RTE seçilir mi? Neden olmasın? Muhalefetin adayına kulplar takan muhalifler ile iktidara tapan muvafıklar halkın düzeyini düşürdükçe RTE’nin önü açılır, demiştim.

Elbette E. İhsanoğlu’da seçilebilir.

Ama biz RTE’yi konuşalım.

Diyelim ki seçildi. Dualarla, kurbanlarla, ağlamalarla, alkışlarla, 200 yıl edebiyatıyla köşk’e oturdu.

Ne mi olur? Anlamak için geride kalanlara bakmak lazım.

Arkasından demediğini bırakmazken, yüzüne karşı ve duyabileceği yerlerde RTE’ye toz kondurmayan ardılları, önce bir şaşkınlık dönemi yaşarlar.

Arkasından aralarındaki inanç, düşünce  ve çıkar ayrımları ortalığa saçılır.

Köşk’ün korkulacak bir gücü olmadığı anlaşılınca kıyamet kopar. RTE’nin korkusundan sesi kısılanların sesi açılmaya başlar.

Derken gerçekte AKP diye bir partinin mevcut olmadığı, her gücün ve her şeyin RTE’de toplandığı gerçeği anlaşılır.

Doğacak siyasi karmaşa ekonomide var olan büyük bunalımı su yüzüne çıkarır. Cari açık patlar.

Yapılacak ilk seçimde, AKP hızla dibe sürüklenir.

İktidara gelecek MHP ve CHP koalisyonu eski defterleri karıştırır.

Cumhuriyetin adil yargısı, Siyasi baskılardan kurtulunca davalar peşpeşe açılır ve ayakkabı kutuları ile evler dolusu dolarlar ortalığa saçılır.

RTE Köşk’ün koruması altında davalardan geçici olarak kurtulsa bile, yakınlarının hali nice olur…

Olacaklar olur.

Kısas kıyamete kalmaz.

Dini ibarelerle beslenmiş konuşmalar halkın bir kısmını kandırabilir ama Hakk’ı kandırmak kimin haddine!..