Şu görüntüye göre, Recep T. Erdoğan cumhurbaşkanı seçilecek. Her fırsatta kendisini öne çıkarması boşuna değil. AKP, âdeta R. T. Erdoğan’ın şahsına tapulu maldır. Abdullah Gül gelse de kurtaramaz. Zaten gelemez; R. T. Erdoğan, AKP’yi kendisine hapsetmiştir. 
AKP=R. T. Erdoğan’dır; zihinlere kazımıştır. Kemikleşmiş seçmen oyunu partiye vermiyor, R. T. Erdoğan’a veriyor.
30 Mart seçimleri göstermiştir ki hiçbir tape, hiçbir rüşvet-hırsızlık belgesi R. T. Erdoğan’ı yıkamaz. R. T. Erdoğan’a “ilâhî” anlam yüklenmesi, bütün menfîliklerin önündeki settir. “İnanç” tartışılmaz; kabul edilir.
“Majestelerinin gazetecileri”ne, Âdile Sultan Sarayı’nda “yandaş” gazetecileri topladığı yemekte, çok önemli bir şey söylüyor: 
“Anayasa, cumhurbaşkanını yürütmenin başı olarak görüyor. Bu seçimden sonra sorumluluklar daha da farklı olacak. Protokol cumhurbaşkanı değil, terleyen, koşan, koşturan cumhurbaşkanı...” 
R. T. Erdoğan kendisini tarif etmiştir; cumhurbaşkanlığını aldığı gibi başbakanlığı da uhdesine almak istiyor. 
(Ara not: Az sayıdaki gazeteciyle toplantısı özeldi ve o gazetecileri direktif vermek için çağırmıştı. Yemekli toplantının masrafını R. T. Erdoğan’ın kendisinin ödeyip ödemediği açıklanmadı. Bir milletvekili, bunu sorabilir. Mecburen açıklayacaklardır.)
CHP ve MHP, diğer partiler, meselâ SP, BBP seçim ittifakı arayışına girmeden, kendiliğinden uzlaşacakları bir isim ortaya çıkmalı veya “kanaat önderleri”, bu partileri, bir isim etrafında toplanmaya ikna etmelidirler. 
30 Mart’ta şu görülmüştür: Halk birleşmeyen partileri birleştiriyor. AKP’ye karşı asıl muhalefet eden bizatihi halktır.
Parti yöneticileri 30 Mart tablosunu önlerine alıp inceden inceye tahlil etmeleri gerekir.
CHP’nin içinden çıkacak adayın da, MHP’nin içinden çıkacak adayın da, R. T. Erdoğan karşısında seçilme şansı yoktur. Parti taassubu bir tarafa bırakılsın ve çok açık söylüyorum, eğer kamuoyu yoklamalarında Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a şans veriliyorsa Haşim Kılıç; yok eğer, Abdullah Gül bu yarışta ben varım diyor ve R. T. Erdoğan’la zıtlaşıyorsa, hiç arzu etmememe rağmen, Abdullah Gül desteklenmelidir. Var mı başka çareniz?! R. T. Erdoğan, “Türk milleti” için hiçbir şey ifade etmiyor; öyleyse ehvenişer üzerinde düşünmeliyiz.
Devlet Bahçeli, R. T. Erdoğan’ın neden cumhurbaşkanı olamayacağını çok açık ortaya koymuştur:
“Türk Milletinin birlik ve beraberliğini benimseme konusunda güvenilecek ilkeli berrak bir düşünce yapısına, demokrasi ilkelerine duyarlı ve kararlı bir şahsiyet cumhurbaşkanı olmalı. Toplumu kamplara ayırandan cumhurbaşkanı olmaz. Teröriste kucak açandan, bebek katiliyle müzakere edenden cumhurbaşkanı olmaz. YouTube’u kapatan twitter’ı engelleyen, kişisel hakları budayandan cumhurbaşkanı olmaz. Evdeki parayı sıfırlarken haysiyetini sıfırlayandan cumhurbaşkanı olmaz. Her vatan evlâdı cumhurbaşkanı olur. Ama Recep Tayyip Erdoğan’dan cumhurbaşkanı olmaz.” 
Bahçeli’nin bahsettiği “vatan evlâdı”, mutlaka bulunmalıdır.
CHP, MHP, SP, BDP daha kim varsa tabiî ittifaka girmek zorundadır.