan, Antalya’da yapılan G20 Zirvesi’nde gülücükler saçıp sanki dünyayı kurtarmış, sanki fethe çıkmış mağrur adam pozları verirken, Türkiye elimizden kayıp gitmektedir.” diyen Bahçeli, şunları söyledi: “Bu ne şuursuzluktur? Başkanlık için prova yapan, yüzde 49,5 oy almış yamalı ve yaralı Davutoğlu’nu kızağa çekip ortalıkta görünmesine müsaade etmeyen Erdoğan’ın ülke gerçeklerinden haberi yoktur. Antalya’da görünmez hale gelen Davutoğlu ise sanki rüya âlemine, sanki kış uykusuna dalmıştır. Kendilerinde olmayan hasletlerden yüzü kızarmadan bahsetmektedir. Neymiş, 1 Kasım’da tek başına iktidara gelmelerinin nedeni samimiyetmiş. Neymiş kaybeden yokmuş, Türkiye kazanmış, millet kazançlı çıkmış. Yandaş kalemler; aklını, zekasını ve insafını kiralamış sözde aydınlar 1 Kasım’a öyle anlamlar yüklemiş, öyle tanımlar getirmiştir ki duyan herkes pes doğrusu demiştir. Lütfen şu sözleri vicdan terazinizde tartınız: '1 Kasım’da Ankara’dan yönetilme iradesi kazanmış. Yeni bir anayasanın, vesayet odaklarınca engellenmesine karşı duruş kazanmış. Başkanlık sistemiyle istikrarlı bir yönetim ve reformlara devam isteği kazanmış.' 1 Kasım’dan sonra yeni anayasa ve başkanlık sisteminin gündemin zirvesine oturması boşuna değildir. HDP’nin, başkanlık sistemi dahil tüm modeller tartışılabilir demesi tesadüfi görülmemelidir. Ve pazarlıklar kızışmaktadır. AKP’nin başkanlık sistemini kapsayan yeni anayasa hazırlığı içinde olduğu, al ver sürecinin devreye alındığı anlaşılmaktadır.”

Editör: TE Bilisim