Bu topraklarda birlikte yaşamanın, sevginin dilini somut bir cümle olarak, ya Türkçe "Seni seviyorum" yada "I love you" olarak İngilizce kullanacağız.

Anadolu liseleri Fen Liseleri,Üniversite derken Anaokulu seviyesinde İngilizce merakı evrensel dil teraneleri estirilirken Türkçe mahzun ve tartışılıyor.
Türkçe tartışılıp etnik dillerle eğitim talep edilirken ,İngiliz dilinin egemenliği tahdit tanımıyor.

Dil ses bayrağıdır;

 Sevgi saygı ve muhabbet cümlelerini Türkçe kurmanın birlikte yaşamanın zemini süratle ortadan kaldırılıyor.

Dil ikinci bayraktır;

Toprak ister, devlet ister egemenlik ister.Sinsi bir insan hakları, masum talep maskesi ile yol ayırımına doğru gidiyoruz...

Sahi milyonlarca Avrupa Türk'ü ömrünü, gençliğini ,Avrupa'nın kalkınması için tüketirken ,
Türkçe öğrenmeye medeni AB müsaade etmezken,
Neden ABD ve AB koalisyonu, ülkemize etnik talepleri evrensel haklar diye dayatarak etnik ameliyat peşinde koşuyor?
Bunu kendi ülkelerinde yüzlerine söyleyecek babayiğitler yok mudur?
Bu yiğitleri bulmazsak onların yolunu açmazsak daha çok aşağılanmaya mecbur kalırız.

Herkes millet adından dilinden gurur duyarken dilimizi millet adımıza etnik ameliyat yapmanın adını barış koydular.

Bir oğlumuz olmalı adı barış olmalı aslında yeni ayrılık türküsünün adıdır.

Gizlenen gerçek şudur;

Türkçenin etki ve konuşma alanı daraltılmaya çalışılırken İngilizce evrensel maske ile yeni egemenlik alanları buluyor. 
 İkinci bayrağımız olan dilimiz ana dil talepleri ile indirilmeye çalışılırken ,İngilizce kasap bakkal manav dili haline getirilerek toplumda yaygınlaşıyor.

Başka türlü işgali nasıl tarif edebiliriz ki;

Dil öğrenmek başka eğitim ve işgal dili olmak başka bir şeydir.
Türkçeye itiraz moda iken İngilizce moda olarak dolu dizgin ilerliyor. Allah sonumuzu hayır etsin...