Dünkü gazetelere hakim olan coşkunun, alkışın, şakşağın, vıcık vıcık yağın, olimpiyatlık taklaların, tezahüratın sebebi hikmetini, adını koyma işini tarih babaya bırakmadan peşin peşin  “Erdoğan Dönemi”  denilen önümüzdeki beş yılın ne menem bir şey olacağını -hâlâ anlamayanlar için- iki maddelik  “siyaset sözlüğü”  yayınladı geçtiğimiz günlerde yandaş medya:
-Yeni Türkiye: Herkesin; kimlik, fikir, etnik köken farkı olmaksızın her alanda eşit erişime sahip olduğu demokrasi ve refah devletinin adı.
-İkinci Yeni: Önümüzdeki 10 yılı yönetecek AK Parti ve iktidar kadrolarının adı.
“Kimlik, fikir ve etnik kökenlerimiz”  dolayısıyla maruz kaldığımız anti-demokratik uygulamaların yaraları sızlarken yersen...
Seçimlerin 5 yılda bir yapıldığı ülkede  “Yeni AKP”yi önümüzdeki 10 yılın yöneticisi ilan ederek bizzat ilan edilen anti-demokrasinin gölgesinde hazmedersen...
***
Madem herkes  “kendi dilinde”  konuşacak bundan sonra; madem “sözlük” aracılığıyla anlaşacak toplum dedikleri karpuz dilimleri, ben de kendi dilimin sözlüğünü yayınlayacağım bugün size:
VATAN: Selanik, Kerkük, Kavala, Dedeağaç, Bahçesaray, Taşkent, Tebriz, Bakü, Lefkoşa, Urumçi...
ÜLKE: Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar, Kocatepe, Polatlı... İzmir, Uşak, Balıkesir, Eskişehir, Aydın, Çiğiltepe, Tınaz Tepe, Belen Tepe, İlbulak Dağı...
MİLLET: Nene Hatun, Sütçü İmam, Kartal Bey, Kara Fatma, Demircili Mehmet Efe, Polat Bey, Şahin Bey, Karayılan, Yahya Kaptan, Yörük Ali, Sakıp Bey, Hasan Tahsin, Köprülü Hamdi...
DEVLET: Ankara nüfusuna kayıtlı, 1923 doğumlu Türkiye Cumhuriyeti.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ: Türk Milliyetçiliğinin bedeni.
BAYRAK: Kandan sancak.
“MİLLETİN ADAMLARI”: Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa, İsmet Paşa, Nurettin Paşa, Yakup Şevki Paşa, Mehmet Emin Koral, İbrahim Çolak, Nazmi Solok, Reşat Çiğiltepe, İzzettin Çalışlar, Ahmet Naci Tınaz, Kazım Orbay, Ethem Necdet Karabudak, Ahmet Naci Tınaz, Ömer Halis Bıyıktay, Kemalettin Sami Gökçen, Ahmet Derviş, Osman Nuri Koptagel, Halit Akmansü, Kazım Sevüktekin, Ali Hikmet Ayerdem, Ahmet Naci Eldeniz, Mehmet Sabri Erçetin, Fahrettin Altay, Mürsel Bakü, Ahmet Zeki Soydemir, Mehmet Suphi Kula, Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet, Şükrü Naili Gökberk, Salih Omurtak, Alaaddin Koval, Abdurrahman Nafiz Gürman, Kazım İnanç, Hüseyin Nurettin Özsu, Aşir Atlı (Başkomutanlık Meydan Muharebesi  “zafer”inin komutanları).
MİLLETE HİZMET YOLUNDA: 2 bin 525 şehit.  9 bin 855 gazi. Bin 921 hasta. 57 esir.
TÜRK: Yüksekliğinin hududu olmayan, yıldırım, kasırga, güneş.
Nesli tükenmez!
Çağlar, dönemler, devirler, saltanatlar, hanedanlar gelir geçer, ulufeyle yazdırılan siyasetnameleri boş ver,  “idrak”  için tek hece yeter;
Adana’dayım iki gündür. Adana Büyükşehir Belediyesi’nin 30 Ağustos kutlamaları çerçevesinde şehrin dört bir yanını donattığı afişlerde yazıldığı gibi okunur:
“Taş kırılır, tunç erir ama Türklük ebedidir.” 
“Ellerim kırılsaydı” diyeceksiniz ama neye yarar
Üzerine yorum yapmayacağım. Erdoğan’ın  “manevi evladı”  Star Grubu “CEO”su Mustafa Karaalioğlu’nun dünkü köşesi birilerine -keşke olmasaydı- kapak olacak cinsten.
Kim o  “birileri” onu da söyleyeyim;
Bir şekilde Ümraniye, Balyoz gibi davalarda  “mağdur”  olup da, ’başımıza gelenler hep paralelin işiydi, yoksa Erdoğan böyle olsun istemezdi’ diyen, siyasi iktidarın  “sorumluluğunu”  görmezden gelen, onu  “aklayan”, hem son yerel seçimde, hem de Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyunu “Yeni Türkiye”ye yatıranlar.
Bakın Karaalioğlu Erdoğan’ın başarı öyküsünü nasıl anlattı:
“2002... Partisi tek başına iktidar, kendisi siyasi yasaklı...
... Partisi tek başına iktidar ama irili ufaklı darbe planlarının biri gidiyor biri geliyor... Balyoz, Sarıkız, Ayışığı... Hepsi O’nu devirmek içindi.
2006... Danıştay cinayetine varan kontrolsüz darbeci öfkesi. Cumhuriyet mitingleri. 
(...)
Hepsini yendi. Askeri, bürokrasiyi, paraleli, meridyeni, içeridekini, dışarıdakini, hepsini.” 
Bir tek onunla  “yenebileceğine”  inananlar  “yenildiniz”;
Hem de kendi kalenize attığınız golle!