Gümüşhane’nin tek kadın İl Genel Meclis üyesi adayı Sonel Yaşar’a yoğun ilgi Gümüşhane’nin tek kadın İl Genel Meclis üyesi adayı Sonel Yaşar’a yoğun ilgi
Bağımsız Milletvekili İdris Bal tarafından kurulan Demokratik Gelişim Partisi (DGP), Muğla'da uyuşturucudan gözaltına alınıp tutuklandığı iddia edilen ve DGP il başkanı olduğu iddia edilen Mustafa Şan hakkında yazılı açıklama yaptı.

Bahsi geçen şahsın Muğla İl Başkanlığı'ndan 10 gün önce ayrılmasına rağmen halen parti ile ilişkili gösterilmesinin eleştirildiği açıklamada bir iddiada da bulunuldu: "Kendini özel korumalı hisseden kurumlar tarafından şahsın partimize özel amaçlar ile gönderildiğini düşünüyoruz. Israrla il teşkilatlarını kurmak istiyorum diyen şahsın, bir süre sonra uyuşturucu ile yakalanması tesadüf olamaz. Demokratik Gelişim Partisi olarak kurulduğumuz tarihten başlayarak, teşkilatlanma süreci boyunca defalarca aynı tezgahları yaşadık. Parti olarak bunları göğüslemeye hazırız."

Demokratik Gelişim Partisi tarafından yapılan yazılı açıklamada durum, "23-24 Aralık 2014 tarihli yazılı ve görsel medyaya yansıyan haberlerde; Demokratik Gelişim Partisi Muğla İl Başkanı Mustafa Şan’ın uyuşturucudan gözaltına alındığı ve çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandığı iddiaları yer almıştır. Söz konusu DGP İl Başkanı olduğu iddia edilen Mustafa Şan, 14.12.2014 tarihinde görevden alınmıştır. Yaklaşık 10 gün önce görevden alınan şahsın DGP İl Başkanı olarak haberlerde ısrarla vurgulanması, yanlıştır ve manidardır." diye aktarıldı.

Şan'ın nasıl Muğla İl Başkanı olduğu ise şöyle paylaşıldı: "Demokratik Gelişim Partisi, kuruluşunda hızlı bir teşkilatlanma süreci yaşamış ve üç hafta gibi kısa bir süre içinde kanundaki şartları yerine getirerek 2015 Genel Seçimlerine katılmaya hak kazanmıştır. Partimize her kesimden bireyler katıldı. Bunlar arasından insanları seçme şansımız yoktur. Bir partiye üye olma şartları Anayasa’nın ilgili kanununda belirtilmiştir. O şartları taşıyan herkes siyasi partilere üye olabilir. Mustafa Şan isimli şahıs Kuruluş sürecinde kendisini turizmci olarak tanıtmış ve ısrarla Muğla İl Teşkilatını kurmak istemiştir. Anayasal çerçevede bir siyasi partiye üye olmasında resmi bir sakınca olmadığını belgelediği için 19.11.2014 tarihinde görevlendirilmiştir. Ancak kısa bir süre sonra, Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Recep Karaoğlu tarafından, söz konusu şahıs ile ilgili istikrarsızlık yaşandığı için disiplin soruşturması başlatılmıştır. Soruşturma sonucunda, 14.12.2014 tarihinde ilgili şahıs Parti Divan Başkanlığı tarafından görevinden alınmıştır. Şu anda da işlevsizdir. Şahsın partimize geliş tarzını ve ısrarla teşkilatlanmada yer almak istemesini, derinlerin bir komplosu olarak değerlendirmekteyiz."

Açıklamaya şöyle devam edildi: "Söz konusu şahıs DGP’nin herhangi bir kademesinde de görev alabilirdi. Burada önemli olan bir partinin, yaşanacak yüz kızartıcı, partiyi küçük düşürücü olayların önüne geçme yönündeki tavrıdır. DGP’nin olay karşısındaki şahsiyetli davranışı ve duruşu diğer siyasi partilere de örnek olmalıdır. İranlı Reza Zerrab’ın önüne yatanlar, Kur'an-ı Kerim ayetleri ile “bakara makara” diyerek dalga geçenler, ülke gündemini yolsuzlukları ile meşgul edenler, AKP tarafından korunup, kollanıp gözetilirken, DGP yaşanan olay karşısında yetkili kurullarını harekete geçirip, söz konusu şahıs ile ilgili en doğru ve adil olan kararı vermiştir. Yolsuzluğa, hırsızlığa karışan ve milletin maneviyatı ile dalga geçenler DGP çatısı altında barınamazlar. AKP’li bakanların mal varlıklarındaki izah edilemeyen artış MASAK raporu ile ortaya konmuştur. Oysa AKP’den istifa ederek demokrasi mücadelesi veren Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. İdris Bal’ın mal varlığında geriye gidiş söz konusudur. Partiye ve genel başkanına diyecek bir şey bulamayanlar, partiye gönderdikleri şahısları yakalatarak komplo düzenlemekte ve iftira atmaktadırlar. Bu olayların ombudsman Nihat Ömeroğlu’nun DGP ve genel başkanımızla alakalı açıklama yaptığı güne denk gelmesi manidardır. Ayrıca, emniyetten bu şahsın bizim il başkanımız olduğu iddiasının hızlı bir şekilde basına sızdırılması da manidardır. Özellikle bunun 'Su çukuru medyasına' servis edilmesi daha da düşündürücüdür. Bu durum Türkiye’nin geldiği noktanın vehametini göstermektedir. Biz özellikle MİT Müsteşarlığı başta olmak üzere diğer tüm devlet kurumlarının asli işleriyle uğraşmalarını kendilerine tavsiye ediyoruz. Hiçbir komplo bizi yıldıramaz yolumuzdan çeviremez. Biz Türkiye’deki tüm karanlıkların ortaya çıkmasında kararlıyız. Mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz. Anayasa Mahkemesi'ni görevini yapmaya davet edeceğiz. Sonunda Aksaray'ı, Atatürk Üniversitesi ve Kültür Merkezi yapacağız. Bu uğurda ülkemizin geleceği için halkımızı Büyük Türkiye Projesi yolunda demokrasi flaması altında toplanmaya davet ediyoruz. Şu bilinmelidir ki biz sineğiz ama Anadolu insanına zulüm edenler de Nemrut'tur. Firavun'un sarayında bir saniye kalmaktansa halkımızın huzuru, refahı ve ülkemizin bölünmez bütünlüğü için ömrümüzün sonuna kadar zillet içinde yaşamaya razıyız."

Editör: TE Bilisim