Mersin Akdeniz ve Toroslar ilçelerinde hangi güç kazanacak? Mersin Akdeniz ve Toroslar ilçelerinde hangi güç kazanacak?
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, muhalif medya ve bazı sermaye gruplarına el konulacağı iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Hükümet uyguladığı politikalarla daha fazla baskı, sindirme ve korkutmayla milletin gerçekleri öğrenmesini engellemek istediğini belirten Vural, “Bunlar gayet açık ve nettir. Medya üzerinde zaten baskılar var. Zaten medya üzerinde Demokles’in kılıcı gibi hükümetin bütün kaynakları baskı oluşturuyor. Böyle bakıldığı zaman Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 7 Haziran'da tek başına indiren millet iradesine karşı yeni bir kumpas hazırlama ve darbe vurma girişimi olarak değerlendirmek lazım. Demokrasiye darbe vurarak kendi yaptıklarını örtmek istiyorlar ama bu yaklaşım bunlarla ilgili böyle bir algı oluşturma her şeyden önce basın üzerinde de bir oto sansür uygulayarak kendi kendilerine kısıtlama gibi bir sonuç doğurmasını istiyorlar.” diye konuştu.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenledi. Vural konuşmasının ardından gazetecilerini sorularını cevapladı.

'SEÇİM GÜVENLİĞİNDEN BAHSEDECEK EN SON MERCİ PKK’NIN GÖLGESİNDE SİYASET YAPANLAR'

Bir gazetecinin, “Selahattin Demirtaş seçim güvenliği bölgede sağlanamazsa seçimler iptal olabilir. Nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Vural, “Bunlar değil mi ki vatandaşı tehdit ederek orada oy konusunda vatandaşın tehditle oylarını alan zihniyet. Bunların ne alakası var demokrasiyle millet iradesiyle, bunlar silah iradesiyle açıkçası gücü kullanan insanlar. Bu konuda bakıldığında Türkiye’de genel mahiyeti itibariyle böyle bir ortamda seçim güvenliğini tehdit olabilecek girişimler olabilir. Bunları ifade ediyoruz. Ama doğu ve güneydoğudaki sandıklarımız konusunda hangi noktaya gelindiğini milletimiz görüyor. Ama her şeyden önce seçim boyunca terörün seçim sürecine bir provokasyon yapma ihtimalinin bu gerginliğin vatandaşlarımız arasına girebileceği endişesini ifade ettik. Ama maalesef bu uyarılarımıza kulak asmayan Saray ve AKP vardı. Bu çerçevede böyle bir ortamda seçim oluşturma konusundaki yaklaşımları neticesinde maalesef bir koalisyon kurma iradesi ortaya koyamadılar. Seçim güvenliği meselesi önemli bir meseldir. Ama bu seçim güvenliğinden bahsedecek en son mercide herhalde PKK’nın gölgesinde siyaset yapanlar olacaktır.” cevabını verdi.

'ONLARIN HEDEFİNDE MİLLETİMİZ, DEVLETİMİZ YOK'

“Cumhurbaşkanının AK Partinin oylarının düşmesi ihtimaline karşı savaş gerekçesi göstererek seçimin 1 yıl erteleyeceği iddia ediliyor bu konuda neler söylersiniz?” sorusuna Vural, “400 vekil vermediniz al sana kaos diyenin kendisi için en önemli olanın kendi egosu ve kibri olduğu ortaya çıkmıştır. Onların hedefinde millet yoktur, devletimiz yoktur. Allah bizi bu zihniyetten korusun. Kendi şahsi menfaatleri veya siyasi menfaatleri için milletimizin ve devletimizin geleceğini tehlikeye atacak böylesine kararlar almaktan gerçekten alabilirler mi? alabilirler. Bir diyeceğim olmaz. Zannederim 1 Kasım’da milletimiz bu zihniyeti sandığa gömecektir.” diye cevap verdi.

'DEMOKRASİYE DARBE VURARAK KENDİ YAPTIKLARINI ÖRTMEK İSTİYORLAR'

Medya ve sermaye gruplarına el konulacağı iddialarının hatırlatılması üzerine Vural, “Bugün ki hükumet zaten uyguladığı politikalarla giderek milletten irtibatı kesenler daha fazla baskı, sindirme ve korkutmayla milletin gerçekleri öğrenmesini engellemek istiyorlar. Bunlar gayet açık ve nettir. Medya üzerinde zaten baskılar var. Zaten medya üzerinde Demokles’in kılıcı gibi hükümetin bütün kaynakları baskı oluşturuyor. Böyle bakıldığı zaman Adalet ve Kalkınma Partisinin 7 Haziran'da tek başına indiren millet iradesine karşı yeni bir kumpas hazırlama ve darbe vurma girişimi olarak değerlendirmek lazım. Demokrasiye darbe vurarak kendi yaptıklarını örtmek istiyorlar ama bu yaklaşım bunlarla ilgili böyle bir algı oluşturma her şeyden önce basın üzerinde de bir oto sansür uygulayarak kendi kendilerine kısıtlama gibi bir sonuç doğurmasını istiyorlar. 7 Haziran’dan önce böyle bir ortamda seçime gittik bence 1 Kasım'dan sonra bu zihniyetin yapmak istediklerine karşı milletimiz daha güçlü cevap verecektir. 7 Haziran’dan önce medya üzerinde birçok baskılar tehditler susturma operasyonları vardı. Şimdi de aynı şekilde devam ettirmeye niyetliler. Baskı şiddet ve korkutma giderek artacak gibi gözüküyor. İnşaallah 1 Kasım seçimlerinde demokrasi, özgürlük kazanacaktır.” açıklamasında bulundu.

Dün Tuğrul Türkeş’in Resepsiyon’da ‘MHP babamın partisi beni kimse oradan atamaz’ açıklamalarının hatırlatılması üzerine Vural, “Evet kendi partisi olmadığını söylüyor. Bir kimsenin şahsi iradesinin ve şahsi kararı kendisini bağlar. Ama biz bir partiyiz bir mücadele sürdürüyor. Anadolu’nun her yerinde insanlarımızla beraber bir mücadele sürdürüyoruz. Bu haklı bu şerefli mücadeleyi kimse yok sayamaz. Dün bizi PKK-HDP’nin çözüm sürecine müdahale ettirmeyenler bugün HDP ile aynı eksene getirme çabaları karşısında dik durmaya devam edeceğiz. Bunun bir kumpas olduğu gayet açık ve net. Asıl sorgulanması gereken husus kişinin yaptığı tercihten ziyade böylesine bir kumpası hazırlayan iradedir. Asıl sorgulanması gereken bu irade. Bu iradeye demokrasi dışı böyle bir iradenin milletten oy istemesinin de bir ironi olduğunu ifade etmek istiyorum.” şeklinde konuştu.

'YILDIRIM TUĞRUL BAĞIMSIZ BAKAN OLARAK ATANMIŞ OLMALI'

Tuğrul Türkeş hala partili mi? sorusuna Vural, “Bu konuda TBMM Başkanına tedbir kararı gereği partide hiçbir görevde bulunamayacağını ve parti sıfatını temsil edemeyeceğine ilişkin yazımı gönderdim. MHP iradesine olmadığına göre bu konuda Yıldırım Tuğrul herhalde bağımsız bakan olarak atanmış olması gerekiyor. Zaten kimin bağımlı kimin bağımsız olduğu önemli değil. Dolayısıyla bu hükümet Adalet ve Kalkınma Partisinin seçim kampanyası hükümetidir. Seçim kampanası da MHP üzerine bir kumpas kurmaya yönelik AKP-HDP birlikteliğini kamufle etme amacına yöneliktir. Böyle bir vitrinde görev alanlar bilsinler ki MHP’nin siyasal iradesini MHP’nin sahipleri, MHP’nin organları ve ona oy verenler belirler.” açıklamasında bulundu.

“Kamudaki tüm atamaların durdurulması ile ilgili bir genelge yayınlandı bu konuda neler söylersiniz?” sorusuna Vural, “Aslında 7 Haziran seçimlerinden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’nin tek başına iktidarı ortadan kalktığı için parlamentoya karşı sorumlu bir hükümet olmadığı için parlamenter denetimde olmadığı için o zamandan bu yana hiçbir atamanın yapılmaması gerekiyordu. Adalet ve Kalkınma Partisi 7 Haziran’dan sonra keyfi bir şekilde hukuka aykırı bir şekilde tamamen siyasi olarak bürokratik atamalarını gerçekleştirdi. Bu atamaları tamamladıktan sonra şimdi bütün atamaları Başbakan kendi ukdesine almıştır. Doğrudan doğruya bu süreçle ilgili genelge burada da. Bu genelge atamalarla ilgili Başbakanlıktan izin alınacağına amirdir. Asıl sorgulanma gereken bu seçim hükümeti değildir AKP-HDP’nin yürüttüğü seçim kampanyasının hükümeti olarak adlandırılmalı. 7 Haziran'dan sonra bu kadar atamayı yapanın şimdi seçim hükümeti ile atama yapmayacağım demesi çok ikircikli bir tutumdur.” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim