Gümüşhane’nin tek kadın İl Genel Meclis üyesi adayı Sonel Yaşar’a yoğun ilgi Gümüşhane’nin tek kadın İl Genel Meclis üyesi adayı Sonel Yaşar’a yoğun ilgi
Refahyol Hükümeti'nin devlet bakanlarından Gürcan Dağdaş, “28 Şubat bin yıl sürecek” diyen eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun bu sözlerinde 'haklı çıktığını' söyledi. 28 Şubat’ta 'üniformalılar' üzerinden topluma yansıtılan baskının bugün 'apoletsizler' üzerinden yansıtıldığını söyleyen Dağdaş, “28 Şubat’taki kumpasçı anlayış devam ediyor. Bir manada 28 Şubatçılarla şu andaki iktidarın düşünce dünyası, yönetim ahlakı, toplumsal değerlendirmesi, siyam ikizi fotoğrafı çıkarıyor bize.” dedi.

İlk olarak Refah Partisi’nden İstanbul milletvekili seçilerek 20. dönem milletvekili olan ve 54. Refahyol Hükümetinde Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan Gürcan Dağdaş, 28 Şubat sürecini birebir yaşamış bir isim. O dönemde toplum üzerinde yaşanan baskılarla bugün yaşanan baskıları karşılaştıran Dağdaş, “Dün 28 Şubat’ın medya üzerinde estirdiği terör, baskı, o süreçte itirazcı olanların tamamını yaftalayıcı tavır ve bürokrasiyi, siyaseti tamamıyla kuşatan ve teslim almaya çalışan ahlak bugün devam ediyor.” diye konuştu.

"28 ŞUBAT DEVAM EDİYOR"

Gürcan Dağdaş, bugün yaşananlar için “Parlamento kuşatılmıştır, siyaset esir edilmiştir, bürokrasi tek tipleştirilmiştir. Yargı, ekselanslarının yargısına dönmüştür. Medya, özgür medya susturulmaya çalışılmaktadır.” ifadelerini kullandı. Cihan'a konuşan Dağdaş, “Dün Genelkurmay’dan ‘alo’ talimatı 28 Şubat’ta nasıl gazete televizyon bürolarına ulaşıyor idiyse, bugün daha ağırını bu iktidarla yaşıyoruz. Bence, zannediyorum Karadayı’ydı. ‘28 Şubat bin yıl yaşayacak’ demişti. O haklı gibi çıktı. 28 Şubat’ın tüm uygulamalarını, ahlaken devam ettiren hatta daha derinleştiren bir yönetimle karşı karşıyayız. O zaman 28 Şubat devam ediyor.” diye kaydetti.

"SİYAM İKİZİ GİBİLER"

Dağdaş, topluma yöneltilen baskı açısından 28 Şubat’tan bugünün tek farkının ise baskıyı yöneltenler olduğunu belirterek, “Dün 28 Şubat’ta üniformalılar üzerinden bu baskı yansıtılıyordu topluma, bugün apoletsizlerin üzerinden bu baskı yansıtılıyor. O zaman değişen tek şey, apoletli apoletsiz çizgisidir. Ahlak devam ediyor. 28 Şubat ahlakı devam ediyor. 28 Şubat’ın yöntemleri devam ediyor. 28 Şubat’taki kumpasçı anlayış devam ediyor. Bir manada 28 Şubatçılarla şu andaki iktidarın düşünce dünyası, yönetim ahlakı, toplumsal değerlendirmesi siyam ikizi fotoğrafı çıkarıyor bize.” değerlendirmesini yaptı.

"BİR CEPHELEŞME SİYASETİ GÜDÜLÜYOR"

Deneyimli siyasetçi, AK Parti’nin bugünkü yönetim tarzına da eleştiriler getiriyor. Yolsuzluk ve rüşvetle suçlanan bakanların Meclis tarafından Yüce Divan’a gönderilmemesini, toplumun olumsuz yanlarına rağmen AK Parti’yi halen destekliyor olmasını “Bir cepheleşme siyasetinin sonucu” olarak gören Dağdaş, şöyle ekledi: “AKP’ye oy veren milyonlarca insan burada ciddi manada bir ahlaksızlık, yolsuzluğun olduğunu biliyor ve iş dünyası da bunun kendisinin canını sıkacak ölçüde dert olarak da bir yerde durduğunu, zaman zaman dolaylı yollardan ifade ediyor. Ama Türkiye bir cepheleşmeye doğru sürüklenmiş ve bu cepheleşmenin gereği olarak, ‘Evet bir yolsuzluk hırsızlık var ama ben bu cepheleşmede bu safta yer aldığım için bunu görmemezlikten gelmeliyim, çünkü yarın bu cepheleşmenin sonucu ben iktidarı yönetim erkini kaybedersem bir sıkıntı çıkabilir’ diye kaygının üzerine hareket ettiler.”

"CUMHURBAŞKANI’NIN SİYASETİ BÖLÜCÜ VE CEPHELEŞTİRİCİ SİYASETTİR"

Bu cepheleşmenin veya cepheleştirmenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'siyaset tarzı' olduğunu söyleyen Dağdaş, “Toplum şu veya bu sebepten parçalıdır. Gelir düzeyinden dolayı parçalıdır, meslek seçiminden dolayı parçalıdır, inançlarından kültüründen dolayı parçalıdır. Siyasetin görevi bu parçalı yapıları ortak bir proje etrafında bir araya getirmek ve heyecanlandırmaktır. Siyasi partilerin asli görevi budur. Eğer siyasi parti, bu parçalı yapıyı bir araya getirmek yerine bu parçalı yapıyı daha derinleştiren bir siyaset tarzı uygulamaya koymuşsa bu bölücü siyasettir. Cepheleştirici siyasettir. Bu, Türkiye’nin tümüne refahı, huzuru getirebilecek bir siyaset değildir ve bu siyaset zamanla iyi yad edilmez. Tarihe de iyi kayıt düşmez. Bence Sayın Cumhurbaşkanı'nın siyaseti bölücü siyasettir, cepheleştirici siyasettir. Ve bu cepheleştirmenin üzerinden sandık diye vurguladığı ve herkesi sandığa davet ettiği o alanda ciddi bir manipülasyon yapıyor. Bu cepheleştirme siyaseti Sayın Cumhurbaşkanı için de AKP’nin muktedirleri için de yarın tarihe çok olumsuz kayıtlar düşecektir. İyi anılmayacaklardır. Onun ötesinde, Türkiye’ye çıkarttıkları maliyeti kendilerini de bir gün ileri derecede sıkıntıları sokabileceği bir sonucu önlerine getirecektir.” dedi.

"ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMDE KATILIM YÜKSEK OLACAK"

Dağdaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bence bu yöntem 13 yıl yeterince çalıştı. Yeterince Sayın Cumhurbaşkanı’nın değirmenine su taşıdı. Fakat zannediyorum ki yine geleceği okumak adına söylemiyorum, özellikle 17 Aralık sonrası gelişen hadiselere baktığımızda, yani bir cumhurbaşkanlığı seçimi atlattık, o seçimde sandıktan çıkan oy üzerinden de baktığımızda toplam seçmenin yüzde 38’inin oyuyla çıktı Sayın Cumhurbaşkanı oraya. Biz AKP’nin genel seçimde almış olduğu oy oranının çok altında bir oy oranıyla Sayın Cumhurbaşkanı’nın köşke çıktığını görüyoruz. Bu birebir seçmenin katılımı ile ilgili idi. Katılan seçmen oranı üzerinden yüzde 51’i çıkardı Sayın Cumhurbaşkanı. Ben düşünüyorum ki önümüzdeki genel seçim katılımın çok yüksek olduğu asgari yaşadığımız mahalli seçimdeki katılımı aşabilecek büyüklükte bir katılımla karşımıza seçmenin bir irade koyacağı kanaatindeyim. Ve bu iradenin de AKP’yi 40’ların altına taşıyabilecek bir sonucu olabileceği kanaatindeyim.”

"ERDOĞAN’IN CEPHELEŞTİRİCİ SİYASETİ AKP’Yİ ESİR ALDI, NORMALLEŞMESİNİN ÖNÜNDEKİ ENGEL ERDOĞAN"

Doğru olan şeyin, “AKP’nin normalleşmesi” olduğunun altını çizen Dağdaş, “Doğru olan, cepheleşme siyasetinden uzaklaşmasıdır. Kırıp dökmekten vazgeçmesidir. Normalleşmiş bir AKP, kimsenin rahatsız olmayacağı bir AKP olur. Herkes görevini ifa eder, zaman gelir vatandaş farklı bir karar verir, AKP iktidardan gider. AKP’nin normalleşmesinin önündeki en büyük engel Sayın Cumhurbaşkanı'dır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın cepheleştirici, ötekileştirici siyaseti AKP’yi esir almıştır. Oysaki biz Sayın Cumhurbaşkanı oraya çıktığında, AKP’nin yeni yönetiminin bu normalleşmeye yönelik adımlar atmasını beklerdik. Veya o kuşatmadan o esaretten çıkarmasını isterdik.” ifadelerini kullandı.

"DİKEN AKP’EN BATTI, BU DİKENİ AKP’NİN ÇIKARMASI LAZIM"

Gürcan Dağdaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buradan şu çıkmasın; AKP’nin eski genel başkanı ile yeni genel başkanı kadroları birbiri ile didişsin demiyorum. Ama hepimizin hayrına olan AKP’nin normalleşmesiydi. Hani bizde bir laf var, diken battığı yerden çıkar. Diken AKP’den battı, o zaman AKP’nin bu dikeni çıkarması lazım. Fakat görünen o ki bu cepheleştirme, ötekileştirme siyaseti ile AKP, Sayın Cumhurbaşkanı'nın esareti altındadır. Muhtemeldir ki seçimle beraber bu esaretin zincirlerinin belli halkaları kırılacaktır.”

Aksi takdirde, Cumhurbaşkanının esaretinden kurtulmayan bir AKP’nin Türkiye’yi daha işin içinden çıkılmaz bir evreye taşıyacağı bir sürecin yaşanacağı uyarısında bulunan Dağdaş, “Bu Türkiye için Allah korusun birçok riski içinde barındıran bir süreç olur. Yani Türkiye’nin hemen sınırlarındaki olup bitenin üzerinden bakınca, bunun Türkiye’ye yansımasına bakınca, Türkiye’nin yeryüzünde gittikçe yalnızlaşan fotoğrafına bakınca ve Türkiye’nin ekonomisinin verdiği sinyallere bakınca, 2015’in çok ağır buhranlı bir Türkiye fotoğrafını önümüze getireceği kesin.” diye kaydetti.

Editör: TE Bilisim