Montrö Sözleşmesinin önemi... Montrö Sözleşmesinin önemi...
“Partiler üzerinden milliyetçilik kirletilemez

Milliyetçilik, milletin yükselmesini ülkü edinen ve bunun için çalışmayı benimseyen bir fikir sistemidir. Fert, grup veya sınıf çıkarını değil, bütün bir milletin çıkarını ve ilerlemesini hedef aldığı için de kutsaldır.

Tek tek insanların, sivil toplum kuruluşlarının veya partilerin yanlış veya kötü sözleri, hareketleri, milliyetçiliğe saldırmak için bahane edilemez. Bir partinin "millî ve yerli" söylemini kullanması veya adında "milliyetçi" kelimesinin bulunması, milliyetçiliğe saldırmak için kullanılamaz. Milliyetçilik adı verilen fikir sistemi, partilerin üstündedir ve hiçbir partiyle sınırlı değildir.

Partiler üzerinden milliyetçiliğe saldırmak doğru olmadığı gibi, herhangi bir partinin milliyetçiliği inhisarına alması da doğru değildir. Sivil toplum kuruluşlarının ve partilerin kendilerini milliyetçi kabul etmeleri olumludur ancak "sadece biz milliyetçiyiz" veya "bizim milliyetçiliğimiz, bizim ulusçuluğumuz doğru olandır." ifadeleri yanlıştır.

Bir yandan Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü dilinden düşürmeyip milliyetçiliğe hücum etmenin hiçbir mantığı yoktur. Çünkü Atatürk düşüncesinin en önde gelen ilkesi milliyetçiliktir. Bundan şüphe edenler, Atatürk'ün o ihtizazlı sesinden çıkan "Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Ne mutlu Türk'üm diyene!" sözlerine kulak vermelidirler.

Elbette sadece bu cümleler değil, Atatürk'ün bütün söylev ve demeçlerini baştan sona okuyunuz; en çok göreceğiniz kavramlar "Türk, Türklük, Türk milleti, millet, millî" kavramlarıdır. Onun için milliyetçiliği düşmanlaştırmakla Atatürkçülük yan yana getirilemez.

Şu veya bu partiye, şu veya bu şahsa hücum edecekseniz ediniz, onları eleştirecekseniz eleştiriniz ama onlara saldırırken milliyetçiliği düşmanlaştırmayınız.

Milliyetçilik muhafazakâr olduğu kadar devrimci (inkılapçı) bir fikir sistemidir. Türklük ve onu meydana getiren değerlerin özünü korumak milliyetçiliğin gereğidir. Bizi Türk yapan dili, edebiyatı, sanatı, kültürü korumak elbette milliyetçiliğimizin gereğidir. Daha somutlaştırarak söyleyelim. Süleymaniye'yi, İstanbul Boğazı'ndaki yalıları, Dede Efendi'nin bestelerini korumak, onların hayatta kalmasını sağlamak milliyetçi olarak görevimizdir. Fakat onlarla yetinmek milliyetçiliğin gereği değildir. Tam tersine, onlarla yetinmemek, eskilerin taklidi olmayan yeni mimari eserler, besteler, heykeller, tiyatro eserleri yaratmaktır milliyetçiliğin gereği.

Çağdaşlaşma, milleti yükseltmek ülküsü için şarttır ve bu da milliyetçiliğin devrimci yanıdır. Milliyetçiler, milleti çağdaş hale getirmek yani yükseltmek hedefini unutarak sadece muhafaza edilmesi gereken değerler üzerinde dururlarsa milliyetçiliğin önemli bir tarafını ihmal etmiş olurlar. Türkçülüğü sistemleştiren Gökalp'ın da hedefi, "Türkleşmek, İslamlaşmak, muasırlaşmak" kavramlarıyla ifade ettiğini unutmayalım. "Muasırlaşmak" kelimesinin bugünkü karşılığı "çağdaşlaşmak"tır. 

Çağdaşlaşma, sadece bilim ve teknoloji, sadece fabrika ve bilgisayar demek değildir. Yaşayış tarzında, sanatta ve kültürde de çağdaş dünyayı hedef almamız gerekir. Elbette bu söylediklerim, onların sanatını, kültürünü alalım, yaşayalım anlamında değildir. Çağdaş teknik ve yöntemleri kullanarak kendi sanatımızı, kültürümüzü yükseltelim demektir.

Milliyetçiliği düşmanlaştıranlar eğer başka bir ideolojinin mensupları değil iseler bundan vazgeçmeli ve milliyetçiliği değil milliyetçilik adına yapılan yanlış uygulamaları eleştirmelidirler. Yok eğer başka bir ideolojinin mensubu iseler bunu açıkça belirtmelidirler.

Herkes milliyetçi olmak zorunda değildir. Birtakım aydınlar, bütün bir tarihi, ekonomik ilişkilere, sınıf çatışmalarına indirgeyebilirler. İnandıkları bu ideoloji üzerinden de milliyetçiliği eleştirebilirler. Ancak bir yandan Atatürk'ü öne sürerek, bir yandan ulusalcılık diyerek milliyetçiliği eleştirmek bir çelişki olur. Çünkü Atatürk milliyetçidir, ulusalcılık da milliyetçilik demektir.

Bir de milliyetçileri, şu veya bu devletin hesabına çalışmakla suçlayanlar var. Milliyetçilik, tam bağımsızlığı esas alan bir fikir sistemidir ve dolayısıyla başka bir devletin çıkarına çalışmak milliyetçilikle asla bağdaşmaz. Türk milliyetçileri de hiçbir zaman hiçbir devlete bağımlı olmamışlardır. Bu suçlamaları yapanlar, her hâlde milliyetçileri siyasal İslamcılarla karıştırıyorlar.

Siyasal İslamcılarla beraber yürüyenler varsa eğer, onlar da konumlarını ve hatta adlarını yeniden düşünmelidirler.”

Editör: TE Bilisim