Adil bir seçim olsun millet iradesi yok sayılmasın Adil bir seçim olsun millet iradesi yok sayılmasın
Kurucusu olduğu AK Parti’nden daha önce istifa ederek ayrılan Dengir Mir Mehmet Fırat, Mersin’den milletvekilliği aday adaylığı talebiyle HDP’ye katıldı. Açıklamalarında HDP’nin baraj sorunu bulunmadığını, kendisine göre yüzde 15’in altında yada üzerinde olacağını belirten Fırat, mecburiyetten aday adayı olduğunu ifade ederek, Allah bir partiye de 400 milletvekilini nasip etmesin temennisinde bulundu. Fırat, Kürt sorunun denen şeyin eşit vatandaşlık sorunu olduğuna işaret ederek, vatandaşın temel hak ve özgürlüklerinin hiç kimse ile pazarlık edilemeyeceğini ve referanduma sunulamayacağını söyledi.

HDP genel merkezine gelerek HDP’ye katılımını ilan eden Dengir Mir Mehmet Fırat, burada basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu çok kritik durum nedeniyle bir nevi mecburiyetten yeniden siyasete dönme kararı aldığını anlatan Fırat, “Son zamanlarda özellikle 2011 seçimlerinden sonraki gelişmelere baktığım zaman Türkiye’de yaşamaya karar vermiş bir vatandaş olarak kendimi kaygılandıran gelişmelerin varlığını üzüntü ile izlediğini anlattı.

“AK PARTİ’NİN PROGRAMINA AYKIRI DAVRANILDI”

Fırat, AK Parti’den ayrılma sürecine giden sebeplere değinerek, şöyle devam etti: “Özellikle anayasa çalışmaları sırasında AK Parti’nin önerilerine dikkat ettiğim zaman 2007 yılındaki anayasa çalışmalarının başında bulunmam nedeniyle ve o gün ki zihniyeti, AK Parti’nin yaklaşımını çok iyi bildiğim için sonradan yapılan çalışmanın AK Parti programına uymadığını ve bizim AK Parti’yi kurarken bir sosyal kontrat olarak nitelendirebileceğimiz programa aykırı olacağını gördüm.”

“SİSTEMLERİN NİRENGİLERDEN EĞER ŞAŞARSANIZ…”

Başkanlık sistemi olarak ortaya sunulmak istenen şeyin aslında bir hukukçu olarak kendilerine anayasa hukukunda öğretilen Başkanlık sistemiyle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını vurgu yapan Dengir Mir Mehmet Fırat, “Sistemlerin nirengilerden eğer şaşarsanız bugün yaşamış olduğumuz bozuk olan parlamenter sistemin neticelerini yaşarsınız. Sunulan şeye bakıldığı zaman; tamamen kuvvetler ayrılığını esas alan Başkanlık sisteminin kuvvetler birliği şekline dönüştürüldüğünü orada görmek beni şahsen tedirgin etti. Bir yerde partili cumhurbaşkanı olarak yasama meclisini belirleyeceksiniz. Öbür yandan yönetimi, idareyi yöneteceksiniz ve bir yandan da sizi denetlemekle görevli olan yargıyı kendinize bağlayacaksınız. Bunun adı hiçbir şekilde demokrasi olamaz, Başkanlık sistemi olamaz. Bunun adı diktatörlüğe doğru eğilim gösterebilecek bir anlayışı ifade ediyordu.” diye devam etti.

“CUMHURBAŞKANI, MESULİYETİ OLMADAN HÜKÜMETİ YÖNETMEYE ÇALIŞTI”

Daha sonra Başbakan’ın Cumhurbaşkanı seçilirken üstünde yemin etmiş olduğu anayasayı ihlal edercesine tarafsız ve bağımsız bir cumhurbaşkanı olmayacağını ifadesiyle işe başladığına dikkat çeken Fırat, “Aynı şekilde bir yerde mesuliyeti olmadan hükümeti yönetmeye çalıştı. Bunun yanında önümüzdeki 2015 Haziran seçimlerinden de yeniden milletvekillerinin belirlenmesinde ağırlıklı olarak bir belirleme unsunu olduğunu göstermiş oldu. Bu tabii ki bir kaos yarattı Türkiye’de. Ama bu kaos giderek özellikle 2015 seçimlerinden sonra kaosun bir felakete dönüşebilmesi ihtimalini ortaya koydu.” dedi.

“‘SIFIR PROBLEMLİ KOMŞU’ İDEALİNDEN ‘SIFIR KOMŞU’ NOKTASINA GELİNDİ”

Dış politikadaki ‘sıfır problemli komşu’ idealinden ‘sıfır komşu’ noktasına gelindiğini kaydeden Fırat, AB ile olan müzakere sürecinin askıya alındığını, ABD ile olan stratejik anlaşmaların önünde birçok sual işaretleri belirmeye başladığını ve en sonunda da Afrika ve Güney Amerika’da yeni dostlar aramaya başlandığını sıralayarak “Türkiye’nin bu hale düşmemesi lazımdı.” tespitini aktardı.

Mir Mehmet Fırat, son düzenlenen Süleyman Şah Türbesi operasyonunun da tamamen gündem değiştirmeye yönelik bir operasyon olduğunu belirterek, “Gaziantep konuşmasında ‘Kobani düştü düşecek’ diye sevinen Cumhurbaşkanımız en sonunda Kobani’nin kurtarılmasıyla IŞİD’in elinden kurtarılan sandukaları Kobani’ye getirmek durumunda kaldı. Demek ki komşunun kuru ekmeğine dahi bazen muhtaç olunabilirmiş. “ şeklinde konuştu.

“BARIŞ SÜRECİNİN MUTLAKA KURULABİLMESİ LAZIM”

Türkiye’nin en önemli şeylerinden birisinin de barış süreci olduğunu hatırlatan Fırat, şöyle devam etti: “Bu barış sürecinin mutlaka kurulabilmesi lazım. Barış sürecinin koruması bazı temel noktaların tahkimi ile mümkündür.
Türkiye demokrasinin tahkimi ile mümkündür. Özgürlükçü bir anlayışın hakim olmasıyla mümkündür. Türkiye’de bir hukuk devletinin varlığı ile mümkündür. Eğer bunlar yoksa bir barış sürecinden bahsedebilmek mümkün olamaz.
Sadece karşılıklı bir oyalama şeklinde algılamak gerekir ki bunu kabul etmek mümkün değil. Çünkü Türkiye’nin bu meseleyi veya buna benzer diğer meseleleri; mesela bir Alevi sorununu askıya alma, ötelemek hakkına ve zamanına sahip değildir. Bu bakımdan bu süreci mutlak surette korumak mecburiyetindeyiz.”

“MECBURİYETTEN MİLLETVEKİLLİĞİ ADAYLIĞINA MÜRACAAT ETTİM”

Fırat, bu söylediği nedenlerle bir tercih yapmak durumunda kaldığında Meclis’teki mevcut siyasi partilerin gidişatı durdurma imkanına sahip olmadığını gördüğünü dile getirerek, “Bir şekliyle HDP’nin barajı aşarak bir parti olarak Meclis’te bulunması halinde ancak o cumhurbaşkanı tarafından bir siyasi parti lideri gibi 400 milletvekili talebinin önüne geçilebileceğini ve bu gidişata belki bir şekilde ‘dur’ denilebileceği kanısıyla HDP’ye katıldım. Ve hiç arzu etmeme rağmen mecburiyetten milletvekilliği adaylığına da müracaat etmiş bulunuyorum.” görüşünü aktardı.

Bu süreçte HDP’nin tabanını teşkil eden kişilere yönelik olarak meydana gelen bir tehlikeden söz etmediğine işaret eden Fırat, “77 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının her birini doğrudan etkileyecek olan, bir daha geri dönüşü olmayabilecek bir durumdan kurtulabilmek için her vatandaşının buna katkı vermesini diliyorum. Eğer ödünç rey vermek gerekiyor mutlaka bu partili olmaya da gerek yok. Ama bu seçimin kritikliği nedeniyle mutlak surette barajı aşarak Meclis’e girmesinde zaruret olduğu kanısındayım.” dedi.

“YİNE İSTİFA EDERİM…”

Gazetecilerin sorularını cevaplayan Dengir Mir Mehmet Fırat, AK Parti’nin ikinci adamı durumunda iken Türkiye’de nadir olan bir şeyi yaparak kalması yönündeki ısrarlara rağmen bütün görevlerinden istifa ettiğini hatırlatarak, “Özgür düşünceme demokrasiye olan inancıma aykırı bir baskı görürsem; parti disiplini hariç bunun bir sıkıntı olursa, hiçbir şekilde tereddüt etmem emaneti bırakırım.” dedi.

“HÜKÜMETİN İCRAATI EŞİTTİR SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN İCRAATIDIR”

Fırat sözlerine, “Hükümetin icraatı eşittir sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın icraatıdır ki halk arasında AK Parti’den daha çok sosyal, ekonomik, diplomatik her şeyin altında onun imzası vardır. Yani başarının da da başarısızlıklarını da altında onun imzası vardır. Ama çok enteresandır Türkiye’de bir algı yönetimi ile iyiler daima lidere kötüler de daima birilerine bedelsiz olarak transfer ediliyor. Bugün de ayrı bir başbakan ayrı bir hükümet var ise de bana göre de bugün ki durumun da sayın cumhurbaşkanın hanesine yazılmalıdır.“ diye devam etti.

HDP’nin barajı sorunu olmadığını, kendisine göre yüzde 15’in altında mı yoksa üzerinde oy oranı alacağını belirten Fırat, Kürt sorunun denen şeyinde eşit vatandaşlık sorunu olduğuna işaret ederek, “Vatandaşın temel hak ve özgürlüklerinin hiç kimse ile pazarlık edilemez ve referanduma sunulamaz.” dedi.

Fırat konuşmasında, Allah bir partiye de 400 milletvekilini nasip etmesin temennisini de dile getirdi.

Editör: TE Bilisim