Bazıları için Türk olmak zor, hissetmediklerinden. Hayat boyunca kazandığı ilim ve irfanı imbikleyip inandığı gibi Türk’çe ifade etmek ise hissetmeden olmuyor. Türk medeniyetinin kaynak kodlarını çözüp de beslenmedikçe ortaya konan eserler sun’i oluyor, okurken yazarın samimiyetsiz olduğunu hissettiğim anda tadsız oluyor o okuma. Ya bitirmeden elimdekini bırakıyor ya da daha okurken kafamda itiraz etmeye başlıyorum.

Türk kültür deryasında yunmuş, hücrelerine kadar millî hassasiyete sahip aydınlarımız ise işaretler bırakarak önümüzde yürürken bize onları takip etmek kalıyor. Moral değerleri yok kabul ederek yalpalayan kaba Türkçüler ya da kahraman ırkımızın hasletlerini lekelemek isteyen ham softa, kaba yobazlar yolumuzu bozmaya çalışsa da doğruluğuna iman ettiğimiz ülküden dönmeyeceğiz, doğru kişileri izleyeceğiz.

Değerli  hikâyeci, romancı ve akademisyen Durali Yılmaz’ın Köprüler Kurmak Sonsuza isimli son eserini bir sohbet meclisinde kendisini şahsen tanıdıktan sonra okurken aklımdan yukarıdaki düşünceler geçti. Müellifi tanırsanız eseri yazarken ne anlatmak istediğini de okumuş, mesajları, şifreleri çözmüş olursunuz. Kitapta 17 yazı var, hikâye/deneme. Aslında 17 köprü var sonsuza doğru uzatılmış. Şimşek ve Kelime’deki engin ahenk hişt sesi ile sarsıyor, bir kelime yakalama kaygısıyla… Köprü kelimesini yakalayınca artık o karşıda, elinde ışık, okuyucuya yol göstermeye başlıyor. Yolda Valéry, Gogol, Dostoyevski, Yahya Kemal, Yesili Hoca Ahmet, Yunus ve Durali Yılmaz ile karşılaşıyor ve Anadolu Çınarının yaprakları arasından insanlığa ben de bakıyorum.

Okurken Celalettin Harzemşah’ın Bastığı Çizgi‘de Namık Kemal’in vatanı ile küreselleşen dünyadaki vatan arasındaki uçurumu fark ediyorum. Ben de uzun süre gurbette doydum, Sultan Cezayir’de, ah vatanım diyerek.

Pir Sultan Abdal’ın Romanı‘nda Adadolu’nun kara bahtına vah edip, Uludağ’da Tosya’nın Gavur Dağı’ndaki geyikli menkıbelerdeki saflığı devşirmelerin bozuk para gibi harcaması içimi burkuyor.

Yok yok her yazıdan bahsetmeyeceğim. Alın okuyun, ana, baba, dede, oğul, kız neler düşünüyor.; düşünün.

Kitaba Akıl Fikir Yayınları, Alemdar Mahallesi, Alayköşkü Caddesi, Küçük Sokak Nu. 6/3 Cağaloğlu/Fatih-İstanbul Tel. 0 212 514 77 77 ve  www.akilfikiryayinlari.com internet adresinden ulaşabilirsiniz.

Durali Yılmaz kimdir?

1948 Denizli Acıpayam’a bağlı Köke köyünde doğdu. Temel eğitiminden sonra yükseköğrenimini İstanbul İlâhiyat Fakültesinde tamamladı. Mimar Sinan Üniversitesinde “Türk Romanının Doğuşu ve Ahmet Midhat” adlı teziyle doktorasını verdi. 1988 yılında doçent, 1993 yılında da profesör oldu. 1984 yılında İstanbul Üniversitesine geçen ve burada özellikle İletişim Fakültesinde hocalık yapan Yılmaz, daha sonra 1995’te Muğla Üniversitesine giderek burada Fen–Edebiyat Fakültesinin Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümünün kuruluşunu tamamladı. Muğla Üniversitesi Fen–Edebiyat Fakültesi Dekanı oldu. Son olarak İstanbul Üniversitesinde Türk Dili Bölüm başkanlığı yaptı,1999’da emekliye ayrıldı. Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesinde de dekan ve öğretim üyesi olarak görev alan Yılmaz, hâlen Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanıdır.

Yazı hayatına 1965’te Burdur’un Sesi gazetesinde başlayan Durali Yılmaz, hikâye, eleştiri ve diğer yazılarını Hareket, Diriliş, Edebiyat, Hisar, Büyük Doğu dergileri ve Tercüman, Türkiye, Yeni Devir gazetelerinde neşretti. Gazetelerde sanat sayfaları düzenledi ve köşe yazarlığı yaptı. Aziz Sofi ile 1978’de, Fetva Yokuşu ile 1980’de, Gel İçimde Ağla ile 1982’de Türkiye Millî Kültür Vakfı Edebiyat Ödülü’nü aldı. Kayseri Sanatçılar Derneği tarafından 1982’de Yılın Romancısı seçildi.

Öğretmenler çaresiz Öğretmenler çaresiz

Türk’çe Köprüler Kurmak

Anasayfa » Yazarlar » Osman B.KARABACAK » Türk’çe Köprüler Kurmak

Türk’çe Köprüler Kurmak

Osman B.KARABACAK

05.06.2022

0

396

A+

A-

Bazıları için Türk olmak zor, hissetmediklerinden. Hayat boyunca kazandığı ilim ve irfanı imbikleyip inandığı gibi Türk’çe ifade etmek ise hissetmeden olmuyor. Türk medeniyetinin kaynak kodlarını çözüp de beslenmedikçe ortaya konan eserler sun’i oluyor, okurken yazarın samimiyetsiz olduğunu hissettiğim anda tadsız oluyor o okuma. Ya bitirmeden elimdekini bırakıyor ya da daha okurken kafamda itiraz etmeye başlıyorum.




































































 

Türk kültür deryasında yunmuş, hücrelerine kadar millî hassasiyete sahip aydınlarımız ise işaretler bırakarak önümüzde yürürken bize onları takip etmek kalıyor. Moral değerleri yok kabul ederek yalpalayan kaba Türkçüler ya da kahraman ırkımızın hasletlerini lekelemek isteyen ham softa, kaba yobazlar yolumuzu bozmaya çalışsa da doğruluğuna iman ettiğimiz ülküden dönmeyeceğiz, doğru kişileri izleyeceğiz.

Değerli  hikâyeci, romancı ve akademisyen Durali Yılmaz’ın Köprüler Kurmak Sonsuza isimli son eserini bir sohbet meclisinde kendisini şahsen tanıdıktan sonra okurken aklımdan yukarıdaki düşünceler geçti. Müellifi tanırsanız eseri yazarken ne anlatmak istediğini de okumuş, mesajları, şifreleri çözmüş olursunuz. Kitapta 17 yazı var, hikâye/deneme. Aslında 17 köprü var sonsuza doğru uzatılmış. Şimşek ve Kelime’deki engin ahenk hişt sesi ile sarsıyor, bir kelime yakalama kaygısıyla… Köprü kelimesini yakalayınca artık o karşıda, elinde ışık, okuyucuya yol göstermeye başlıyor. Yolda Valéry, Gogol, Dostoyevski, Yahya Kemal, Yesili Hoca Ahmet, Yunus ve Durali Yılmaz ile karşılaşıyor ve Anadolu Çınarının yaprakları arasından insanlığa ben de bakıyorum.

Okurken Celalettin Harzemşah’ın Bastığı Çizgi‘de Namık Kemal’in vatanı ile küreselleşen dünyadaki vatan arasındaki uçurumu fark ediyorum. Ben de uzun süre gurbette doydum, Sultan Cezayir’de, ah vatanım diyerek.

Pir Sultan Abdal’ın Romanı‘nda Adadolu’nun kara bahtına vah edip, Uludağ’da Tosya’nın Gavur Dağı’ndaki geyikli menkıbelerdeki saflığı devşirmelerin bozuk para gibi harcaması içimi burkuyor.

Yok yok her yazıdan bahsetmeyeceğim. Alın okuyun, ana, baba, dede, oğul, kız neler düşünüyor.; düşünün.

Kitaba Akıl Fikir Yayınları, Alemdar Mahallesi, Alayköşkü Caddesi, Küçük Sokak Nu. 6/3 Cağaloğlu/Fatih-İstanbul Tel. 0 212 514 77 77 ve  www.akilfikiryayinlari.com internet adresinden ulaşabilirsiniz.

Durali Yılmaz kimdir?

1948 Denizli Acıpayam’a bağlı Köke köyünde doğdu. Temel eğitiminden sonra yükseköğrenimini İstanbul İlâhiyat Fakültesinde tamamladı. Mimar Sinan Üniversitesinde “Türk Romanının Doğuşu ve Ahmet Midhat” adlı teziyle doktorasını verdi. 1988 yılında doçent, 1993 yılında da profesör oldu. 1984 yılında İstanbul Üniversitesine geçen ve burada özellikle İletişim Fakültesinde hocalık yapan Yılmaz, daha sonra 1995’te Muğla Üniversitesine giderek burada Fen–Edebiyat Fakültesinin Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümünün kuruluşunu tamamladı. Muğla Üniversitesi Fen–Edebiyat Fakültesi Dekanı oldu. Son olarak İstanbul Üniversitesinde Türk Dili Bölüm başkanlığı yaptı,1999’da emekliye ayrıldı. Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesinde de dekan ve öğretim üyesi olarak görev alan Yılmaz, hâlen Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanıdır.

Yazı hayatına 1965’te Burdur’un Sesi gazetesinde başlayan Durali Yılmaz, hikâye, eleştiri ve diğer yazılarını Hareket, Diriliş, Edebiyat, Hisar, Büyük Doğu dergileri ve Tercüman, Türkiye, Yeni Devir gazetelerinde neşretti. Gazetelerde sanat sayfaları düzenledi ve köşe yazarlığı yaptı. Aziz Sofi ile 1978’de, Fetva Yokuşu ile 1980’de, Gel İçimde Ağla ile 1982’de Türkiye Millî Kültür Vakfı Edebiyat Ödülü’nü aldı. Kayseri Sanatçılar Derneği tarafından 1982’de Yılın Romancısı seçildi.

BAZI ESERLERİ:

Hikâye: Söylenmeyen (1975), Akrebin Dansı (1989)

Roman: Siyah Perdeli Evler (1975), Savaş Günlüğü (1976), Aziz Sofi (1975), Fetva Yokuşu (1978), Yesevî Irmakları (1995), Kutup Yıldızları (2000). Deneme-İnceleme: Romanımız ve İnsanımız (1976), Roman Kavramı ve Türk Romanının Doğuşu (1989), Roman Sanatı ve Toplum (1996)

Sadeleştirme: Hay Bin Yakzan (1977), Marifetnâme (1981), Hüseyin Fellah (1981).

Editör: Kerim Öztürk