AK Parti Genel Başkanı Başbakan Erdoğan, AK Parti grup toplantısında milletvekillerine seslendi. Başbakan Erdoğan, AK Parti grup toplantısı konuşmasında oldukça sert ifadeler kullandı.

İşte Başbakan Erdoğan'ın AK Parti grup toplantısı konuşmasından satır başları:

Mersin Akdeniz ve Toroslar ilçelerinde hangi güç kazanacak? Mersin Akdeniz ve Toroslar ilçelerinde hangi güç kazanacak?

SAMARAS'LA GÖRÜŞME

- Yunanistan Başbakanı Samaras ile Doha'da görüştük. Bu süreç içerisinde Yunanistan ile olan ilişkilerimizi değerlendirdik. 5 Mart'ta ÜDİK toplantısını Ankara'da yapacağız ve bu toplantı iki ülke arasında bir bakanlar kurulu toplantısı gibi olacak. Bu toplantıda da Türkiye Yunanistan ilişkilerini ele alacağız.

- Yunanistan Başbakanı'na son dönemdeki Batı Trakya'daki Müslüman toplumuna yapılan muameleler konusundaki görüşlerimizi ifade ettik. Yunanistan'da azınlıklara yönelik olumsuz bazı gelişmeler oldu. Çift dilli anaokulu konusu hassasiyetini koruyor. 240 imamın atama yoluyla görevlendirmesi kararı bölgede gerginliği arttırdı.

- Biz Patrik konusunda bu kadar hassas davranırken Yunanistan'ın azınlıklara yaptığı uygulamaları hakkaniyetli bulmuyoruz. Biz Patriği atamıyoruz, öyleyse oradaki baş müftümüzün atanması kabul edilebilir değildir. 240 imam meselesi olmak üzere son dönemdeki uygulamaların çözülmesini arzu ediyoruz.

KABİNEDE REVİZYON

- Kabinede gerçekleşen tazelenmeye yönelik hafta içi bir televizyon programında paylaşmıştım. Buradan da tekraren paylaşmak istiyorum. 2002 sonunda kurduğumuz ilk AK Parti hükümetinden bu yana bakanlar kurulunda yaptığımız değişiklikler bir ödüllendirme ya da cezalandırma anlayışıyla yapılmamıştır. Millete hizmetten başka hiçbir kriter taşımayan bir hükümetiz. Biz bakanlar kurulunu hiçbir zaman birilerine makam tahsis etmek için oluşturmak. Bizim için en büyük makam millete hizmetkâr olma makamıdır.

- Makamların geçici olduğunu baki kalanın hizmet olduğunu aklımızdan çıkarmamız gerekir. 324 kişilik bir gruba sahip olan partimiz 25+1 kadronun içinde herkesi bakan yapma imkânına sahip değildir.

-En öncelikli kriterimiz arkadaşlarımız arasındaki bölgesel ve kendi alanındaki liyakatini değerlendirerek çalışıyoruz. Bakanlar kurulundaki revizyon bir bayrak değişiminden başka bir anlam taşımıyor. Görevlerini devreden arkadaşlarımızın başarısız olduğu sonucunu çıkarmak isabetsizdir. Değişen bakanlarımız çok başarılı çalışmalar sergilemişlerdir.

BAHÇELİ'YE YİNE SERT ÇIKTI

- Burada yavru muhalefetin lideri kalkıp bir tespitte bulundu. Filanca bakan çok gayretliydi gibi onun görevden alınması noktasında taziyelerini bildiriyor. Hayırdır sen zamandan beri bizim ekibimize sizden övgüler gelmeye başladı? Bahçeli nerede durduğunu çok iyi tespit etsin ve niyet okuyuculuğunu bıraksın. Onun tavsiyelerine ihtiyacımız yok. Bahçeli bizi bizden daha iyi bilemez. Bugüne kadar bu işlerden nasibini almak çok önemli bir şey. Dert başka ama. Dert bu ifadeleri kullanmak suretiyle AK Parti arasında soru işaretleri oluşturabilir miyim? Senin buna gücün yetmez.

ANA DİLDE SAVUNMA

- Bunun adı ana dilde savunma değil, sanıkların kendilerini en iyi ifade ettikleri dilde savunmadır. İstedikleri dilde tercüman aracılığıyla savunma yapacaklar. Bu işin literatürünü bilmeyenlerle bu işi yürütüyorlardı. Eğer sanık istiyorsa istediğini getirecek. Mahkemenin de kendi yetkili tercümanı olacak. Bu işler gelişmiş ülkelerde böyle yapılıyor. Biz olması gerekeni yapıyoruz. Televizyonlarda bazı köşe yazarı denilen tipler bunu hakaretle eleştirirken AK Parti iktidarının çok geride olduğunu söylerken bunlar hadlerini bilmiyorlar. AB üyesi ülkelerin bizden daha ileri olduğunu söylüyorlar. Nereleri ileri? Teröristleri koruma altına alıyorlar.

- Her şeyden önce dik duruş çok önemli. Türkiye filanca uluslararası şöyle not vermiş diyerek yolumuza devam etmiyoruz, insani değerlere bakıyoruz. Dünyada en demokratik ülke neresidir diye araştırın sonra oralarda neler dönüyor bir bakın. Bunların görüp bilenler anlar.

- Türkiye'de teröre yardım ve yataklık yapanların bazıları elinde basın kartı şu anda cezaevinde. Basına karşı bizim olumsuz yaklaşımımızın olduğunu iddia ediyorlar. Önce Türkiye'deki gelişmeleri olumlu bulan bazı uluslararası kuruluşlar bir yerlerden talimat alıyorlar gelişmeleri olumsuz yazıyor. Ama haber kaynakları sakat. Biz kendi bağımızı kendimiz keseriz.

- Artık belirli şartları taşıyan hasta mahkumların infazı iyileşene kadar ertelenebilecek. Bunu eleştirenler var. Kapalı cezaevi mahkumları eşleriyle görüşebilecekler. Biz bir mahkumun sadece şahsının hükümlü olması gerektiğini düşünüyoruz. Neden ailesi de aynı cezayı çeksin? Bu gelecekte AK Parti'nin hayırla yad edilmesini getirecektir.

- TBMM'de bu konu görüşülürken aynı samimiyetsiz üsluplar görüldü. Tüm muhalefet partileri ortamı gerdi. Şimdi 4. yargı paketi gelecek. Bu yargı paketlerinin ötesinde en önemlisi yeni anayasa çalışmaları. Anayasa çalışmalarının Mart sonunda bitmesini TBMM Başkanımız da istedi. Mart'a kadar bitmemesi halinde AK Parti'nin anayasa tasarısını halkımıza sunacağız. Parlamentodan beklediğimiz desteği aldığımız anda milletimize gideriz.

CHP'DEKİ KARIŞIKLIK

- Biz rakibimiz de olsa başka partilerin acziyet ve iç karmaşasına girmesini istemeyiz. CHP'nin içine düştüğü durumla ilgili olarak bazı değerlendirmeler yapmak zorundayım. CHP Genel Başkanı Çin'e ziyaret gerçekleştirdiği sırada bir CHP'li gitti Paris'te öldürülen PKK'lıların ailesine ziyarette bulundu. Aynı milletvekili Ege'de etnik temizlik yapıldığı konusunda gerçek dışı bir iddiada bulundu. Ben CHP liderine bir çağrıda bulundum. CHP, milliyetçi midir? Ulusalcı mıdır? Liberal midir? diye sormuştum. CHP herkesin farklı ciddi zihin tutulması yaşayan bir parti haline geldi.

- CHP'nin üye olduğu Sosyalist Enternasyonal Esad rejimini gayri meşru görürken CHP'liler Baas partisiyle kol kola hareket edebiliyor. Bir milletvekili Türklerle Kürtler eşit değildir diyebiliyor. CHP çark eden, halden hale rekor sürede geçen bir hale dönüştü. Bizim mahallemizde de Kasımpaşa’da da mahallenin en yaramaz çocuğunu annesine şikayet ettiğinizde annesi benim çocuğum öyle şey yapmaz derdi. CHP son dönemde hukuki her tasarrufa benim çocuğum öyle şey yapmaz mantığında yaklaşıyor.

AVUKAT HAKKI SAVUNUR TERÖRÜ DEĞİL

- Kılıçdaroğlu'na göre CHP'ye yakın olup da yargılananlar masum. Bir apartman dairesinde gecenin yarısında avukatla toplanıp 11 çelik kapılı bir yerde ne iş görür. Bu kapıların ardında acaba neler yapılıyor? Bu çelik kapılar açılamıyor. Bir yandan kaynak testerelerle açılmaya çalışıyor, bu güvenlik nereden girilecekse oradan giriyor. İçerde ne isterseniz var. Sahte kimlikler, yakılmak istenen belgeler... Dışarda da bazı avukatlar onlarla ilgili avukatlara müdahale edilemez diyorlar. Bunlar teröre yandaşlık yapıyorsa edilir. Hakkı hukuku savunur avukat terörizmi değil.

- Biz bunları kararlılıkla sürdüreceğiz. Hak hukuk ne diyorsa o.

PEKİ, TAZİYEYE GİDEN VEKİLİNİ NEDEN AZARLADIN?

- Bir baba kızlarının ardından ben kızımı istiyorum diye feryat ediyor. Kızlarını terör örgütüne kaptırmanın acısını yaşıyor. Ama CHP genel başkanı pervasız davranıp bu terör örgütü operasyonunu pervasızca eleştiriyor. Ergenekon nerede üye olacağım diyordu, yakın zamanda nerede bu DHKP-C gidip üye olacağım der. Peki, neden PKK'lılara taziyeye giden vekiline ayar veriyorsun? Üzüm üzüme baka baka kararır.

- Bir milletvekili çıktı aşırı sağı bile kendisine hayran bırakacak bir ifade kullandı. Güya profesör. İnsanları kafataslarına göre ayrımcılığa başladı. Siz dün neyseniz, bugün de aynısınız.

- Ben daha önce kimin Hitler'le muhabbet içinde olduğunu anlatmıştım. Kendi milletvekillerinin hezeyanlarını bize Hitler benzetmesi yaparak kapatan Kılıçdaroğlu'na bu manşetleri ithaf ediyorum. Cumhuriyet gazetesi, 'Milli şefimizle Führer arasında samimiyet' Halep oradaysa arşın AK Parti grup salonunda. 22 Mayıs 1932 yine Cumhuriyet gazetesi, 'Kemalist Türkiye'den Faşist İtalya'ya selam'. Ben size belgelerle konuşuyorum.

MHP VE CHP YUMURTA İKİZİ

- Bugünkü CHP ile 60 yıl önceki CHP arasında fark yok. CHP’nin genlerinde ayrımcılık var. MHP'de aynı şeyi söylüyor. Bunlar yumurta ikizidir. Bu millet bu topraklar üzerinde böyle anlayışa geçit vermez. Bu topraklar Yunus Emre'nin ana sütü ile sulanmış topraklardır. Bu topraklar fitneyi husumeti yaşayan topraklar değildir.

- Ben asabiyet dediğimde bazı aklı evveller bunu kızgınlık olarak anlamışlar. 1920'de TBMM'nin açılışından bir hafta sonra ırklar ve kavimler üzerine yapılan tartışmanın ardından Gazi Mustafa Kemal, "Efendiler meselenin bir daha tekerrür etmemesi ricasıyla bir iki noktayı aktarmak isterim. Burada meclisi alanızı teşkil eden zevat yalnız Türk değil, yalnız Çerkez değil, yalnız Kürt değil, yalnız Laz değil, fakat hepsinden mürekkep İslam'ın unsurlarıdır. Samimi bir mecmuadır" dedi. Daha 1920'de meseleye son nokta konarken kendisini Atatürk milliyetçisi olarak gösterenlerin bir ırkın diğerine üstünlüğünü ifade etmeleri çok büyük talihsizliktir.

- Bu ırkçı yaklaşımı sürdürenler benim aziz milletimden teveccüh göremeyeceklerdir. CHP sosyal demokrat görünüp ırkçılığı içinde barındırırken BDP de solcu görünüp etnik kimlik üzerinden siyaset yapabiliyor. Bu topraklar faşizme hiçbir zaman geçit vermedi. Bizim kaynaklarımız, referanslarımız bellidir. “Arap'ın Acem'e Acem'in de Arap’a üstünlüğü yoktur” diyen Hz. Peygamber'i anlamayanlar Yunus Emre'yi Mevlana'yı anlamayanlar hiç olmazsa şehitliklere baksınlar, belki bir şey öğrenirler.

Editör: TE Bilisim