Milli Kültür’den,  Milli Birliğe Milli Kültür’den, Milli Birliğe
 HDP’li koalisyonlara uzak durduğu için köşeye sıkıştırılmaya çalışan Bahçeli’ye yapılan operasyonu araştıran Vahdet gazetesi ve Habervaktim’in yoğun şekilde duyurduğu olayın ardından Ahmet Hakan, yaptıkları algı operayonunu gizlemek için bu olayı “oruçsuz avı” olarak duyurdu.
İşte o satırlar :

“Acar gazeteciler oruçsuz avında

TELEFONUM çaldı.

Havuz gazetelerinden birinden arıyorlardı.
*
- Dedim: Buyrun, efendim.
- Dedi: Bahçeli gündüz çay içti mi? Fotoğrafta çay içiyor görünüyor?
- Dedim: Yok, içmedi. O fotoğraf arşiv fotoğrafı.
- Dedi: Ama kıyafet aynı.
- Dedim: Arşive baktık, aynı kıyafetli fotoğrafını bulduk, onu kullandık.
- Dedi: Neden?
- Dedim: Foto muhabiri almamıştık yanımıza. Bir nezaket ziyaretiydi. Bahçeli siyasi yorumlar yaptı. Ben de sorular sordum. Böylece planlanmamış bir röportaj çıktı ortaya. Cep telefonuyla ikili fotoğraflar çektirdik. Ancak sayfada Bahçeli'nin tekli fotoğraflarına da ihtiyaç duyduk. Arşivden fotoğraf seçtik.
- Dedi: Gazetedeki fotoğrafta Bahçeli'nin elindeki çay bardağını sansürlemişsiniz.
- Dedim: Evet, sansürledik. Çünkü Bahçeli çay içmemişti.
- Dedi: Ama internette çay bardaklı fotoğraf sansürsüz yayınlandı.
- Dedim: Evet... O fotoğraf, internet sitemizde arşivden orijinal haliyle alınıp kullanılmış. Çok kısa bir süre internet sitemizde kalmış. Sonra fark edilince hemen kaldırıldı ve fotoğraf gazetedeki haliyle yayınlandı.
- Dedi: Fakat... Ama... Lakin... Hım... Kem... Küm...
- Dedim: Ya arkadaş! Siz neyin peşindesiniz? Bahçeli niyetliydi. Yanımızda çay içmedi. İkram girişiminde de bulunmadı. Niye anlamıyorsunuz?
- Dedi: Ama...
Şey... Yani...
- Dedim: Ayıp değil mi? Adam oruç tutuyorsa Allah rızası için tutuyor. Sizin rızanız için mi tutuyor? Sizi oruç tuttuğuna ikna etmek zorunda mı? Hem ikna olsanız ne olacak? Bu sizin ne işinize yarayacak? Din zabiti misiniz siz? Pastaran falan mısınız?
- Dedi: Ama... Gazetecilik... Soru sorma hakkı...
- Dedim: Hadi eyvallah.
*
Bu telefondan sonra iki gazeteden, dört de internet sitesinden aradılar.
Hepsinin merak ettiği konu aynıydı:
"Devlet Bahçeli, ramazan günü çay mı içti? Yoksa Bahçeli oruç tutmuyor mu?"
Hepsine aynı şekilde cevap verdim:
"Allah sizi inandırsın, çay içmedi. Allah sizi inandırsın, niyetliydi."
*
Yeminler ettim.
Tanıklar gösterdim.
Olayın bütün gereksiz detaylarını anlattım.
Fotoğrafın arşiv fotoğrafı olduğuna dair belgeleri ortaya koydum. 
*
Fakat buna rağmen...
Karşımdaki "acar" gazeteciler, bir türlü ikna olmuyorlardı.
Gazeteci şüphesi ve merakıyla soruları ardı ardına yağdırıyorlardı.
Araştırmacı gazetecilikle işe başlıyorlar, soruşturmacı gazetecilikle devam ediyorlardı.
Etkilendim doğrusu.
*
İnsan ister istemez düşünüyor:
Devlet Bahçeli'nin niyetli olup olmadığı konusunda gösterilen bu müthiş gazetecilik refleksi...
- Ayakkabı kutuları ortaya saçılırken...
- Reza arkadaş, çikolata kutusuna dolarları yerleştirirken...
- Muammer Bey "Senin önüne yatarım Reza" derken...
- Bin iki yüz elli beş kişinin bir yıllık asgari ücretine bedel kol saati, bakan bileğini süslerken...
- Deveyi hamuduyla götürenlere dair bin türlü gizli bilgi oluk oluk akarken...
 Nereye gitmişti acaba?
*
Yoksa bu adamlar açısından...
"Hırsızlık yapıp yapmamak" mesele değil de "Niyetli olup olmamak" mı mesele?
O zaman açık konuşsunlar.
Ramazan sayfalarında falan "oruç tut sıhhat bul/hırsızlık yap zengin ol" falan yazsınlar.”

İşte Ahmet Hakan’ın yazdıkları aynen böyle!

Doğrusunu isterseniz Ahmet Hakan’ın mahalle değiştirmesini anlıyoruz ancak bir insanın bu kadar da oralı olmasını anlamıyoruz.

Şu olaylar zincirine bir bakın:

Devlet Bahçeli ve partisi zaten yıllardır HDP’ye bakışını açık açık dile getiriyor.
Seçimin hemen ardından Bahçeli tabloyu çok net görüyor ve HDP’li hiçbir tabloda yer almayacağını net olarak duyuruyor.
Buna rağmen Doğan Medya sürekli MHP+CHP ve HDP koalisyonu için bastırıyor.
Üstelik CHP başkanı adeta ikram eder gibi Bahçeli’ye “gel başbakan ol” diyor.
MHP’nin bu direnci ve meclis başkanlığının ardından doğan Medya yazarları adeta kin kusuyorlar. Yalçın Doğan, Ertuğrul Özkök gibi isimler açık açık Yunan referandumu üzerinden MHP’ye çatıyor, üçlü koalisyona koalisyon hayır diyen MHP’yi alenen hedef gösteriyorlar.
Ardından röportaj yapan Bahçeli’nin “fotoğrafı çekilmedi” bahanesiyle Ramazan günü çay içerken göründüğü bir fotoğraf gazetede sansürlü web de ise sansürsüz halde yayınlanıyor. Amaç belli, sansürlü görende açık görende “yahu Ramazan günü Bahçeli ne içiyor” böyle diyecek ve MHP’nin İslami değil de ırkçı olduğuna dair yorum yapacak.
İşte plan bu kadar açık iken bakın sonuç ne oluyor. Vahdet ve Habervaktim bu olayı duyuyorlar. Fatih Akkaya bunun açık açık operasyon olduğunu dile getiriyor.

Peki, Ahmet Hakan ne yapıyor?

Algı operasyonunu dile getiren ve gerçekten gazetecilik yapan Habervaktim ve Vahdet’i oruçsuz avına çıkmakla eleştiriyor.

Oysa bunun gerçekle alakası yok. Yazılan tüm yazılarda Bahçeli’nin oruç tutup tutmamasının kimseyi ilgilendirmediği ancak kendisinin bu ibadetini İngilizce yerine getirmeyi sevdiği dile getirilmişken neden bu iftira atılıyor?

İşte onu da “at çamuru izi kalsın” zihniyetiyle açıklamak mümkün.

Editör: TE Bilisim