CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP grup toplantısında milletvekillerine seslendi. Kemal Kılıçdaroğlu, CHP grup toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın İmralı tutanakları konusunda gazetelere baskı yaptığını ifade ederek gazetecilere 'direnme' çağrısında bulundu.
Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını yaparken Antalya'dan gelen iki kadına kürsüyü bıraktı. Kadınlar 2B konusundaki şikayetlerini anlattı.
İşte Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP grup toplantısı konuşmasından satır başları:
- Benim umudum kadınlardır. Kadınlar ülkeyi değiştirecektir. Kadın bir şeye kafasını koymuşsa mutlaka değiştirir. Kadınların mücadelesine inanıyorum.
- Hemen hemen her şeyi dışardan getiriyoruz. 10 yılda 3 milyon hektar arazi tarım dışı kaldı. İnsanlar ekmiyor çünkü ektiğinin karşılığını alamıyor. 2002'de bir kilo buğday 30 kuruştu, bir litre mazot da bir liraydı. Şimdi 2013 yılında, bir kilo buğday 60 kuruş, bir litre mazot 4 lira 20 kuruş.
- Hollanda bizim Konya'dan daha küçük. Hollanda 1 yılda 80 milyar dolar tarım ürünü ihraç eder. Bizim ihraç ettiğimiz tarım ürünü miktarı 12 milyar dolar. Bu işte bir sorun var. Neden bizim insanımız üretemiyor? Her şeyimiz var. Olmayan ne? Olmayan CHP iktidarıdır.
- Köylü babasından kalan araziyi yıllardır ekip biçiyor. Ama devletle uyuşamıyorlar. Devlet bana aittir, diyor köylü bana ait diyor. Bunu çözelim dedik. 2B arazisine sahip orman köylüsünden bedel alınmadan arazisini ona tapu edelim dedik. Çünkü bedel ödeme güçleri yok.
- Bizim kurucu liderimiz, Mustafa Kemal Atatürk, "Köylü milletin efendisidir" demişti. 10 yıldaki hale bakın. Ellerine kelepçe vuruyorsunuz, biber gazı ile müdahale ediyorsunuz. Neden, toprağını savundu diye. Toprağını savunmak vatanını savunmaktır. Köylü toprağını değil neyi savunacak. O toprak sizin ananızın ak sütü kadar helaldir. Bugün Genel Kurul'da 2B yasası tekrar görüşlecek.
- Gübreye, ilaca, suya zam yaptın, ürüne hiç zam yapmadın. Şimdi köylüye diyorsun ki senin arazini de elinden alacağım. Bunlar sadece 2B köylüleri için bunu yapmıyorlar. Erzurum'da 86 yaşında bir anamız vardı, o da suyunu savundu. Bu ülkede kimse sahipsiz değildir. Siz yeter ki toprağınıza sahip çıkın. Sizin alın terinizi her yerde savunacağız.
- Siz toprağınıza sahip çıktınız diye kelepçe vuruluyor. O eller öpülür ancak.
- İstanbul Esenyurt'ta her türlü hukuksuzluk var. Belediye başkanına kimse dokunmuyor. Tahtadan küçük bir kulübe yapıldı diye hakkında soruşturma açılıyor, ama devasa gökdelenler dikiliyor bunu kimse görmüyor. On binlerce yurttaş maketten satılmış daire bekliyorlar. Onlar da haklarını arıyor, yanlarında olacağız.
- Dün İstanbul'da Sayın Başbakan'a bir çağrıda bulundum; Konuş, tutanaklar yayınlandı. Millet senin ne diyeceğini bekliyor dedim. "Öcalan'ın bu süreçteki kader ortağı olan Erdoğan sen de konuş" dedik. Bugün de grupta diyor ki ben konuşmayacağım kimse de konuşmayacak. Kim konuşacak peki, Abdullah Öcalan.
- Diyor ki, ben size bilgi vermeyeceğim ama siz bana güvenin. Açıkça söylüyorum, Recep Tayyip Erdoğan biz sana güvenmiyoruz. Çünkü biz yalancılara güvenmeyiz. Sen görüşüyorsun dedik, sen bizi şerefsizlikle suçladın. Yalan söyleyenden Başbakan olmaz demiştim. Başbakan da aynı şeyi söyledi, önce sessizlik sonra bir alkış sesi. Dedim ki demek alkışlayanlar da böyle düşünüyor.
- Şimdi gazetelere neden yayınladın diye baskı yapıyor. Gazetecilerin işine son verin diyor. Gazetecilere sesleniyorum, bütün darbelerde direndiniz, AKP darbesinde de direnin. Korkmayın, yürekli olun.
- Siz kimden yanasınız diyorlar. Biz alın terine, vatanına sahip çıkan kadınlardan yanayız. Çünkü biz Kurtuluş Savaşı'nda omzunda top mermisi taşıyan kadınları asla unutmadık. Mahalleyi yönetenler, beldeyi yönetecekler, beldeyi yönetenler ülkeyi yönetecekler.
