Partilerinden istifa eden milletvekili ve belediye başkanları için alkışlanacak öneri! Partilerinden istifa eden milletvekili ve belediye başkanları için alkışlanacak öneri!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon davasında savcının verdiği mütalayı eleştirerek "Bu davaların temel özelliği, siyasal iktidarın güdümünde yönlendirilmesidir." dedi. Bu yargıçlardan eninde sonunda hesabın sorulacağını kaydetti. "Siz yargıç, savcı değilsiniz. Siyasal iktidarın taşeronloğunu yapıyorsunuz." diyen Kılıçdaroğlu, kararların toplum vicdanında meşruiyeti olmadığını ifade etti. Adaleti katledenlerin geldikleri gibi gideceklerini vurguladı.

    Partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuşan Kılıçdaroğlu, 18 Mart'ın Çanakkale savaşlarının yapıldığı tarih olduğunu ifade etti. Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini veren bir ulusun ilk kararlı duruşu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Çanakkale'de on binlerin kucak kucağa yattığını ifade etti.

    Onları her zaman saygıyla andıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan da Çanakkale'ye gitmiş. Önemli bir şey söylemiş aslında, kendisini kutlamak lazım. Cümle şöyle; 'Çanakkale ruhunu anlayamayan milleti de milliyeti de milliyetçiliği de anlayamaz' demiş. Hani bu demiyor muydu; 'Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık' diye. Kesin kafasına bir taş düşmüştür. Çanakkale farklı bir şeydir. Tüm mazlum milletlerin destanıdır Çanakkale." şeklinde konuştu.

    Bugün gazetecilerin manşetlerinde tek haber olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, Ergenekon dava sürecinde savcıların istediği müebbet hapisler olduğunu kaydetti. Sürecin 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bir gecekondunun çatısında bulunan el bombalarıyla başladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Şu gerçeğin altını çizmek lazım. Bir yerde el bombası bulunuyorsa yargı konusu olması kadar doğal bir şey olamaz. Biz neden soruşturuyorsunuz diye bir şey söylemiyoruz. Peki ne istiyoruz. Adil bir yargılama istiyoruz. Adalet herkes için lazımdır diyoruz." diye konuştu.

    Demokratik bir ülkede Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin (DGM), özel yetkili mahkemelerin olmayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, iktidar olduklarında bunları kaldıracaklarını söyledi. "Sıkı yönetim kalktı, sıkı yönetim mahkemeleri kalktı, DGM'yi getirdiler sonra ismini değiştirip özel yetkili mahkemeler yaptılar. Bu tür mahkemeler olağanüstü dönemlerin mahkemeleridir. Onlar adalet dağıtmaz, iktidarın sopasıdır onlar toplumu şekillendirirler." diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Silivri Mahkemeleri de böyle mahkemelerdir. Bunların adalet dağıtmasını bekleyemeyiz. Özel yetkili mahkemeler var ama bu mahkemelere özenle seçilmiş savcı ve yargıçlar atandı. Kim atadı bunları? Bu mahkemeler ve burada görevli yargıçlar adaletsizlik dağıttıkları sürece yerlerinde kaldı. Adalete uygun karar vermeye yanaşan yargıçlar daha alt göreve atanıp cezalandırıldılar. Ama tutukluluğu sürdüren yargıçlar el üstünde tutuldu. Ama tutukluluğu sürdüren yargıçlar el üstünde tutuldu ve onlar o mahkemede siz görevinize devam edin meraklanmayın siyasi iktidar olarak arkanızdayız."

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu davaların temel özelliğinin siyasal iktidarın güdümünde yönlendirilmesi olduğunun altını çizdi. Bir davanın sağlıklı yürümesi için iddia makamında olan savcısı, yargıcı, avukatı olduğunu ve üçü bir arada olmadığı zaman orada adalet gerçekleşmeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Savcı konuşuyor, yargıç dinliyor... Sıra avukata geliyor sana 3 dakika süre verdim diyor. Dünyanın hangi demokrasisinde avukata böyle kısıtlamalar getirilir. Bu kısıtlamalar üzerine. İstanbul Barosu olaya el koyuyor. Avukatlara sınırlama olmaz diyor. İstanbul Barosu yargıya gitti diye. Sen misin buraya gelen. İstanbul Barosu'nun düştüğüne dair dava açılıyor. Pazar günü ne oldu? Baro, olağanüstü toplantı yaptı. Yargıçların ve savcıların o toplantıdan ders çıkarmaları lazım. O genel kurulun tokadı şamar gibi adaletsizliğe yansıyacaktır. Yargılama öyle bir yargılama ki pek çok hasta tutuklu ölüme terk edildi. Savaşta bile yaralanan düşman askerleri tedavi edilir. Bu insanlar savaşta değil, tutuklu mahkum da değil. Kuddusi Okkır'ı unutmadık. Ergenekon terör örgütünün kasası diye içeri aldılar. Öldüğünde ailesi cenazesini İstanbul'a getirecek parayı bulamadılar. Nasıl bir kasadır bu? İnsanlık bunu kabul eder mi? Bir yargıçtan beklenen onun tarafsız ve bağımsız olmasıdır. Vicdanı ile karar vermesidir asıl onu yargıç yapan. Bütün olayları olguları denetleyecek bakacak gözlemleyecek. Eğer bir yargıcın tarafsızlığı kuşku götürüyorsa o mahkemeden çekinilir. Tazminata mahkum olmuşlar. Ne oluyor bunlar görevlerini aynen sürdürüyorlar. Şerefli bir yargıç tarafı konusunda kuşku olduğu zaman o makamdan ayrılır. Kural budur. Yargıç, yargıladığı milletvekiline şunu söylüyor. Hani sen milletvekili olmayı düşünmüyordun hani siyasete girmeyeceğini söylemiştin. Adama sormazlar mı sana ne sen hakim misin? Onun tarafsız olmadığı bu sözlerden belli. Bu sözü söyleyen kişi o mahkemede sağlıklı bir yargılama yapamaz." ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim