Kitle iletişimin hızlı gelişimi, artık insanlar tarafından hızına yetişilmez bir durum aldı.

Bununla birlikte haberleşme haber alma, para, bilgi ve kültür alışverişi de yeni bir noktaya tasındı.


Tüm bu değişimler şaşırtıcı ulaşılmaz boyutlarda ilerlerken; siyasetin hala soğuk savaş dönemi ilke, kural ve kuramları ile devamını beklemek yenilgiyi ve başarısızlığı daha başından kabullenmek olacaktır.


Bölgemiz ve dünyadaki tüm değişimlere paralel olarak, elbette Türk siyasetinde yöntem, kuram ve kuralların da yerlerini yeni siyasete ve yeniliklere bırakması kaçınılmaz bir sonuçtur.


Bunu okuyabilen ve hiyerarşik lider yerine orkestra şefi olmayı başarabilen liderler, çağı yakalayacak; siyaseti, devlet kurumlarını ve Türk milletini  bir ileri noktaya taşımayı başaracaktır.


Bu noktada zamanlama, mücadele şartları ve risk alabilmek önemli bir faktör olarak karsımıza çıkmaktadır.


Özellikle ülkemizin içinden geçtiği olağanüstü şartlar altında; tüm erklerin iktidarın tek taraflı elinde bulunduğu ve muhalif olmanın savunmasız durumda kaldığı, inanılmaz zor şartlarda bu orkestrayı kurmak, zor olduğu kadar cesaret de isteyen bir iştir.


İşte tam bu noktada iki yıldır hem iktidara hem de diğer muktedir güçlere karşı çok cesur, onurlu ve takdire şayan bir demokrasi ve hukuk mücadelesi veren MERAL AKŞENER ve ekibi, yeni siyasetin ve kurulacak ve kurulması gereken orkestranın kurucusu olmayı hak etmiş görünmektedir. Özellikle kongre süreci ve hele 15 temmuz sonrası Meral Akşener hanımefendinin linç edilmeye ve hedef gösterilmeye çalışıldığı dönemde Türk milliyetçileri inanılmaz bir sınav vermiştir. 15 Temmuz bu açıdan ayrıca bir sosyal elektir. Sanırım bunu en iyi görecek  ve tahlil edecek olanda  saldırının ve iftiraların öznesi olan Sayın Meral Akşener’dir.


25 Ekim'de kurulacak olan yeni partinin, bir çok ankette ve hatta iktidara yakın anket şirketlerinin dahi araştırmalarında dahi Türk siyasetini derinden etkileyeceği ve tüm dengeleri değiştireceği kaçınılmaz bir durum olarak görünmektedir..

İşte bu noktada Türk milliyetçilerinin 16 yıldır iktidara ve son yıllarda ise kendi siyasi mecrasında verdiği hukuk ve demokrasi mücadelesinin bir sonucu olarak bu yapı doğmuştur.

Bu mücadele 16 yıldır iktidar tarafından sindirilmiş sağda ve solda bir çok kesimi yeniden cesaretlendirmiş ve bu  mücadele bahse konu kesimler tarafından takdir edilmiş ve satın alınmıştır.

Türk milliyetçilerinin yeni partide dışlandığı, gelenler tarafından horlandığı ya da oyun dışı bırakılmaya çalışıldığı gibi serzenişler, asılsız ve bir o kadar da şahsi kaygılardan kaynaklıdır.

Binlerce Türk milliyetçisi ile istişare edilerek kurulmasına karar verilen bu partinin; kurulması kararını alan bu yönde emek harcayan ve Meral Akşener ve arkadaşlarına güven beyan ederek sorumluluğu Meral hanıma bırakan, zaten yine Türk milliyetçileridir.

Bu noktadan sonra, nasıl ki gelen  herkesin sofranın baş köşesinde ağırlanacağını bilmekle beraber, gelen hiç kimsenin sofranın kurucusu olan Türk milliyetçilerini sofradan itme ya da dirsek atma şansı olmadıgı gibi, böyle şey de zaten söz konusu bile değildir.

Bu noktada Meral hanımın kurmay kadrosunda ki Türk milliyetçilerinin eski genel başkan adayları Koray Aydın, Musavvat Dervişoğlu, Ümit Özdağ vb. isimler ve bizat Meral hanımın kendisi Türk milliyetçilerinin güvencesidir.

Sevgi, güven ve birazcık sabır yeterli…

İsmail Oskay