SOKAĞA SÖYLEYECEK SÖZÜMÜZ UZANACAK ELİMİZ, SIZLAYACAK VİCDANIMIZ VAR MIDIR? 

Bu satırları Camiye giderken aracıma yaklaşıp bir şeyler isteyen ardından bu soğukta beton zemine oturan bir gence bakıp göz yaşlarımı içime akıtarak yazıyorum. 

Sokaklarda sadece sahipsiz başıboş sokak hayvanları yok. Çocukluk, gençlik baharında ihmalin, eğitimsizliğin, cehaletin imkansızlığın kurbanı olmuş; 
terör uyuşturucu şebekelerin ağına düşmüş, binlerce insan manzarası yürek dağlıyor. 

Genç nüfusun giderek azaldığı; genç nüfus artışının yaşlanan Avrupa'ya benzemeye başladığı ülkemizde, adeta boşa akan nehirler gibi yanında susuzluktan nerede ise çölleşen Anadolu toprakları rahmet nimet bereket bekliyor. Huzur için kurak toprakları sulamak; suyu toprakla buluşturmak mümkün değil midir? 

Genç nüfusun enerji, akıl vb her türlü gücünü millet geleceğinde kullanma ihtimali yok mudur? Bu çocuklar 2000'li yılların çocukları! bu dehşet tablosunun ve iç karartan şartların sosyal ve siyasal sorumlusu kimdir? 

Sorumluluğu sadece aileye, siyasal iktidara ya da devlete yüklemek doğru mudur? 

Bu insani birikim rahmete de dönüşebilir. felakete de... bugün karşımıza terör örgütü, uyuşturucu, alkol, fuhuş, satanist vb pozisyonda çıkan göz bebeğimiz evlatlarımız, mutlaka bizim olmasa da komşu, eş, dost, akraba ve millet evladıdır. 

Sokakları, caddeleri yaşanan mekanları birlikte paylaşıyoruz. Sonuçlardan müsbet ya da menfi asla kaçamayız. Sokaklara söyleyecek sözümüz; uzatacak elimiz, sızlayacak vicdanımız olmalıdır. 

Çocuğa eğitim gerekir... genç, iş, istihdam ve eş ister. İşte bu birlikte sorumluluğumuz; insani İslami ve vicdani olarak boynumuzun borcudur. Onların eline verilen bıçakla katil de olabilirler... kurban kesip nimete vesile de olabilirler. 

İşte bu iradenin sebep ve sonuçlarından hep birlikte sorumluyuz! Caddeler, sokaklar yıllarca eğitim öğretim görüp öğretmen ya da saygın mesleklere sahip olan işsiz, aşsız ve eşsiz gençler İle doludur. Sokaklar binlerce eğitimden mahrum bırakılmış suç örgütlerine aday genç ve çocuklarla doludur. 

Bu eğitim ihtiyacı olan çocuklarla, atanamayan öğretmenleri yeterli oranda buluşturmayı beceremeyen iktidar, çok büyük ölçüde mesuldür. Bu adeta kurak toprakla suyu, Ferhat'la Şirin'i, Kerem ile Aslı'yı, Arzu ile Kamber ve Leyla İle Mecnun'u kavuşturan aşklardan daha önemlidir. 

Karşılıksız sevda İle gerçek büyük buluşmayı başaramazsak, halimiz haraptır! 

Saraylarında, köşklerinde evcil hayvanlara merhamet duyan insanların yüreği, suçu çocuk olan insanlar için harekete geçmedikçe; bu yavruları kendi evladımız olarak bağrımıza basmadıkça, toplumsal huzuru asla bulamayız! 

Bu kara tablo artık sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır!

Sabri Şenel