Mansur Yavaş'tan Turgut Altınok'a belgeli yanıt. Kızının Londra'daki evini nasıl aldığının belgelerini paylaştı Mansur Yavaş'tan Turgut Altınok'a belgeli yanıt. Kızının Londra'daki evini nasıl aldığının belgelerini paylaştı
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, 64. Hükümet programında basın özgürlüğü kısmının yer aldığını, ama biraz alengirli olduğunu söyledi. Muhalefete sövme konusunda Türk basınının 'özgür' olduğunu savunan Günal, “Sıkıntı yok; mahkeme yok, herkese sövebiliyorsunuz, hakaret edebiliyorsunuz. Türk milletine ve devletine saldıran terör örgütünü destekleyebiliyorsunuz, güzelleme yapabiliyorsunuz, yetkililer ağzından 'Öcalan bizimle paralel düşünebiliyor' diyorsunuz, o basın mensuplarına soruşturma açılmıyor. Bazı basın mensupları, -aslında basın mensubu kisvesi altında bazı tetikçiler- 'filancayı işten at, onu yarın hapse atacaklar, sabah namazından önce şunu alacaklar' diyebiliyor; basın özgür! Ama hangi basın? Az önce dediğimiz gibi bunları yapan basın özgür.” diye konuştu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) hükümet programını görüşmek üzere toplandı. TBMM Genel Kurulunu açan TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Diyarbakır’da yaşanan saldırıda hayatını kaybeden Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve şehit olan polise Allah’tan rahmet diledi. Genel Kurul’da katip üyelikleri AK Parti Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü ve CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi yaptı.

Genel Kurul’da CHP’nin basın özgürlüğünün genel olarak görüşülmesi istemiyle verdiği önergesi görüşülmeye başlandı. Önerge üzerine ilk sözü CHP Milletvekili Bülent Tezcan aldı.

'BÖYLE BİR ORTAMDA MAALESEF KANUNLAR BİZLERE İŞLİYOR. CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN, BAŞBAKAN YARDIMCISINA İŞLEMİYOR'

TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Anayasa’nın 138. Maddesi'ni okudu. Anayasa’nın 138. Maddesi şu şekilde: “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dâva hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”

Kahraman, bu maddeyi okumasının ardından CHP önerisi ile ilgili söz alan MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ı kürsüye davet etti. Meclis Başkanı'nın, Anayasa’nın 136. maddesini okuduğunu ifade eden Günal, “Medyaya müdahale, yargıya müdahale nereden çıkıyor. 'Ben Anayasası tanımıyorum' diyen bir İçişleri Bakanı'nı hep beraber gördük, gelip savunma yaptı. Böyle bir ortamda maalesef kanunlar bizlere işliyor. Cumhurbaşkanına, başbakana, başbakan yardımcısına işlemiyor.” şeklinde konuştu.

'TEK ADAMIN TAHAKKÜMÜNE, BURASI ARTIK GÖSTERMELİK PARMAK KALDIRAN İNDİREN BİR YER OLDU'

CHP’nin grup önerisinin Danışma Kurulu'nda değiştirildiğini kaydeden Günal, “Neden? Mahkeme devam ediyormuş! Bu mahkeme size işlemiyor mu? Hepiniz konuşuyorsunuz, bütün yandaş medya yazıyor, herkes tartışıyor, bütün yazarlarınız, vekilleriniz konuşuyor; oraya çalışmıyor. Bu bir çifte standarttır. Hükümet programınız yeni okundu, bugün görüşeceğiz. Başbakan okurken hepimiz buradaydık, reformlarla ilgili demokrasi ve adalet bölümü var. Bir taraftan demokratikleşme ve adalet ama yaşananlara bakın ki maalesef Türkiye... Gazeteciler sorgulanabilir, ama tutuklu olarak devam etmesi ayrı bir rezalet. 'Ayağa kalkmadı, o paşaya ben gösteririm', 'Benim aleyhimde yazı yazdı, o gazeteciye ben gösteririm', Alt yazıda Devlet Bahçeli’nin konuşmasını veriyor televizyon, 'Alo Fatih ne yapıyorsun?' Kime çalışacak o zaman bu hukuk? 'Ben Anayasayı tanıyorum' diyen bir bakan olursa, Danıştay’ın, Anayasa'nın kararına uymayan bir Başbakan ve Cumhurbaşkanı olursa, Sayın Başkan, o hatırlatmayı bütün arkadaşlara yaptığınızı düşünerek söylüyorum; maalesef Türkiye’de hukuk katledildi, kanun eliyle katledildi. Bize kitabını bile yazdırdınız yaşadıklarımız sonucuna. Yasama eliyle yargıya, yasamaya, -yürütme de demiyoruz artık- tek adamın tahakkümüne... Burası artık göstermelik parmak kaldıran indiren bir yer oldu.” ifadelerini kullandı.

'YOLSUZLUK VE RÜŞVET SAVUNMAKTA HATTA VE HATTA FETVA VEREN HOCALARIN GÖRÜŞLERİNİ ANLATMAKTA BASIN ÖZGÜR'

Hükümet programında basın özgürlüğü kısmının yer aldığını, ama biraz alengirli olduğunu ifade eden Günal, şunları söyledi: “Aslında basın özgür. Hemen arkadaşlar itiraz etmesin. Devam edeceğim. Hangi konuda özgür; muhalefete sövme konusunda Türk basını özgür. Sıkıntı yok. Mahkeme yok, herkese sövebiliyorsunuz, hakaret edebiliyorsunuz. Türk milletine ve devletine saldıran terör örgütünü destekleyebiliyorsunuz, güzelleme yapabiliyorsunuz, yetkililer ağzından 'Öcalan bizimle paralel düşünebiliyor' diyorsunuz, o basın mensuplarına soruşturma açılmıyor. Hatta ve hatta ileri gidip Kürt hareketi lideri Öcalan’ı baş tacı yapıp röportajlar yaparak İmralı’nın mesajlarını verebiliyorsunuz. Basın özgür, öyle özgürsüzlük diye bir şey yok. Türk basını Türklüğe hakaret edebiliyor. Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkıp yeni Türkiye adıyla yeni bir konfederal yapıyı yazabiliyor burada özgür, orada da mahkeme yok. Burada söylenen her türlü şeyi savunmakla, yalan da olsa, yolsuzluk ve rüşvet savunmakta hatta ve hatta zaman zaman fetva veren hocaların görüşlerini anlatmakta basın özgür. Bazı basın mensupları aslında basın mensubu kisvesi altında bazı tetikçiler; 'filancayı işten at, onu yarın hapse atacaklar, sabah namazından önce şunu alacaklar' diyebiliyor, basın özgür. Ama hangi basın; az önce dediğimiz gibi bunları yapan basın özgür.”

Editör: TE Bilisim