Büyük Ortadoğu Projesinin,  sondan bir önceki perdesi açılmış açılmış,sahne ve dekor hazırlanmış, figüranlar yerini almış olup, yazılan senaryoyu  oynamak ve uygulamak için ENTSTRÜMANLAR DA yerini almıştır.
  Türkiye’de milletimizin gözünün içine baka baka,tiyatro oynanmakta,  milletimizin,  şehitlerin,  gazilerimizin içini acıtacak sah   neler sergilenmektedir.
 
   “...EMPATİ DUYARLILIĞI, dağa çıkanlar da mecbur kaldıkları için çıkmışlardır,APO’DA Tapu Kadastro Meslek Lisesinde okurken  namaz kılmaktadır, DEMOKRATİK ÖZERKLİK,İNSAN HAKLARI,TAK VATAN,TEK BAYRAK,TEK DEVLET,..” gibi insanımızın inanmasına vesile olacak telkinlerle sahnelenmektedir bu oyun.

 Daha önceden defatle yazdığımız gibi,yaşananlar BOP’de gizlidir.Hatta gizli olmaktan da çıkıp aşikar bir hal almıştır.23 İslam Ülkesi’nin sınırlarının değiştirilmesinin SON HALKASI TÜRKİYE VE İRANDIR.
 Irak’ta  kukla devletin  kurulmasına göz yumuldu.Hatta destek verildi. Suriye’de terör örgütü bazı bölgelere yerleştirildi.Özerkliklerini ilan hazırlığı içerisindeler.Türkiye’de EYALETLEŞMENİN önünü açacak yasalar çıkarıldı.
 İran sınırından Akdeniz’e kadar, “BÜYÜK KÜRDİSTAN” hazırlığı tamamlanmak üzere olup, “İSRAİL’İ KUZEY IRAK’LA BİRLEŞTİRME  PLANI’NIN “ İran’dan önce ki son ayağı, Türkiye’de devreye sokulmuştur...
 Türkiye’de ki,terör dış bağlantılı destekleri ile,bir sektör haline gelmiştir.İnsan kaçakçılığı,uyuşturuculuk,her türlü gayrı meşru sınır ticaret kaçakçılığı,petrol ve sair kaçakçıların ve dış güdümlü destekleyicilerin ittifakı ile,Türkiye’ye diz çöktürme,bitirme ve bölmenin aracı olarak terör kullanılmaktadır.
 ABD ve Batı, LOZAN’DA vermek zorunda kaldıklarını,Türkiye’yi terör örgütü ile müzakere masasına oturtarak geri almak istemektedir.
 Milli İstihbarat Teşkilatı’nın raporlarına göre;Türkiyede ki terörist sayısı 6.500 olduğu yönündedir.O halde 6500 kişi koskoca  75 Milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’ne diz mi çöktürtmüştür?!..
 Oysa ki terörle mücadelede Türk Ordusu kadar başarılı olan başka bir ülke de yoktur.Türk Ordusu verilen mücadeleyi mi kaybetmiştir.Savaş demiyorum.Savaş iki düşman millet arasında olan müsaderedir.Gerilla ise,halkın tam desteğini almış,onun haklarını savunan kişilerdir.
 Halbu ki, Türkiye’de ne savaş vardır; ne de gerilla...Türkiye’de, KÜRT SORUNU OLMAYIP,dış destekli bölücülük ve KÜRTÇÜLÜK hareketi vardır.Münferit hadiseler ve yöresel sorunlar tabii ki mevcuttur.
 Son 20 yıldan beridir yapılan hiçbir ankette,Kürt Vatandaşlarımızın,Türkiye’den ayrılma ve kopma,ayrı bir devlet kurma gibi istekleri olduğu  görülmemiştir...
 Dağda ki teröristler son yılda yedikleri darbe ile,Hakkari Kırsalı dışında dağlık alanda eylem yapamayacak hale gelmiş,kış mevsimini bile nasıl çıkaracağını düşünürken,KCK operasyonları ile,şehir yapılanması ayağına çok büyük darbe vurulmuş iken,Türkiye Devleti ne olmuştur da müzakere başına oturmuştur. 2002 ‘de sıfır noktasına ve teslim olma aşamasına gelmiş terör örgütü,nasıl olmuştur da son 10 yılda Türkiye’yi müzakere masasına oturtmuştur?.
 Teröre teşhis yanlış koyulmuş,HABUR REZALETLERİ, OSLO GÖRÜŞMELERİ,İMRALI’NIN ayağına görüşmek için adam göndermeler, bölücülerin ve mecliste ki temsilcilerinin istedikleri kanunları çıkartmaları,demokratik haklar altında maskelenerek bu günlere gelinmiştir..
 Bu durumun içte ve dışta çok boyutlu argümanları olduğu muhakkaktır.ABD’nin çatı istihbaratı örgütü konumundaki “ Ulusal İstihbarat Ofisi”nin geçtiğimiz aylarda yayınlanan raporu vardır.
 Rapora baktığımızda: “Türkiye’nin önümüzde ki yıllarda KÜRDİSTAN’IN yükselişi nedeniyle BÖLÜNME RİSKİ olduğu açıkça zikredilmiştir.

 Lozan Antlaşmasını tanımayan batılı tek devlet ABD olduğu unutulmamalıdır. İlk defa resmen ABD resmi kurumları, TÜRKİYE’NİN BÖLÜNMESİ senaryosunu açıklamışlardır.Bu Türkiye için çok vahim bir durumdur.
  Adeta bu rapora destek vermek için,Ülkemizde yasal alt yapı süreci de hızlandırılmıştır.

 İbrahim Karagül geçtiğimiz yıllarda ilk defa; ” ABD’nin Müslüman’ı Müslüman’a kırdırma stratejisini” açıklamıştır. Karagül yazısında,Türkiye’nin ABD için İslam dünyasına karşı bir cebheye dönüştürülmek istendiğini yazmış;ABD’nin İslam coğrafyasına sokulmuş askeri ve siyasi  üssü haline gelerek,akabinde ABD ve İsrail’e yönelik öfkeyi göğüslemek zorunda kalacak olduğu belirtilmiştir.
 Sayın Karagül; “ABD’nin Türkiye’de ki İSLAMCI ÇEVRELERE yönelik DİYOLOG ve İŞBİRLİĞİ arayışı,İslamın kontrol altına alınması ve Müslümanların dönüştürülmesi projesinde ne kadar etkili olacağı..” nı da sormadan geçememiştir.
 Basında gazeteci Arslan Bulut’da,Karagül’ün yazısına değinerek bu mealde yazı yazmıştır.
 Yine Zaman Gazetesi yazarlarından Sayın ALİ BULAÇ,06.12.2012 tarihli yazısında şu hakikatları yazmak zorunda kalmıştır: 
 “..Kürt sorunu’nun ana  çerçevesini bizler çiziyor değiliz.Kısa ve orta vadede olacaklar taktikseldir.Uzun vadede ise bölgede yaklaşık 25 milyon nüfusa baliğ Kürtler’e “MODERN ULUS DEVLET” armağan edilecektir....Fiili durumda Irak gibi Suriye’nin de kuzeyinde bir “Kürt federe bölgesi” teşekkül etmiş durumdadır.(Türkiye ve İran ) federe yapılar kazanıncaya kadar yürüyüşünde acele etmeyecek ama durmayacaktır.Sınıra yerleştirilen PATRİOTLAR,bir yandan Kuzey Irakta ki “ÇEKİÇ GÜÇ” görevini görecek,diğer yandan İSRAİL’İ koruyacaktır.
 (...) Şimdilik görünen şudur ki,Türkiye’nin güneydoğusunda bir  KÜRT FEDERE BÖLGESİ’NİN teşekkülü yolunda emin adımlar atılıyor.Türkiye’de izlenen taktik Irak ve Suriye’den farklı özellikler arz ediyor..
 ...Tük kamuoyunu,Kürt kamuoyundan ayrıştıra ayrıştıra federal bölgesel yönetimin taşları döşeniyor...Bölgesel bir federasyonun idari,hukuki ve sosyo-politik alt yapısı kurulmaktadır...
 Kürdistan’ı, ABD ve İsrail’in kurmak istemesi Kürtlerin aleyhinde kullanılacak bir argüman mı Türkiye bu eksenin bağlısı ve bağımlısı...”
 Kim diyor bunları? İktidarın en yakın destekçisi zaman gazetesi yazarı!.
 Peki,Sayın Ali Bulaç’ın bu yerinde ve doğru olan tespitlerini,ÜLKÜCÜLER yıllardan beri söylemiyorlar mıydı?
                         MİLLİYETÇİLER PARANOYAK MI?
 Hani Ülkücüler, “...PAPANOYAKTI, HİSTERİKTİ,  hayalperesttiler?! Yıllardan beri BOP projesini, “Ilımlı İslam projesi” (Isıtılmış  İslam) anlata anlata ağızlarında tüy bitti..
 O halde,bozuk bir saatin iki defa da olsa doğruyu göstermesi gibi,yandaş medya yazarlarının bir kısmının, makas değişikliğine girmeden yazdıkları doğruları kabul etmeyecek miyiz?
 Şayet,haberin kaynağı doğru ise,referansımız olmaz ama, yazılanı da açıklamak ta bir mahsur görmemekteyiz..
 Türk Milliyetçileri bir gün; “..Öcalan’ın siyasi aktör olarak masaya oturacağını,Türkiye’nin federasyon bir yapıya gittiğini,ülkenin bölünmekte olduğunu,çıkarılan yasaların tuzak dolu bölünme yasaları olduğunu anlatmış olmalarına rağmen,kiralık kalemler tarafından bu tür suçlamalara maruz kalmışlardır.
 Keşke,Ülkemizde bölünme süreci başlatılmamış olsaydı da,Ülkücüler yanılsaydı...
 Devlet idaresinin deneme tahtası olmayacağı açıktır.Yöneticiler ve Sayın Başbakan,BDP’yi Öcalan’ın emrinden çıkmamakla ve PKK’lılarla kucaklaşma ile suçlamıyor mu?. Bu yüzden BDP ile görüşmeyiz demiyor mu? Peki şimdi Öcalan’la kim görüşüyor ve kimlerin emri ile görüştürülüyor..?
 Dün bunları inkar eden zihniyet,bu gün tersini yapıyorsa,vatandaşın infialini önlemek için hala; “Tek Bayrak,tek devlet..” söylemine nasıl inanılacaktır.?
 Yoksa oturduğu masadan,Öcalan 40 BİN ŞEHİT VE GAZİ’NİN ahı için özür mü diliyor? Neyin karşılığında bu pazarlık yapılmaktadır?..Üniter milli devlet yapısından vazgeçilecekse,çok dillilik kabul edilecekse,Kürtler yeni anayasa’da kurucu unsur olarak ihdas edilecekse,Bir milletin içinden ikinci bir millet çıkarılacaksa, Türkçe’den başka eğitim dili kabul görecekse, federal yapı anayasa’da yer alacaksa,kısaca vatan toprakları şu veya bu sebeple elimizin altından kayacaksa? Bu neyin görüşmesi ve hangi taahhüdün gerekçesi olacaktır...
 Aslında terör örgütü,Türk Ordusu tarafından dağıtılmıştır.Teslim alınmak üzereyken,küresel emperyalist devletler tarafından müsaade edilmemektedir.
 Büyük Devlet olmanın şuuru bu noktada başlar.Güvenliğimiz ve sınırlarımızın teminatı başka bir devlete havale edilemez.
 Devlet yönetimi  STAJ yapılan yer değildir..Ya acemi olursun ya da usta,bunun üçüncü yolu yoktur...Osmanlı son zamanlarında parçalanırken, İŞKODRA’DA Cuma hutbesinin ARNAVUTÇA okunması istenmiştir.Hatta çatışmalar başlamıştır.Durum Sultan II.ABDULHAMİT’E intikal ettirilerek hutbenin hangi dille okunması gerektiği sorulduğunda; duruma çok sinirlenen Padişah, “Devlet dili Türkçe’dir,hutbede  resmiyet dili olan Türçe’den başka bir dille okunamaz..” emri üzerine hutbe Türkçe olarak irat edilmiştir.
                                 YENİ OSMANLICILIK
 Tabir kulağa da hoş gelmektedir,göze de...Hayalci olmadığımız için arkada yatan sinsi tuzağa dikkat çekmek istiyoruz.
 Geçmişte,azınlıklar ve gayrı müslimler üzerinden OSMANLI’YA oynanan oyun,bu gün Müslümanlar üzerinden Türkiye’ye oynanmaktadır.Dün OSMANLICILIK,bu gün ise TÜRKİYECİLİLİK öne plana çıkarılmaktadır.Geçmişte Osmanlı’ya ERMENİLER üzerinden oynanan tuzak bu gün Türkiye’ye KÜRTLER üzerinden oynanmak istenmektedir.
 Eğer ülkeyi yönetenler Türk kimliği yerine;”Türkiyelilik” ten bahsederse, üniter milli  devlet anlayış  KATI bir anlayış gibi  görülerek,Osmanlı Eyalet Sistemi’ne geçilebilir görüşleri hakim olmaya başlamışsa, ülkemizin başına daha çok senaryolar oynanacağı kaçınılmazdır.

                           ORTADOĞU BİRLEŞİK DEVLETLER  FEDERASYONU
 Türkiye’de ki terör sorunun,bir KÜRT SORUNU olmadığını daha net açıklayabilmek için,bölgede oynanmakta olan oyunları çok iyi idrak etmek gerekir.
 PENTAGON raporlarında yer aldığı bilinen BOP projesinin , fikir mimarlığını  BERNARD LEWİS yapmıştır.

 Buna göre; bu coğrafyada ki bütün milli kimlikler çözülerek ve bütün halkların ORTADOĞU KİMLİĞİNDE birleştirilmesi ve İstanbul’dan yönetilen bir Ortadoğu Birleşik Devletler kurulmasıdır.
 Planda ikinci aşama olarak; ” Avrasya’da toplam 4 federasyon kurulup,bunların birleştirilmesi ve başına ABD güdümünde bir  HALİFE’NİN tayin edilmesidir...
 Turgut Özalın’da bu plan çerçevesinde “ORTADOĞU FEDERASYONU” kurmak için uğraştığı bilinmektedir.Yakın çevresi de bu görüşü teyid etmişlerdir. “ Federasyonu tartışalım,Türklük  dediğin nedir ki..”  demiş olduğu kamu oyunca malumdur.
                    
 Irkçı Kürtçüler,Siyonistler ve küresel emperyalistler tarafından,Türkiye coğrafyası parçalanarak nihayetinde BÜYÜK İSRAİL’İ kurmak düşüncesi hakimdir.
 Daha açık bir ifade ile,Türkiye’nin güneydoğu bölgesinin koparılarak,Irak,İran ve Suriye’de ki Kürtlerle birleştirilerek,ABD ve İSRAİL güdümlü,İslam coğrafyasına bir hançer gibi sokulmuş “Büyük Kürdistan’ın” kurulup,”Büyük İsrail” Devleti ile birleştirilme projesi yürürlüktedir.
 Bu projenin gerçekleşmesi için,terör örgütü karşında  Türkiye’ye diz çöktürülmek istenmektedir.Silahlı terörü yenen Türk Milleti,güçsüzleştirilerek,ayrıştırılarak ve bölünerek BOP’nin gerçekleşmesi amacıdır.
 Herkes de bilmektedir ki;Kuzey Irak’a kapsamlı bir operasyon yapılmasını ABD engellemektedir.Kuzey ırakta ki çizgilerimiz çiğnenmiştir.Türk Yurdu olan MUSUL VE KERKÜK unutulmuş ve Peşmergelerin insafına bırakılmıştır.Adeta kukla Kürt Devleti,Türk Devleti’ne inşa ettirilmiştir.
 Peki Türkiye ABD’nin her talebini ilahi bir emirmiş neden hemen yerine getirmektedir?.Çünkü devlet politikası yanlış çizilmiştir.Devletlerin politikalarında devamlılık ve kararlılık esastır.
 Ne oldu,Kuzey ırakta ki çizgilerimiz?
 Basında,Arslan Bulut’un yazdığı makalede; William Safire’nin 5 Kasım 2001 tarihinde  THE NEW YORK TİMES gazetesinde yayınlanan yazısında:
                        “SOVYETLERE KARŞI ÇİN’İ KULLANDIK, MÜSLÜMANLARA KARŞI TÜRKİYE’Yİ KULLANALIM..” denildiğini  yetkili devlet adamlarımız bilmiyor mu?

 Bu anlayış nasıl bir anlayıştır? Irak Başbakanı  MALİKİ; “ ...Türkiye, Irakta ki Türkmenlere, KERKÜK KÜRDİSTANINDIR sözüne karşı çıkmayın..” talimatını vermiş olduğu basında açıklanmıştır..
 Görüldüğü gibi Arap Baharın’da Türkiye’yi İslam Dünyasına karşı tepe tepe kullanmaktadırlar.Tarihin hiçbir sayfasında,Türk Milleti,Müslümanlara karşı HAÇLILARIN yanında yer almamıştır.Ve yine Türk’ün asaletine ve alicenaplığına uymayan bir anlayış, kendi topraklarından komşu Müslüman ve kardeş ülke’nin topraklarına tecavüz ettirilmemiştir...
 Şimdi yine şunu sormadan geçemeyeceğiz.Hiç tasvip etmediğimiz,SADDAM zamanında ki Irak mı,İsrail için tehlike oluşturmuştur? Yoksu bu günkü parçalanmış Irak mı?.
 Yine,2-3 yıl öncesinin Suriye Devleti mi İsrail için tehlikeliydi;yoksa bu gün parçalanmış ve iç savaşla uğraşan Suriye mi?
 Demek ki BOP’nin Türkiye ayağı olan terörizm ile,İSRAİL Devleti’nin önünde ki engellerin çevre temizliği yapılmaktadır.
 Bu zihniyet kavranılmadığı müddetçe,Türkiye gibi koskoca bir devlet teröristler karşısında madara durumuna düşmekten kurtulamayacaktır.08.01.2013
TÜRK OCAKLARI
ÜMRANİYE ŞUBESİ BAŞKANI
AV.Faruk ÜLKER