Gümüşhane’nin tek kadın İl Genel Meclis üyesi adayı Sonel Yaşar’a yoğun ilgi Gümüşhane’nin tek kadın İl Genel Meclis üyesi adayı Sonel Yaşar’a yoğun ilgi
 İnsan haysiyeti dâhil, her değeri çiğnemekten çekinmeyen bazı AKP milletvekilleri, yükselişinden endişe duydukları MHP’yi, hüküm giymiş bir milletvekilimizin üzerinden mahkûm etmeye çabalamaktadır. MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın uğradığı mağduriyet ve onurlu duruşu karşısında yüreklerinde en küçük vicdan kırıntısı olanların bile cümlelerini tartarak konuşması gerekirken, MHP korkusu AKP milletvekillerine her kıymet hükmünü unutturmuştur. AKP’li vekiller, partimize kara çalmak için asgari saygı ve hakkaniyet ölçülerini bile terk etmişlerdir. Bir yandan bazı tutuklu milletvekillerin dokunulmazlıklarının kurtarılması için anayasa maddelerini pazarlık konusu yapan iktidar partisinin, diğer yandan da hüküm giymiş bir milletvekilinin durumunu siyasi linç malzemesi hâline getirmesi, mide bulandırıcı bir çıkarcılıktır. Ne yazık ki AKP bunu hep yapmaktadır.

AKP’liler şunu iyi bilmelidir: Engin Alan üzerinden MHP’yi karalama planı tutmayacağı gibi, hükümlü de olsa bir milletvekilinin siyasi saldırıların aracı olması, vaktiyle genel başkanı da hapis yatmış olsa bile AKP’nin siyasî ahlaksızlığını örtmeyecektir.

AKP’nin sözcülerinden Hüseyin Çelik de, aynı ahlâkî  sükûta emsal teşkil eden açıklamalarını sürdürmektedir. Hüseyin Çelik’in “Ben bir enstrüman filan değilim. Bana kimse akort yapamaz” sözü aslında inkâr gibi görünse de, bir hakikatin itirafıdır. Kendisi genel başkanının en çok kullandığı politik saz âletlerinden biridir. O kadar müstameldir ki akordu da, düzeni de bozulmuştur. Bununla birlikte Hüseyin Çelik, kendisine en iyi ayarın partimiz tarafından verildiğini bildiği için sivri dilini zaman zaman camiamıza çıkarmaktadır.

Hüseyin Çelik son açıklamasında, konuştuğu dil ve aldığı  yükseköğrenimin utanç ve ezikliğini, MHP Genel Başkanı  Devlet Bahçeli’yle isim polemiğine girmeye cüret ederek gizlemeye çalışmıştır. Kendisi; içinde yaşadığı, ekmeğini yediği ve egemenliği altında hayat sürdüğü Türk milletiyle kırk yıl da geçse kaynaşmayacağını belli etmektedir. Ali Süavi’nin Türkçülüğünü dahi idrak edemeyen Çelik‘in her defasında partimizi hedef alarak gözlerden kaçırmaya çalıştığı asıl hakikat ise, gölgesi altında ikbal ve nimet sahibi olduğu Türk milletinin varlığını inkâra yeltenmesi, sözcülüğünü yaptığı iktidarın, aziz milletimizin egemenlik haklarına savaş açmasıdır. AKP Lideriyle Çelik’in siyasi maceraları, bu açıdan yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot ve çapsız arkadaşı Sanço Pança’nın hikâyelerine benzemektedir.

Elbette, sözde Demokratikleşme Paketiyle bölücü terör örgütüne verilen tavizler, isim serbestisinden ibaret değildir. İsimler semboldür; esas olan, kendisine ad verilen insanın evsafı ve aidiyet duygusu, isimlendirilen yerin de kime ait olduğudur. O bakımdan, Türkçe konuşsa da, Türk Dili ve Edebiyatı okusa da, varlığını borçlu olduğu Türk milletine karşı zerrece mensubiyet ve minnet duymayanların layığı, kulluk ettikleri ideal ve mahfillere yaraşır adlar almaktır.

MHP düşmanlığı kendisinde paranoya hâline gelen AKP Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar ise, özellikle İstanbul milletvekili Engin Alan’ı diline dolamıştır. MHP’yi taşlamak, Tayyar gibi çaylak milletvekilleri için geçim kapısı ve şöhret vasıtası olmuştur. Partimizle ilgili yersiz ve desteksiz eleştirilerine bir süre önce cevap verdiğimiz Şamil Tayyar, yememiş içmemiş, yine saldırıya geçmiştir.

AKP’nin derin olmaya çalışan ancak ömrü  boyunca sığ olarak anılacak olan Şamil Tayyar’ın kullandığı  tehditkâr üslup, boyunu ve kıratını aşmaktadır. Yalancı  pehlivanların kurusıkı tehditlerine pabuç bırakmayacağımızı, kendisinin cürmü kadar bile yer yakacak biri olmadığını en çok sevgili Gaziantepliler bilmektedir.

Genel başkanından aldığı sıkı  talimatlar doğrultusunda MHP’yi hedefte tutan Tayyar, farkında olmadan soyadının anlamına uygun bir siyaset tarzı benimsemiştir. Partimize saldırırken ayağı yerden kesilen Şamil Tayyar’a siyaset platformunda en münasip gelen isim: “Uçan Adam” olmalıdır.

Tayyare türü politikacıları uçuranların gayesi; askerî vesayetle, darbeyle kitleleri korkutup demokratik güç ve kurumları işlevsiz hâle getirmek, halkın demokratik reflekslerini zaafa uğratmak, sivil dikta rejimi kurmaktır. Bu sayede bölücü başına meşruiyet kazandırıp terörle mücadelede kahramanca savaşanları mahkemelerde, hapishanelerde çürütmek, Türk milliyetçilerinin de elini kolunu bağlamaktır. Bu gibi sefillerin demokratlığı halkı aldatmaya dönük bir maskedir; insan hakları ve kişisel hürriyetlere bakış açıları PKK’nın talepleri ölçüsündedir.

Bir yandan vesayet rejimleri ve darbe çığırtkanlığıyla bağdaştırılmaya kalkışılan MHP, bir yandan da kapatma tehdidiyle sindirilmeye çalışılmaktadır. Partimize dönük husumeti nasıl bir demokrasi düşmanı olduğunu ele veren AKP, demokrat kılığındaki haramilerin mekânı haline gelmiştir. Ancak MHP’yi ve milliyetçi-Ülkücü Hareket’i siyasi blöf ve şantajla korkutacağını, sindireceğini sanan bu sıracalılar, serap görmektedir.

Adı geçen AKP sözcüsü ve milletvekilinin terbiye sınırlarını aşan dillerinin daha fazla uzamasına izin vermeyiz. Kendilerine tavsiyemiz, vakit varken haddini bilmeyi öğrenmeleri, edeplerini takınmaları, başkalarına hücum ve iftira ederek kirlenmiş dillerini her yere sokmamalarıdır.

Editör: TE Bilisim