Demokrat Parti Yomra belediye seçimlerinde iddialı Demokrat Parti Yomra belediye seçimlerinde iddialı
 Geçmişte cemaat ile falanca görüştü, filanca görüştü diyerek namuslu ve şerefli insanlara suç isnadı çabaları gayri ahlakidir. Hümanist duygular ve dini hassasiyetler nedeniyle muhafazakar sağ cenahtan herkes cemaate yakın durmuşlar, devşirilenlerden emin olunanlar ise çarkın dişlisine eklenmişlerdir. Yani cemaat "Sağın rahminde büyüyüp, siyasal İslam'ın öncülüğünde tarihi ihanetini gerçekleştirmiştir".
...
Cemaat "Sağcı olmayan Türk milliyetçilerini'' hiç sevmemişler, aralarına bile almak istememişlerdir. (Sağcılık tamamen başka bir şey. Kendimi hiç bir zaman sağcı olarak tanımlamadım) Çünkü Türk milliyetçilerinin "Turan ülküsü" misyonları doğrultusunda; ''Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'' aynı coğrafya üzerinde benzer çalışmaları yapıyordu. Yani Türk Milliyetçilerinin bu manada duygularını tatmin edip, kendilerini ait hissedebilecekleri bir sivil toplum örgütleri zaten vardı. Dolaysıyla, Türk milliyetçilerine karşı hasım olmalarının temelinde biraz da aynı coğrafya üzerinde etkin olma misyonundan kaynaklanan kıskançlık söz konusuydu. Bu anlamda cemaat bazılarını yeni mağdur etmiş olsa da; Türk milliyetçilerini kırk yıldır mağdur ediyorlardı. ''cemaat medyası''nda kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan hiç bir kimseye iş verilmemiştir. Sol veya CHP ise sadece siyasi rant için cemaatin o anki potansiyel gücünden yararlanmak istemiştir. Ecevit'in cemaat ile ilişkisi ise tamamen ''Hümanist düşüncelerinden kaynaklanan, şairane hislere dayanır''. Aslında o aralar rahmetli Ecevit'in ''Ortamı bulmak'' gibi de bir çabası vardır. Merve Kavakcı'ya karşı tutumu da; din karşıtlığı veya mağduriyetine karşı duyarsız oluşu değil; bugün de çok iyi gördük ki Siyasal İslamcılara geçit vermemeye yönelik bir tepkiydi.
...
Dolayısıyla cemaat üzerinden doğrudan yaşanan ihanetin müsebbibi olarak görebileceklerimiz; Türk devleti ve milleti yaşadığı sürece hesabını illaki sormamız gerekecek olanlar; cemaatin "Ticaret ve ihanet" kategorisinde olanlar ile cemaate 28 Şubat sürecinden sonra "Gelin beraber olup önce iktidar, sonra muktedir olalım; askeri ve cumhuriyetçi vesayeti ortadan kaldıralım, her ikisinin de defterini dürelim" şeklideki; eşeğin aklına karpuz kabuğunu sokanlardır.
....
Yani demem o ki; asıl milad "Eşeğin aklına karpuz kabuğunun sokulduğu; yani cemaatin fetö sürecine davet edildiği, evrildiği tarihtir". Bu da takriben 2001-2002 yıllarına tekamül eder. Özellikle 2002 yılından 2013 yılına kadar kandırılanların vebali AKP hükumetlerine aittir. Çünkü devlet ve yönetenlerinden teşvik gören her kurum, kuruluş, cemaat en güvenilir ve sağlam demektir. Eğer sıradan vatandaş çocuğunu Anadolu'da özel bir yurda kayıt ettirmek üzere yola çıkmışsa ve o arada da TV'den "Hocam bitsin bu hasret, artık gel gayri" diyen övgüleri dinliyorsa; elbette ve hiç tereddütsüz çocuğunu ''cemaat'' yurduna kayıt ettirecek; belki daha sonra toplantılarına katılacak, kurbanlarını bağışlayacak, bağış yapacaktır. Şüphe etmek ne mümkün; boru değil bakan, başbakan hatta cumhurbaşkanı teminatı var ortada; A Haber spikeri de bangır bangır ''Muhterem Hoca efendi'' başlığı ile haberleri sunuyorken...
...
2013 yılında "Kutsal ittifak"ın kendi aralarındaki ''Muktedir olma'' savaşından sonra cemaat ile ilişkisini sürdüren herkes bilerek ve isteyerek sürdürmüşlerdir ve hepsi de haindir.
Mehmet Soral

Editör: TE Bilisim