Yazar Emin Çölaşan 30 Ağustos tarihli köşe yazısında MHP'nin Cumhurbaşkanlığı Yemin Törenine katılmasını eleştirmişti. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın bu eleştirilere yanıt verdi.

Eleştirilerin dozunun yüksek olduğunu belirten Semih Yalçın, Çölaşan'ın Türkiye sevdalılarının severek okuduğu, geniş bir takipçi kitlesine sahip, meslek ilkelerinden taviz vermeden uzun yıllardır mesleğini icra eden bir gazeteci olduğunu belirtti.

Semih Yalçın'ın açıklamasının tam metni şu şekilde oldu:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yemin törenine MHP milletvekilleri olarak katıldık diye yaptığınız eleştirilerin dozunu biraz yüksek ve ifadelerinizi de ifrata kaçmış bulduk.

Partimiz milletvekillerinin cumhurbaşkanı yemin törenine katılmasını tenkit edebilirsiniz ancak gerçekleri tahrif etmeye hakkınız yoktur. Bunu yaparsanız, sadece gazetecilik etiğine uymamış olmazsınız, insan olarak da insaf ve hakikat ölçülerinin dışına çıkmış olursunuz.

Evet, milletvekillerimiz törende hazır bulunmuşlardır ama hiç kimse Erdoğan’ı alkışlamamıştır. Siz ya törenle ilgili görüntüleri seyretmeyip kulaktan dolma bilgilerle yazınızı kaleme aldınız ya da fazlasıyla ön yargılısınız.
Ama biz, sizin MHP’ye karşı peşin hükümlü yazılar yazacağınıza inanmak istemiyoruz.
Siz; Türkiye’de Cumhuriyet ve Türkiye sevdalılarının severek okuduğu, geniş bir takipçi kitlesine sahip, meslek ilkelerinden taviz vermeden uzun yıllardır mesleğini icra eden bir gazetecisiniz.
Bu yolda çektiğiniz çilelerin, meşakkatlerin şahidiyiz.

Yerel seçime bir hafta kaldı! İşte detaylar.. Yerel seçime bir hafta kaldı! İşte detaylar..

Yandaşlığın birtakım gazeteci taslaklarını dünya menfaatine boğduğu, mesleğinizin bütün etik kurallarının çiğnendiği, kimi köşe yazarlarıyla medyanın önemli temsilcilerinin iktidar partisi mitinglerinde kalabalıklara el salladığı bir cinnet döneminde, sizin gibi mesleki ilkelerden taviz vermeden yıllardır çaba gösteren kıymetli yazarların sayısı ne yazık ki bir elin parmakları kadar.

Sayın Çölaşan,

Siz de pekâlâ bilirsiniz ki ister iktidarda olsun ister muhalefette, her siyasi partinin bir anlayışı her yiğidin de bir yoğurt yiyişi vardır.
MHP daima parlamentoda uyumun, diyaloğun ve sağduyunun temsilcisi olmuştur. Yasama geçmişimiz, bunun somut örnekleriyle doludur.
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren parlamenter demokrasiyi ve serbest seçimleri meşru gören bir siyaseti benimsemiştir. MHP de bu rejim biçimini savunmuş, başlangıçtan bu yana politik tavrını değiştirmemiştir.
Ülke gerçeklerine en uygun sistem olan Anayasa’lı parlamenter demokrasi tamamen millet iradesine dayalıdır.
Bu nedenle yemin töreninde TBMM’de bulunmak, seçmenin iradesine yani millî iradeye saygının gereğidir.
Milletin sizi gönderdiği ve millete ait olan makamlarda küsme veya darılma lüksünüz yoktur. TBMM’de hiçbir fayda getirmeyecek boykot ve terk etme eylemlerini gerçekleştirdiğinizde bu çıkış millete yapılmış olur.

Millete dayalı bir milliyetçiliği esas alan MHP’nin; milletin makamında protesto yapması, kendi çizgisiyle çelişki oluşturur.
Erdoğan, “Elimi 77 milyona uzatıyorum.” diyerek yalan söylemektedir. Biz o kirli eli sıkmayacağımızı belirttik zaten.
Ancak Meclisi de terk etmeyi düşünmedik.
Bu, Erdoğan’ı onayladığımız anlamına gelmez.

Sayın Çölaşan,

Devlet geleneğimizde cumhuru yönetenlerin yemin töreninde protesto eylemi yapmak yoktur.
1877’den bu yana devam eden parlamento hayatımız, “devletin devamlılığı” esası üzerine bina edilmiştir. Demokratik geleneklerimiz de bu kadim esasa dayanan teamül ve uygulamalarla oluşmuştur.

Tayyip Erdoğan; uzunca bir süreden beri Türkiye’nin, 1920 Meclisinin ruhuna geri döndüğünü söyleyip durmaktadır.
Erdoğan’ın 1920 ruhu ile kastı, Mustafa Kemal muhaliflerinin Türkiye’de rövanşı aldıklarını vurgulamaktır. O günün Türklük ve Cumhuriyet düşmanlarının, 1920’de yapamadıklarını bugün gerçekleştirme fırsatı bulduklarını söylemek istemektedir.
Hakikat şudur: Aksine Türk parlamentosu 12 yıl zarfında 1920 ruhundan uzaklaşmıştır. 1920 Meclisinin ruhu “Türklük şemsiyesi altında ittifak” anlayışıyla teşekkül etmişken bugün parlamentoda Türk milletini etnik azınlık derekesinde gören zihniyet egemen olmuştur.

Bugün Türk egemenliğinin ve bağımsızlığının en büyük iki sembolü olan Meclis ve Cumhurbaşkanlığı makamı, 1920’li yıllarda Mustafa Kemal ve çalışma arkadaşlarına muhalefet eden zihniyetin tahakkümüne geçmiştir.
Meclisi ve cumhurbaşkanlığı makamını Cumhuriyet düşmanlarının şovuna terk etmeyi akılcı bulmadığımız için o gün orada olmayı yeğledik.

Meclis milletindir, AKP iktidarının ve Tayyip Erdoğan’ın değil. İktidarın çiftliği hiç değildir.
Türk milletinin büyük fedakârlık ve müşküller içinde Kurtuluş Mücadelesi vererek Atatürk’ün önderliğinde kurduğu kutsal bir müessesedir, millî iradenin tecelli yeridir TBMM.
Cumhurbaşkanlığı da Cumhuriyet’in en yüksek temsil yeri ve görev makamıdır.
MHP, kendisini mevcut iktidarın alternatifi görürken yüce Meclisi iktidarın hegemonyasındakilerin şovuna terk etmek istememiştir.
MHP yemin törenine katılsa da katılmasa da “imam” bildiğini okuyacağı gibi, “Muhalefeti toptan Meclisten kaçırdık.” gibi şişinmelerle övünmelerle halkın karşısına çıkacaktır.
Yarın, “Bunların Mecliste bulunmaya bile takatleri yok.” diyerek bunu bile bir yenilgi ve acziyet işareti olarak göstereceklerdir.
Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi diye birkaç bin yıllık zengin tarihimizin ve büyük devlet geleneğimizin temelleri üzerine oturmuş cumhurbaşkanlığı makamını yok saymak, aşağılamak bizim anlayışımıza uymamaktadır.
Kişiler gelip geçicidir, ancak bu makamlar milletin malıdır. Sahibi millettir.
Bu makamlara sırtınızı dönerseniz, onun değerini düşürmüş yıpratılmasına çanak tutmuş olursunuz.
Belki Erdoğanlar cumhurbaşkanlığı makamını kötüye kullanıp sahibi olan millete zarar verebilirler ama o makamın tarihî ismetini kirletemezler.
Bu itibarla saygı gösterilmesi gereken Tayyip Erdoğan değil, cumhurbaşkanlığı makamıdır.
Biz Tayyip Erdoğan’dan saygı beklemiyoruz.
Ayrıca yemin törenine katılmayarak kazanılabilecek bir şey de yoktur.
Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak da rahat durmayacağı, siyasete müdahale edeceği, eline beline diline hâkim olamayacağını bilinen bir gerçektir.
Lakin Erdoğan’ın yaptığı Anayasa ihlalleri ve kanunsuzluklar, bize meşru yollar tükenmeden siyasi gelenek ve teamüllerin dışına çıkma hakkı vermemelidir.
Hem, bir gün Tayyip Erdoğan çekip gidecektir ancak cumhurbaşkanlığı makamı saygın olarak yerinde kalacaktır.

Sayın Çölaşan,

Yazınızda MHP’yi anlayamadığınızı söylüyorsunuz.
Hiç anlama ihtiyacı duydunuz mu, anlamak için çaba gösterdiniz, girişimde bulundunuz mu acaba?
Geliniz, partimizi ziyaret ediniz ve bizimle diyalog kurunuz.
Ancak ondan sonra MHP’yi anlayıp anlayamadığınıza karar verirsiniz.
MHP olarak Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi dönüştürme planlarına karşı azimle sürdüreceğimiz mücadeleyi bulunduğunuz köşeden desteklemeye devam edeceğinize olan inancımızı korumak istiyoruz.
Saygılarımızla… 

Editör: TE Bilisim