Türkiye’nin Demokratikleşme Sınavı’ konulu bir konferans veren Demokrat Parti Genel başkanı Gültekin Uysal Türkiye’deki siyasi atmosferi değerlendirdi. Gültekin Uysal, Türkiye’de demokratikleşmenin siyasetten başlaması gerektiğini ifade ederek İmralı ile yapılan görüşmelere değindi.

İstanbul Aydın Üniversitesi Siyaset Akademisi tarafından düzenlenen konferansta konuşan Gültekin Uysal, “Türkiye, meselelerini çözebilmek için değişime siyasetten, siyasetini demokratikleştirmekten başlamalıdır. Siyasi partiler ve seçim kanunlarında yapılacak değişikliklerle milletvekilleri, tekrar seçilme imkanı bulduklarında, ne genel başkanlarının, ne genel merkezlerinin ne grup yönetimlerinin getirdiği konuların aksine, milletin öncelikli meselelerini TBMM gündemine taşıyacaktır” ifadeleriyle demokrasinin önemine değindi.

Montrö Sözleşmesinin önemi... Montrö Sözleşmesinin önemi...

Oslo ve İmralı’da bölücü başı ile yapılan görüşmeler süreciyle ilgili olarak “Bu yaptığımız teşebbüsleri ben yanlış buluyorum” diyen Gültekin Uysal şunları söyledi:

TERÖR ÖRGÜTÜ ZEMİN VE ZAMAN KAZANARAK DEVAM EDECEK

 “Türkiye’de bir Kürt sorunu endüstrisi işliyor. Başbakanları bile aşan bir şekilde İmralı’daki bölücü başının tayin ettiği bir sürecin içerisindeyiz.  Bu sorun, Türkiye’nin çok kırılgan, çok nazik bir meselesidir. Bugün de bu meseleyi çözmekte, demokrasinin dışında bir yol yoktur. Türkiye’de herkes hür ve eşit vatandaş olarak aynı hakka sahiptir.

Bir Kürt sorunu endüstrisi işliyor. Türkiye’de bugüne kadar kimin ne olduğu ile değil, ne yaptığı ile ilgilenilmiştir. Kürt sorunu endüstrisinde sadece siyaset değil, ciddi bir ekonomi de var.

GÖRÜŞMELERİ YANLIŞ BULUYORUM

Oslo’da görüştünüz, Şemdinli’de kucaklaştılar. Bu yaptığımız teşebbüsleri ben yanlış buluyorum.

Terör örgütünü devletin muhatabı haline getirdiğinizde, bölge insanımızın meşru temsilcisi haline getirdiğiniz takdirde, kısa vadede marjinalize edebilirsiniz ama bölücü terör örgütünün zemin ve zaman kazanarak devam edeceğini görürsünüz. Türkiye sanki bir mücadele vermiş de kaybetmiş gibi bir psikoloji içinde böyle bir iklime sürükleniyor.

YAPICI DEĞİL YIKICI SİYASİ ANLAYIŞ HÂKİM

Bugün hâkim olan siyasi anlayış maalesef, yapıcı bir siyasi anlayıştan ziyade yıkıcı bir siyaset anlayışına hâkim. Türkiye Cumhuriyeti hiçbir vatandaşıyla etnik temelde, dini temelde bir toplumsal sözleşme yapmamıştır.

Hür ve eşit bireyler olarak bütün vatandaşlarımızın aynı hukuka sahip olması gerekirken, bugün dışarıdan bir takım deli gömlekleri giydirircesine, kimlikler üzerinden siyaset yapmayı araç haline getirmiş ana muhalefet ve iktidar partisinin Türkiye’ye vereceği bir şey olmadığı kanaatindeyim.

 “TÜRKİYE MESELELERİ HALININ ALTINA SÜPÜREREK HALLEDİLEMEZ”

Türkiye’nin bu kırılgan değişen şartları içerisinde gerçek gündemini konuşması gerekirken, sanal gündemlere hapsedilen insanımızın öncelikli meseleleri gündeme getirilemiyor. Bugün çok kritik sorunlarımız var. Türkiye’nin meselelerini halının altına süpürerek halletme imkânı yoktur. Türkiye'nin iktisadi, siyasi, sosyal alanlarda yeniden bir konsolidasyona ihtiyacı olduğu ortadadır. Bunu yaparken de temel olarak siyasetten başlayarak yeniden şekillendirilmelidir. Türkiye bir değişimi, bir dönüşümü sağlıklı bir şekilde sağlamak durumundadır."

Editör: TE Bilisim