Seçim yasakları perşembe günü başlıyor! Seçim yasakları perşembe günü başlıyor!

TÜRKSAM Genel Sekreteri A. Gencehan Babiş, son süreçteki gelişmeleri, ABD’nin bölgeye ilişkin stratejisini ve Rusya ile Esad rejimi arasındaki ilişkileri TRT Radyo Haber’de yayınlanan Radyo Ajandası programında değerlendirdi.

Gencehan Babiş’in değerlendirmelerinden satır başları şunlar…

“SOÇİ MUTABAKATI BUGÜNE KADAR BAŞARILI ŞEKİLDE GELDİ” 

Soçi Mutabakatı’ndan bu yana sürecin oluşturulması planlanan 15 – 20 km’lik çatışmasızlık bölgesi içerisindeki silahların geri çekilmesiyle birlikte günümüze başarılı bir şekilde geldiğini görebiliyoruz. Bölgeye baktığınız birkaç saldırının yaşandığını görüyoruz; ama genel manada büyük bir sıkıntı ya da gerginlik yaşanmadı. Bir taraftan Rusya’nın da resmi açıklamalarına bakıldığında yavaş yavaş “ılımlı muhalif” olarak tabir edeceğimiz kesimlerle de irtibat içerisine girdiğini görebiliyoruz. Halihazırda, Türkiye’nin İdlib’de 12 adet gözlem noktası bulunuyor. Burada artık, ortak devriyelerin de başlamasıyla önümüzdeki günlerde Türkiye’nin sahadaki etkinliğini biraz daha artıracağını söyleyebiliriz.

“S – 300’LERE KARŞI  F – 35’LER”

Suriye yaşananların artık bir iç savaşan çok bir vekalet savaşına döndüğünü görebiliyoruz. Bunların yanında, bir taraftan Rusya’nın diğer taraftan ABD’nin bazı girişimlerinden söz edebiliriz. Geçtiğimiz günlerde bununla alakalı en önemli konu başlıklarından birisi, S -300 hava savunma sistemlerinin Rusya tarafından Suriye’ye gönderilmesiydi. Buna cevap maiyetinde de ABD’nin bir savaş gemisi de Umman Denizi açıklarına doğru yola çıktı. Geminin içerisinde ABD’nin Türkiye ile de kısa süre önce sorun yaşadığı F-35 savaş uçakları bulunuyor. Burada tarafların birbirine karşı sessiz de olsa gerginliği devam ettirdiğini görüyoruz.

“TÜRKMENLER BÜYÜK ZORLUK ÇEKİYOR” 

Türkiye’nin pozisyonuna baktığımızda Türkiye burada insani felaketi önleyen ülke konumunda duruyor. İdlib’de sadece İdlibliler değil Suriye’deki çatışmalar sebebiyle sadece memleketlerinden edilmiş bir birçok insan da var. Burada Türkmen ailelerin zor durumda olduğu ile ilgili haberler de basına yansıyor. Türkiye insani felaketi önledi; ama şu anki insani sorunlar açısından uluslararası kamuoyunun oradaki masum kadın ve çocukların sesine de kulak vermesi gerekiyor. Önümüzde kış ve şartlar daha da ağırlaşabilir.

“ABD’NİN İDLİB’E MÜDAHALE EDECEK BİR DURUMU YOK” 

ABD açısından bakıldığında ise Suriye içerisinde İdlib’in önem verilen başlıca nokta olmadığını söyleyebiliriz. ABD, bütün konsantrasyonu Fırat’ın diğer tarafında terör örgütü PKK/YPG ile oluşturduğu yapıya vermiş durumda. ABD artık bütün politikalarını Suriye üzerinde Suriye’nin kuzeyi üzerinden geliştirmek gibi bir anlayışı var. Hatırlanacağı üzere, birçok TIR ve uçak ile terör örgütü YPG’ye ABD’nin yardım yapması sonrasında Türkiye ile ilişkilerde de sorun yaşanmıştı. Türkiye’nin mücadelesi hem Türkiye içerisinde hem Irak’ın kuzeyinde hem de Suriye’nin içinde Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı operasyonlarıyla yarattığı güvenli bölgelerle ve şimdi de İdlib’de devam ediyor. Türkiye, burada kendi sınırlarını kontrol altına almayı sağlıyor ve bölgesinde istikrar istiyor. Bu bakımdan, radikal grupların ve muhalif grupların birbirinden nasıl ayrılacağı en önemli konu olarak görüyor ve taraflar da bununla alakalı istişarelerini sürdürüyor. Burada ABD’nin tutumuna bakacak olursak, ABD’nin Suriye’de bazı alanda ciddi fikir ayrılıkları devam ederken ve çelişkili bir tutumunu fark ediliyor. ABD’nin sahadaki duruma da baktığımızda İdlib’e müdahale edecek bir durumu yok diyebiliriz. Buradaki herhangi bir olası müdahalesi bir kimyasal silah kullanımı söylemi üzerinden gerçekleştirilebilirdi ama Türkiye’nin Rusya ile Soçi Mutabakatı’nın bugüne kadar başarılı gelmesi sonucu ABD’nin böyle bir aksiyon alma gerekliliği de ortadan kalktı.

“ESAD VE RUSYA ARASINDA ASİMETRİK BİR İLİŞKİ VAR”

İdlib’in Türkiye’nin güvenlik algıları bakımından kritik bir anlam arz ettiği apaçık ortadadır. Bu sebeple Türkiye burada herhangi bir çatışma olmamasını gerek mülteci dalgasını karşılamamak adına gerekse sınır güvenliği bakımından bu süreci omuzladı. Esad’ın İdlib’deki mutabakatın geçiçi olduğuna ilişkin açıklamalarını okuduk fakat burada asıl Rusya’nın dediğine bakmak gerekir. Esad’ın sahada Rusya’ya rağmen yapacağı bir şey bulunmuyor. Rusya orada çekildiği zaman Esad’ın kolu kanadı kırılmış demektir. Esad, Rusya ile ilişkilerinde elini belli bir şekilde açık tutma açısından bu tarz açıklamalar yapıyor; ama orta asimetrik bir ilişki var. Geçtiğimiz günlerde Esad ile Putin’in yan yana yürümelerine bir Rus generalin izin bile vermediğinin görüntülerini izlemiştik. Bu manidar bir sahneydi ve normalde bir skandal demekti; ama Esad’ın bunun bir skandal olduğunu gündeme getirme gücü olmadığı için ikili ilişkilerde Rusya ve Suriye’nin aynı düzlemde olmadığını gözler önüne serdi. Batı’nın tamamen Esad’ın gitmesi yada bir geçici formül üzerinde resmi açıklamalarını incelediğimizde ısrarcı olduğunu görüyoruz. Esad’ın arkasında iki önemli kuvvet var; Rusya ve İran. Soçi Mutabakatı’nda Rusya’nın biraz daha öne çıktığını İran’ın biraz daha geri planda kaldığını gördük. Bütün bunların içerisinde Türkiye ne yapıyor derseniz, Türkiye bir yandan Astana ve Soçi süreçleriyle Rusya ve İran ile sorunu çözmeye çalışıyor öte yandan da bir NATO müttefiki ve koalisyon güçlerinin üyesi olarak temaslarda bulunarak konumunu sağlamlaştırmaya ve çözüme katkı sağlamaya çalışıyor.

Editör: TE Bilisim