İYİ Partili belediye başkan adayı çekilerek Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı aldı İYİ Partili belediye başkan adayı çekilerek Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı aldı
BAŞKANLIK SİSTEMİ Mİ, PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Mİ?

Siyasi partilerde özellikle ilçe başkanlığı görevi tabanla temas makamıdır.

Partilerin genel durumu, misyonu, vizyonu, programı, fikirleri, halkla temas, algı, sorgulama, başarı ve mağlubiyet buradan başlar.

Özellikle ideolojik ve siyasi misyonu ile milliyetçi Ülkücü hareketin yükünü çeken her zorluğun bedelinin ödendiği kademesidir. Yeri gelir yere göğe sığdırılmaz, yeri gelir itilir kakılır, yeri gelir kahraman olur ve yeri gelir günah keçisi ilan edilir.

Dert kapısı, maruzat adresi, yolcuların han kapısıdır.

Görev süresinde; özellikle kongre süreçlerinde ve bilhassa  il başkanlığı ya da genel başkanlık seçimlerinde birden çok aday varsa, itibarı al benisi yüksek; partide milletvekili temayül yoklaması varsa, cazibe merkezi olarak el üstünde tutulur.

İltifatlar, tebrikler, taltif ve hürmet rahmet gibi yağar ama kongre bitince badı saba rüzgarından başka kapı çalan olmaz. Tabandaki gariban idealist partililer kalır, kira, elektirik ve genel giderler bellerini büker. Yukarıdan bu tür bir destek gelmediğine göre, bazen yürek burkucu maddi dramlar yaşanır.

Özellikle yıllardır iktidar yüzü gòrmeyen ve sadece karşılıksız sevda çeken Ülkücülerin, alın teri, göz nuru ve çocuğunun süt-ekmek parasını verdiği; bunun yanında sandık görevleri ve parti giderlerine davaya inandığı için severek katlandığı fedakarlıklardır.

Partiden particilikten geçinmeyen klasik tipler dışında bu görevler adeta ateşten gömlektir.

Bazen hiç bir haklı sebep yokken takdir hakkını görevden almakla kullanan otorite yüzünden, ilçe başkanının yüreğine ailesinin ve dostlarının sitemi ok gibi saplanır ve ses çıkaramaz. Çünkü haklı olmak ya da olmamak fazla bir anlam ifade etmez. Sonuç da zaten değişmez. Klasik bir kaç teselli lafı ile sevdalarına dönüş yapar; bazen balkona çıkar, bazen muhalif üreten yapıdan yana sayılıp, bol eleştiriler ile şehrin kalabalıklarında kaybolur gider.

Ailesi, yakınları veya dostları uğradığı muamele yüzünden sürekli sorgular. Kendisi çizgisinden sapmasa da her haksızlık, kopuş ve kaçıştır.

Özellikle büyüķ şehirler böyle onbinlerce yönetici örnekleri ile doludur.

Bazen hak baki olur cenazesinde olması gerekenler yoktur... siyasi simsar ve timsahlar yerlerini alır ve geldikleri için evlatlar ve yakınlar acılarını bastırıp iç çeker.

MHP milyonların yüreklerinde bir sevdayı ateşlemeyi başaramıyorsa; bunu sorgulayıp gereğini yapamıyorsa, milletle arasına örülen duvarlar yükselmeye devam ediyor demektir.

Biz bir çok ilçe başkanı ve yöneticiyi içimiz burkularak hakka uğurladık. Orada olması gereken üst düzey bir parti yetkilisi yoktu.

Parti içi demokrasi; taban iradesi ve bunlar gibi sadece süslü püslü laflar olarak karşılığı olmayan ifadeler oldukça daha çok aldanmaya aldatmaya ve fasit daire etrafında dönmeye, tükenmeye, parinaj yapmaya devam ederiz.

Seçim geçer ne soran ne irdeleyen ne sorgulayan vardır... Sus pus içinde kalmaya devam edilir. Bu çagda böyle bir davranış olabilir mi?

Güç kimde ise en az hata ondadır. Eleştiri ağır karşılık bulur... halbuki asla şahıs hedef alınmadan mağlubiyet sorgulanır. Bu da tecrübe hanesine yazılmak içindir.  

Zafer varsa başarı kuralı çıkarılır. Rütbeler, cepheden değil, terden emekten ve savaşandan değil; takla atan klasik siyasi kulis irtibat yöntemleri ile takıldığı için... bol u dönüşlü, zikzaklı, geri vitesli bir mecra olarak iktidar ve muhalifi ile birlikte itibar irtifası kaybedilmeye devam edilir.

Sıradaki gelir... o da kesin aynı akıbete uğrar ama o akıbeti hak eder. Çünkü yerine geldiği arkadaşının uğradığı onur kırıcı haksızlık karşısında; dilsiz şeytan rolünü ayaklarının altına almadan, kör sağır ve dilsizleri oynayarak geldiği için aynı akıbet kaçınılmazdır.

Siyaset kurumuna gerçek parti içi demokrasi ve taban iradesi gelmediği müddetçe, ülkeye demokrasi gelmez. Onurlarımız kırılmaya ve demokrasi tiyatrosunun figüranları olmaya devam ederiz.

Memleketin dürüst ve idealist siyasetçilerini tüketen bu süreç artık değişmelidir. Ülkemizde siyasi işleyişler yeniden düzenlenmelidir.

Aslında ülkenin başkanlığa değil parti içi demokrasi ve taban iradesine vurulan gizli siyasi kölelik zincirlerinin kırılmasına ihtiyaç vardır.

Bu sağlandığında; 'gelen ağam, giden paşam ve baştacıdır' aksi takdirde AB değil üçüncü dünya ülkesi olmaya ve deve kuşu demokrasisi oynamaya devam ederiz.




Editör: TE Bilisim